Cem Küçük'ten tartışma yaratacak sözler: Hepsine teker teker sıra gelecek...
Cem Küçük, "5 sene sonra 17-25 Aralık ihanetinin anatomisi" başlıklı yazısında dikkat çeken ifadeler kullandı. Çölaşan'ı örnek göstererek aynı suçu işlemiş birçok gazeteci olduğunu iddia eden Küçük "Hepsine teker teker sıra gelecek" dedi.
Türkiye yazarı Cem Küçük, 17-25 Aralık'ın yıldönümünde kaleme aldığı yazısında dikkat çeken ifadelere yer verdi. Küçük, "Eğer FETÖ bu 17-25 Aralık savaşını kazansaydı bizler ağır bedel ödeyecektik! Başta liderimiz Erdoğan olmak üzere hiçbirimiz hayatta bile olmayacaktık. Ne Türkiye gazetesi ne Sabah, ne Star ne Yeni Şafak ne Akit ortada olacaktı. Patronları ve tüm emekçileriyle, köşe yazarlarıyla beraber bu kurumlarımızı ortadan kaldıracaklardı. Hapishanelere değil mezarlara dolduracaklardı tüm dindar Müslümanları. " dedi.
17-25 Aralık darbesinde FETÖ’ye en çok ve en etkili mühimmat desteği veren isimlerin Özkök-Hakan-Altaylı olduğunu iddia eden Küçük, arşiv kanıtlarının açık olduğunu belirtti. Küçük, "Kafadan uyduruyorum, diyelim ki bu isimler tutuklandı. O cezaevi önünde bir kişi bile toplanmaz. 1-2 gün o da medya içinde gündem olur geçer gider. Ben bunlar tutuklansın diye söylemiyorum. Bunların Türk milleti nezdinde hiçbir itibarının ve öneminin kalmadığını anlatmak için bu örneği veriyorum." ifadelerini kullandı.
5 sene sonra 17-25 Aralık
ihanetinin anatomisi
Bugün 17 Aralık. FETÖ’nün aşağılık darbe teşebbüsünün beşinci
senesini idrak ediyoruz. 17-25 Aralık Emniyet-Yargı darbe
teşebbüsüyle FETÖ Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yıkmaya teşebbüs
etti. Bir tarafta Fetullahçı terör örgütü, öbür tarafta Türkiye
Cumhuriyeti Devleti vardı. Bu savaşta FETÖ tarafını tutan kim varsa
aynı zamanda DEVLET kavramına ihanet etmiştir ve bunun bedelini
muhakkak bir şekilde ödeyecektir. Ben o zaman bu gerçekleri çok
yazdım. O zor dönemde kelle koltukta FETÖ ile savaşan savcılarımız
17-25 destekçilerine bedel ödetmeye çok kararlıdır. FETÖ’ye açıkça
yardım etmiş ve şimdi 15 yıl ile yargılanan Emin Çölaşan ile aynı
suçu işlemiş daha çok gazeteci var bu ülkede. Milletimiz müsterih
olsun, hepsine teker teker sıra gelecek. Her şeyin bir zamanı var.
Bu topraklardaki büyük harfle DEVLET olgusuna güvenin sayın
okurlarım. Ben bir şeyi boşuna yazmam.
Eğer FETÖ bu 17-25 Aralık savaşını kazansaydı bizler ağır bedel
ödeyecektik! Başta liderimiz Erdoğan olmak üzere hiçbirimiz hayatta
bile olmayacaktık. Ne Türkiye gazetesi ne Sabah, ne Star ne Yeni
Şafak ne Akit ortada olacaktı. Patronları ve tüm emekçileriyle,
köşe yazarlarıyla beraber bu kurumlarımızı ortadan kaldıracaklardı.
Hapishanelere değil mezarlara dolduracaklardı tüm dindar
Müslümanları. O sebeple Sayın İstanbul Cumhuriyet Başsavcımız İrfan
Fidan ve diğer savcılarımızın 17-25 Aralık darbesine yardım ve
yataklık eden herkesle ilgili soruşturmalarına tüm milletimiz
destek veriyor. “Çölaşan da mı FETÖ’cüymüş, keh keh” diye küçük
akıllarıyla savcılarımızla dalga geçenler kötü niyetli
mücrimlerdir. Kimsenin Çölaşan’a Fetullahçı dediği yok. Bu tipler
kendilerinin de Çölaşan gibi FETÖ’ye üye olmamakla birlikte FETÖ’ye
yardım ve yataklık suçunu işlediklerini bildiklerinden Sayın İrfan
Fidan ve ekibine sinsice saldırıyorlar. 17-25 Aralık ihanetinde
yaptıklarını biliyorlar. Güneş balçıkla sıvanmaz.
Evet tüm Müslümanlar unutmamalıdır ki, eğer FETÖ kazansaydı
bizlerin kellesini alacaktı ama 17-25 Aralık darbe ihanetinde tıpkı
Çölaşan gibi FETÖ’ye açıkça destek veren Ertuğrul Özkök’ler, Ahmet
Hakan’lar, Fatih Altaylı’lar yine medyada olacaktı ve sabah akşam
FETÖ ağzıyla Başkan Erdoğan’a küfredeceklerdi. Zaten 17-25 Aralık
darbesinde FETÖ’ye en çok ve en etkili mühimmat desteğini bu üç
isim vermiştir: Özkök-Hakan-Altaylı üçlüsü... Arşiv kanıtları
açıktır. Çölaşan’ın FETÖ’ye destek bağlamında yaptıklarının 10
katını bunlar yapmıştır. Bunları tek tek yazacağım...
Eğer bu savaşı FETÖ kazanmış olsaydı köşelerinde şimdi şöyle
yazılar okuyacaktık:
“Konferansta Ekrem Dumanlı’yı dinledik. Fark ettim ki Ekrem Bey
müthiş bir sinema tutkunu. Ayrıca müthiş bir hayvansever ve tabiat
âşığı. Bu güzel özelliklerini de Sayın Gülen’den almış Ekrem Bey.
Ne güzel oldu da Türkiye’yi Erdoğan belasından kurtardılar. Allah
hepsinden razı olsun...”
Medya camiasında beni seven sevmeyen herkes yukarıda alıntıladığım
yalakalık yazılarını eğer savaşı FETÖ kazansaydı
Özkök-Hakan-Altaylı üçlüsünün yazacağını çok iyi biliyor. Şimdi de
aynı yalakalık yazılarını nefret ettikleri Başkanımız Erdoğan ve
iktidar mensupları için yazıyorlar. Bunların tıynetleri bu.
Bunların bir siyasi düşüncesi yok. Bunların inandığı bir değer yok.
Bunların ahlaki bir görüşü yok.
17-25 Aralık sürecinde FETÖ’yü güçlü görüp FETÖ’ye yaltaklandılar,
şimdi ise iktidara yaltaklanıyorlar. O yüzden aslında toplumun
hiçbir kesiminde itibarları yok. AK Partilisi, CHP’lisi, MHP’lisi,
HDP’lisi kime sorsanız bunlara zerre saygı duymuyor ve hatta
tiksiniyor. Fiilen bitmiş durumdalar da ancak mecazi anlamda
cenazelerinin kaldırılması bekleniyor. Yine de şark kurnazlığıyla
türlü kalem cambazlıklarıyla bizim taraftakilerden daha çok yankı
uyandırıyorlar. Bu da bizim tarafın ayıbı ve ezikliğidir.
Bakın Emin Çölaşan’ın 17-25’te FETÖ’ye destek vererek suç
işlediğini söylüyorum ama Çölaşan bu üçünün toplamından çok daha
itibarlı ve saygındır toplumda. Bunu da teslim ederim. Ben adil
adamım. En azından ulusalcı taban Çölaşan’ı sever ve sayar. Bu
üçünü hiçbir toplumsal kesim sevmez ve saymaz. Yarın Çölaşan içeri
girecek ya da Allah gecinden versin ölecek olsa epey sayıda insan
toplanır, tepki duyar ve üzülür. Bunların başına öyle bir şey gelse
toplumda yaprak bile kıpırdamaz.
Kafadan uyduruyorum, diyelim ki bu isimler tutuklandı. O cezaevi
önünde bir kişi bile toplanmaz. 1-2 gün o da medya içinde gündem
olur geçer gider. Ben bunlar tutuklansın diye söylemiyorum.
Bunların Türk milleti nezdinde hiçbir itibarının ve öneminin
kalmadığını anlatmak için bu örneği veriyorum. Bu ülkede hakkında
en çok konuşulan 40 senelik medya patronu Aydın Doğan basından
tasfiye edildi ve toplumda yaprak kıpırdamadı. Altını çiziyorum
yaprak kımıldamadı. Kimse sallamadı. Bu konuyla ilgilenmedi bile.
Çünkü Doğan sürekli zikzaklarıyla tüm toplumu kaybetmişti. 17-25
Aralık’ta FETÖ’yü, 7 Haziran 2015 ila 1 Kasım 2015 arası PKK’yı
desteklemesi sonunu getirdi.
5 sene önce 17-25 Aralık sürecinde yaşadığımız ateşten gömleği
kimse değerli savcılarımıza unutturamaz. Bu savcılarımız FETÖ’yü
bitirmiş adamlardır ve 17-25 Aralık darbe sürecinde kim FETÖ’yü
destekleyerek suç işlemişse onlara sorulacak hukuki hesapları
elbette vardır. Hukuk ve adaletin emri budur. Türk milletinin de
talebi budur.