Çok uyanıksın kardeşşş

Yaptığı yanlıştan dolayı başkalarını suçlayanları daha çok sevdiklerini nasıl da biliyorsun…

Söylüyorum ama kimileriniz inanmıyor…

Oray Eğin giderek daha da ustalaşıyor(!)…

Nasıl mı?..

Söyleyeyim…

*

4 Haziran 2017 tarihli HaberTürk’te şöyle diyordu Oray:

“… ben Miami’de yaşayan Ahmed Hulusi...”

*

Bu da 6 Haziran 2017 tarihli köşesindeki yazısından:

“Medya neden ısrarla Ahmed Hulusi’nin Miami’de yaşadığını yazıyor, meğerse 18 yıldır North Carolina’da yaşıyormuş?”

*

Tam bir usta işi…

Okur nasıl olsa “salak”…

Hafızasının ömür boyu deseniz balıktan kısa…

*

O halde önce “Miami’de yaşayan Ahmet Hulusi” diye yaz…

İki gün sonra ise aynı kişinin North Carolina’da yaşadığını ama medyanın “Miami’de yaşıyor” diyerek yalan yazdığını anlat okuruna…

*

Çok uyanıksın be Oray…

Patronların:

Özür dileyen…

“Pardon, yanılmışım, doğrusu şuymuş” diyen yazarları değil de…

Yaptığı yanlıştan dolayı başkalarını suçlayanları daha çok sevdiklerini nasıl da biliyorsun…

PATRONLAR ONUN GİBİLERİ ÇOK SEVİYOR…

Ünü sınırlarımızı aşmış fevkalâdenin fevkinde büyük yazarımız Oray Eğin, Arda Turan’ın saldırısına uğrayan gazeteci Bilal Meşe için önce şöyle diyor:

“Bin yıldır spor yazarı olan Bilal Meşe’nin hâlâ yazı yazdığının bile farkında değildim.”…

*

Ancak…

Bin yıldır yazdığı halde Bilal Meşe’yi tanımayan büyük yazarımız sonunda şöyle diyor:

“Bırakın (Arda’ya) kızmayı Bilal Meşe’yi okuması hâlâ kafa olarak Edirne’yi aşamadığının göstergesi...”

*

Oray, Bilal’i tanımıyor…

Ama…

Oray, Bilal’in Edirne’den geçtikten sonra okunmayacak kadar “banal, sıradan, Doğulu” olduğunu biliyor…

*

Ve…

İlginçtir…

Türkiye’de patronlar Oray gibileri çok seviyor…

HALEN YÜZÜM GÜLÜYOR…

Her şeye…

Ve medyamızdaki bütün kokuşmuşluğa…

Ve hatta ulusal gazetelerden birinde yazmamama rağmen…

“Gazeteci yazarım” derken halen yüzüm gülüyor…

Onur duyuyorum yaptığım işten…

*

Kimseye “düşman” değilim…

Kimsenin de bana “düşman” olmasına gerek yok…

*

Bu arada…

Bir zamanlar kırdığım bir dostumu yeniden kazanmayı…

Ve bir daha asla kaybetmemek için ne yapmam gerektiğini öğrendim…

*

Öfkeyi unuttum…

Öfkeyi unutunca, samimi kahkahalar atmayı hatırladım…

*

Ve en önemlisi…

Medyada…

Siyasette…

Ticarette…

Sanatta…

Sporda sona gelindiğinde, zalimlerin kaybettiğini, mazlumların ise kazandığını

bizzat yaşayarak öğrendim…

ÇOK MUTLU VE UMUTLUYUM…

Metin Oktay futbolculuğundan…

Arda Turan nobranlığına…

*

Necmi Tanyolaç gazeteciliğinden…

Rıdvan Dilmen zevzekliğine…

*

Külliyen çürümüşlük…

Külliyen kokuşmuşluk…

*

Umutsuz muyum?..

Hayır…

Dibe vurduğumuzu görüyorum…

Yakında suyun yüzüne çıkacağımız için çok mutlu ve umutluyum…

VOLKAN DEMİREL KASABIN KEDİSİ…

Fatih Altaylı diyor ki:

*

Arda, 35 yıldır tanıdığım Bilal’e saldırıyor. “Aaaa, ne ayıp yaptın” diyor herkes.

Peki birkaç yıl önce Volkan Demirel, foto muhabiri arkadaşımız Vedat Danacı’ya antrenman sahasında saldırıp, “Seni yatağından aldıracağım” derken neredeydi bu meslektaşlarımız.

*

Volkan Demirel kasabın kedisi…

Arda sokak kedisi Fatih’çiğim…

AYNISI YAPABİLECEKLER Mİ?..

Arda Turan, basın toplantısını, karşısında basından kimse olmadan yapan tek futbolcu unvanına da sahip oldu…

*

Çünkü…

Meslektaşlarımız önce, Arda’yı dinleyecekmiş gibi yapıp koltuklarda yerlerini aldılar…

Arda konuşmaya başlayınca kalkıp gittiler…

*

Güzel bir hareket…

Bravo…

Daaaa…

Bakalım gelecekte aynısı, kasabın kedileri için de yapabilecekler mi?..