Cüneyt Özdemir isim verdi, Ak Parti'ye seslendi: Reform gerekiyorsa, medyada da yapmak zorundasınız

Gazeteci Cüneyt Özdemir, iktidarın gazetecilere yönelik tutumlarını eleştirdi. Özdemir, Aslı Aydıntaşbaş, Cansu Çamlıbel, Murat Yetkin gibi isimlerin gerçek gazeteciler olduğunu söyleyerek, "Ak Parti kaliteli gazetecilerle ilişkiyi kopartmış durumda" dedi. Özdemir; Murat Çiçek, Melih Altınok isimlerini vererek "amigolar, propaganda adamları, getir götürcü adamlar" ifadelerini kullandı.

Gazeteci Aslı Aydıntaşbaş'ın ABD'nin prestijli gazetelerinden Washington Post gazetesinde bir yazısı yayınlandı. Aydıntaşbaş'ın iki ülke arasında yaşanan krizi detaylıca anlattığı yazısında, krizde gelinen noktadan büyük ölçüde Trump yönetimini sorumlu tuttuğu görülüyor.

Aydıntaşbaş'ın yazısının böylesine prestijli bir gazetede yayınlanmasının medya açısından çok önemli bir olay olduğunun altını çizen gazeteci Cüneyt Özdemir, konuyu bugünkü Youtube yayınına taşıdı.

Özdemir, şunları kaydetti:

"ASLI AYDINTAŞBAŞ ve CANSU ÇAMLIBEL'DEN ÖNEMLİ YAZILAR"

"Washington Post'ta bir köşe yazısının çıkması çok önemli bir şey. Aslı Aydıntaşbaş için büyük başarı. Türkiye için de çok önemli bir şey. Gazetecilerin iki görevi var bir dünyayı size, bir de dünyaya Türkiye'yi anlatıyoruz. Bir şey olduğunda bize soruyorlar. Aslı Aydıntaşbaş bunu yapıyor biraz. Dünyaya Türkiye'yi anlatıyor. Önemli bir görevi var yani Türkiye açısından. Bir başka önemli görevi olan isim de Cansu Çamlıbel. Şu anda Duvar English diye bir şey yapıyor... O da orada CAATSA totonun sonu: Asıl pazarlık şimdi başlıyor diye bir yazı yazdı. Şimdi Türkiye ile ilgili büyükelçiler, gazeteciler, karar vericiler, CEO'lar, Türkiye'de ne olduğunu anlamak isteyen sıradna insanlar bunlara bakıyor. Bunlar referans insanlar. Peki bu insanlarla en son Fahrettin Altun ne zaman konuşmuştur? Ya da konuşmuş mudur? 

"MURAT ÇİÇEK, MELİH ALTINOK... KİM BUNLAR?"

Cumhurbaşkanı'nın uçağına uydur kaydır insanları alıyorlar. Ne zaman bir şey olsa hemen gelsin Murat Çiçek, en uyduruğu, uyduruğun uyduruğu. Ama o bile Erdoğan'ın uçağına biniyor. Geliyor New York'a mesela. Bizimle aynı masaya oturmaya korkuyor, arkamızdan salladığı için televizyonlarda... Melik Altınok. Kimdir? Niye böyle bir köşe yazar ki? Ben dedim diye bir çoğunuzun haberi olur belki de. Farkında değilsiniz ne yazıyor. Bu uyduruk adamları Ak Parti yıllardır alıyor taşıyor. Madem reform yapıyorsunuz? Kim bunlar ya? Bunları okuyan yok, dinleyen yok, izleyen yok. Belki de ben dedim diye ilk kez duyanlar var. Bunun gibi onlarca adam var. Bu adamlarla mı Türkiye'yi anlatacaksınız? Bunlarla mı Türkiye'nin hikayesini değiştireceksiniz? Bunlar böyle propaganda, getir götürcü adamlar. Şuna bağır diyorsun bağırıyor, şuna yaz diyorsun yazıyor.

"MEDYADA DA REFORM GEREK"

Türkiye'yi anlatan kaliteli gazetecilere şu anda Külliye'nin kapısı kapalı. Cumhurbaşkanı'nın yanına yaklaştırmıyorlar. Cansu'nun, Aslı'nın, Murat Yetkin'in 'aman efendim, canım efendim' tarzı insanlar değil bunlar. Düzgün, hardcore gazeteciler. Buna tenezzül edecek adamlar değiller. Fakat asıl ihtiyacı olan onlar değil. Hükümetin bu gazetecilere ihtiyacı var.

Tamam. Fahrettin Bey, İbrahim Kalın, Mahir Ünal. Fahrettin Altun ve İbrahim Kalın'ın İngilizceleri de iyi, arka kanalları iyi kullanıyorlar. Düzeni çözmüş durumdalar. Ama yetmez. Sonunda devlet kaynaklı onlar. Kaliteli gazetecilerle ilişkiyi kopartmış durumdalar. Reform deniyorsa medyadada reform yapmak zorunda. Bu insanları tekrar bu işleyişin içine almak zorunda. Yoksa siz yine bu kafayla gidersiniz. Bağır dersin amigona bağırır, yaz oğlum dersin yazar. Bunlar böyle kalibrede adamlar. Zaten bunları ciddiye de alımıyorlar. Okuduklarını da sanmıyorum. Ama bu adamları taşıyorlar. Biliyorsunuz en beleş şey Ak Parti'de bürokrat oluyorsun, ya milletvekili oluyorsun ya da medyasında ye ralıyorsun. Hesap soran yok, reytingine bakan yok, okundu mu, okunmadı mı... Kim ne kadar okunuyor bakıyorum. Etkisi ne, gücü ne? Köşe yazısı var, bir tane paylaşım yapmışlar. O da kendisi. Kimse de demiyor ki seni kimse okumuyor, izlemiyor, biz niye sana bunları yaptırıyoruz. Sen bizi orantısız şekilde övüyorsun ama senin inandırıcılığın, güvenilirliğin sıfır! Öbür tarafta Aslı Washington Post'ta yazıyor. Ne bir muhatap alan var. Ne bir şey. Tüm büyükelçiler Cansu ile yemek yemeye çalışıyorlar. Bizimkiler "o yanlış" havasında. Bunlarla hiç ilişki kuramadıktan sonra, sizin kendi hikayenizi bu insanlara anlatamadıktan sonra... Ağlamak yok sonra! "Ama bizi anlamıyorlar, otoriter diyorlar" derler! Sen bu amigolarla gidersen her şeyi derler. Kendi hikayeni anlatamazsan, kalibreli gazetecileri kendi çarkına sokamazsan her şeyi derler."