Cem Küçük'ten olay yazı: Herkes kıvırma peşinde!
Türkiye yazarı Cem Küçük, Türkiye'de medya ve akademiden olanların bir bölümünün dürüst davranmadığını, gerçeklerle yüzleşmediğini söyledi. Küçük, herkesin kıvırma derdinde olduğunu ifade etti.
Türkiye yazarı Cem Küçük yine çok konuşulacak bir yazı kaleme aldı. Birçok kişinin dürüst davranmadığını söyleyen yazar özellikle FETÖ meselesinde bu durumun geçerli olduğunu söyledi.
"Ergenekon, Balyoz gibi davalar sürerken o zamanki adıyla “cemaat”e çete, örgüt diyenler 7 Şubat olayından sonra yavaş yavaş döndüler" diyen yazar durumun AK Parti-FETÖ'ye dönüşmesinin ardından medya, akademi ve iş-sanat dünyasında birçok kişinin FETÖ'den yana tavır takındığını iddia etti.
"17/25 Aralık başladığında şimdi barış nutukları atanlar Erdoğan devrilsin diye neler yapmadılar."diyen yazar o zamanın Hürriyet’inin, Habertürk’ünün, Sözcü’sünün, Cumhuriyet’inin hepsinin FETÖ'yü tuttuğunu iddia etti. Küçük, "FETÖ, Erdoğan ve AK Parti’yi devirseydi Sözcü, Hürriyet, Habertürk vb. ne yapacaktı? Seçilmiş hükûmete bu yapılmaz, ayıptır mı diyeceklerdi, yoksa ellerini mi ovuşturacaklardı?"diye sordu.
Hepiniz oradaydınız,
hepiniz FETÖ’yü tuttunuz
Türkiye’de özellikle medya ve akademiden olan insanların önemli bir
bölümünde dürüst davranma hâli yok. Herkes kıvırma peşinde! Kimse
gerçeklerle yüzleşmiyor. Almanya’da bir yazar çıkıp, “Ben zamanında
Nazi Partisi’ne yakındım” diyebiliyor. Batı’da insanlar sonradan
kıvırmıyorlar. Entelektüel namus diye bir kavram bu topraklarda yok
denecek kadar az.
FETÖ meselesi tam da böyle bir konu. Ergenekon, Balyoz gibi davalar
sürerken o zamanki adıyla “cemaat”e çete, örgüt diyenler 7 Şubat
olayından sonra yavaş yavaş döndüler. İş AK Parti-FETÖ kavgasına
dönüşmeye başladığında medya, akademi, iş, sanat dünyasının
neredeyse tamamı FETÖ’den yana tavır aldılar. FETÖ’cü oldukları
için değil FETÖ’nün Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ı devireceğine
inandıkları için.
Gezi’de işleri yarım kaldı. Sokak hareketleri üzerinden Erdoğan’ı
istifaya zorlayıp devirecekler, sonra yargılayacaklardı. En büyük
arzuları Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a kelepçe takılmasını görmekti.
Kemalist vesayet 2007 e-Muhtırasında, 2008 AK Parti kapatma
davasında bunu başaramadı. Sözcü yazarı Emin Çölaşan’ın yazdığı
gibi onların başaramadığını FETÖ başarabilirdi.
17/25 Aralık başladığında şimdi barış nutukları atanlar Erdoğan
devrilsin diye neler yapmadılar. O zamanın Hürriyet’i, Habertürk’ü,
Sözcü’sü, Cumhuriyet’i vb. hepsi FETÖ’yü tuttu. Her akşam
yayınlanan illegal tapeleri büyük bir iştahla dinleyip birbirlerine
attılar. “Erdoğan gidici” dediler. FETÖ’ye övgüler yağdırdılar.
Biri çıkıp da, seçilmiş meşru hükûmet ancak sandıkla gider demedi,
diyemedi.
MİT tırları hadisesi oldu, Suriye tapesi yayınlandı. Hepsinde
FETÖ’yü tuttular. Medyalarına, bankalarına haklı gerekçelerle el
konulduğunda hepsi gitti FETÖ’nün kapısında yattı. 2014 Nisan’ında
FETÖ Kırmızı Kitaba girdiği hâlde, devlet, tehdittir dediği hâlde
hepsi gene teröristlerden yana oldu. Ne zamana kadar? 1 Kasım 2015
seçimlerinde Erdoğan yüzde 50 alınca yamuldular. Biraz kıvırdılar
ama gene FETÖ’den yana oldular. Ne zaman 15 Temmuz oldu, durumu
anladılar ama iş işten geçmişti.
Şimdi soruyorum: FETÖ, Erdoğan ve AK Parti’yi devirseydi Sözcü,
Hürriyet, Habertürk vb. ne yapacaktı? Seçilmiş hükûmete bu
yapılmaz, ayıptır mı diyeceklerdi, yoksa ellerini mi
ovuşturacaklardı? Onlar bizim tarafı biçeceklerdi. Yok edeceklerdi,
kimseye acımayacaklardı. Bakın 15 Temmuz olduğunda bile bazıları
ilan verirken FETÖ diyemedi. Darbenin askerî olanına da sivil
olanına da karşıyız diyen alçakları gördü bu memleket.
Ahmet Küçükbay’ın tahliyesine ağzını açmayanlar, Kayseri’deki bazı
hukuksuzlukları görmezden gelenler, TUSKON davasında neredeyse
tutuklu iş adamı kalmamasına ses etmeyenler, Zindaşti nasıl
bırakılır, diyemeyenler şimdi dillerinin ucuyla Sözcü davasına
itiraz ediyorlar. Arkadaş net olun. Sözcü davası ya doğru ya
yanlıştır deyin. Sahne arkasında başka sahne önünde başka
konuşanlardan midem bulandı. Sıfır risk alarak bana bir şey olmasın
diye düşünenler, o tren kaçtı. Devran dönerse bana dokunmasın
diyenler üzgünüm yırtamazsınız!.. Canımı en çok sıkan da hiçbir şey
yapmayıp her şeyi kendileri yapmış gibi görünenlerin
sahtekârlığı.
Son 5 yılda ağır mağlubiyet alanlar barışalım havasındalar.
Cumhurbaşkanımıza, Berat Beye, Süleyman Beye yalakalık yapanların
durumu ibretlik. Erdoğan’ı devirmek için her şeyi yapanlar şimdi
demokrat kesiliyor. Siz galip gelseydiniz 27 Mayısçılardan beter
davranacaktınız. Şimdi korkudan altınıza ediyor, yalakalık
yapıyorsunuz.
Ama güneş balçıkla sıvanmaz. Gezi, 17/25 Aralık, 7 Haziran 1 Kasım
arası hükûmet yıkmak isteyen herkes ağır bedel ödemek zorunda.
Zaten sayın savcılarımız büyük bir özveriyle gece gündüz hainlerden
hesap sormak için çalışıyorlar.
Bu arada şunu da hatırlatmak isterim: Gezi, barış imzacıları vb.
davalar üzerinden İstanbul Cumhuriyet Başsavcımız İrfan Fidan’a
saldıranlar büyük hata içerisindeler. Milletin çok büyük çoğunluğu
Sayın İrfan Fidan’ın arkasındadır. Sırf karşı tarafa yaranmak için
gösteri olsun diye İrfan Fidan gibi savcılarımıza saldıranlar
kendilerinin de güvenliğinin bu yürekli savcılarımız tarafından
sağlandığını unutmasınlar…