Cem Küçük'ten olay yazı: Göreceğim o soytarıları ve hokkabazları...
"Türkiye’de köşe yazarlığının sonuna gelinmiştir" iddiasında bulunan Türkiye yazarı Cem Küçük, "Cenazesi kaldırılıp defnedilmesi de 2019 yılında olacak." dedi.
Gelecek yeni kuşağın Türk medyasının köşe yazarlığı ve yorumculuğunu yeniden şekillendirecek olduğunu söyleyen Cem Küçük 2019 yılındaki gelişmelere dikkat çekti.
"Gazeteci suç işlemişse de dokunulmasın diye bir olay yok" diyen yazar, Gezi kalkışmasını, 17-25 Aralık darbesini ve 6-8 Ekim 2014 sonrası PKK’nın siyasi kolunu kim desteklemişse 2019 içinde hukuki bedelini en ağır şekilde ödeyeceğini iddia etti. Küçük, " Göreceğim ben o zaman kahraman savcılarımızı “ciddiye almayan” soytarıları ve hokkabazları..." ifadelerini kullandı.
DEVLET ve HUKUK gereken
bedeli ödetecek, görürsünüz!
Bugün 24 Aralık 2018... Tam 5 sene önce bugün Fetullahçı terör
örgütü Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yönelik “Altın Vuruş”
değerinde darbe teşebbüsünü başlatmak için saatleri sayıyordu.
Başkan Erdoğan’ın ailesinin bileklerine kelepçe takılacaktı.
Fetullahçı terörist savcılar ve polisler kelepçeleri kim takacak
diye çekişme içindeydi. 25 Aralık darbesiyle Recep Tayyip Erdoğan’ı
ailesi üzerinden tam anlamıyla rehin alıp Türkiye Cumhuriyeti’ne
tam çökme hayali kuruyorlardı. Türk medyasının yüzde 75’i, en başta
Aydın Doğan olmak üzere Fetullahçı teröristlerden yanaydı. Kamu ve
yargı görevlileri içinde de yüzde 90'ı korkuyordu. İşte 5 sene önce
bu kara günlerde liderimiz Erdoğan önderliğinde cesur ve zeki bir
ekip ölümüne savaşarak Fetullahçı kumpası aşabildi. Türk milleti de
30 Mart 2014’te Fetullahçılara büyük tokat attı.
Peki şimdi korkuyla iktidara ve iktidara yakın sandığı çevrelere
takla atarak yalakalık yapanlar 5 sene önce ne yapıyordu? Hepsi de
bu vatana ihanet etmekle meşguldü. Yaptıkları yalakalık onları
kurtarmaya yetmeyecek, hepsi hukuki bedelini ödeyecekler.
Savcılarımız bu konuda çok kararlı ve gereken hazırlıklarını
yapıyorlar. 5 sene önce ortalık yangın yeriyken günde 1 saat
uyuyarak 23 saat nöbette bu vatanı korumaya çalışan İrfan
Fidan’lar, Yüksel Kocaman’lar gibi kahraman savcılarımız tarihe
geçmiştir. Bu değerli insanları bayat numaralarla
kandıramazsınız!
17-25 Aralık darbe teşebbüsünün başarıya ulaşması için elinden
geleni yap, tüm bahislerini FETÖ’ye yatır ama sonra Türkiye
Cumhuriyeti bu savaştan galip çıkınca yine dönüp “galip gelenler”
arasına girmeye çalış. Yok öyle yağma! Geçen haftaki yazılarımda
somut suç kanıtlarını ifade ettiğim Fatih Altaylı’ların, Ahmet
Hakan’ların tam olarak yapmaya çalıştığı budur. Sizler tüm
hesaplarınızı FETÖ’nün kazanmasına göre oynadınız. 17-25 Aralık
darbe teşebbüsünü desteklediniz. Bu ülkede DEVLET ve HUKUK
makamları bunu unutmuyor. Her şeyin vakti var. Bir sabah
kalkarsınız ve yepyeni şeyler olmuş olarak güne başlarız.
İşte bakın ben 11 ay önce Emin Çölaşan’ın bedelini ödeyeceğini
söyledim ve şimdi iddianame geldi. 15 sene hapis ile yargılanıyor.
Bu arada kendisi de 17-25 Aralık darbe teşebbüsünü destekleyerek
FETÖ’ye yardım ve yataklık suçunu işleyen demode bir çete tetikçisi
şu yalanları yazmış. Bana da bir değerli yetkilimiz gülerek
gönderdi yoksa farkında değildim:
“Zaten hükûmet destekçisinden azılı muhalifine kadar Çölaşan ve
Doğru’ya FETÖ’cülük suçlamasını ciddiye alan kayda değer isim yok.
Neredeyse bu konuda toplu bir konsensüse bile varıldı; kutuplaşmış
basında nadir birleşme anlarından biri.”
Bu yüzde 100 yalan satırları yazan gafil tetikçi iyi öğrensin ki
Çölaşan ile ilgili hukuken çok haklı olan bu iddianameyi İstanbul
Cumhuriyet Başsavcımız İrfan Fidan ve arkadaşları yazdı. Bu iğrenç
satırlar ile tüm savcılarımıza hakaret ediliyor. Elbette bu çete
tetikçisi savcılarımıza hakaret etmenin hukuki bedelini ağır
şekilde ödeyecek. “Ciddiye alan kayda değer bir isim yok”
iftirasını hukuken adama nasıl yedirirler herkes görecek.
Ayrıca Türkiye, Sabah, Star, Yeni Şafak tüm millî gazetelerimiz
sonuna kadar manşet manşet savcılarımızı destekledi. Geri kalan her
şey boştur. Hem bizim tarafta hem de her tür medyadaki köşe
yazarlarının bu ülkede artık bir itibarının ve iktidarının
kalmadığını 3 ve 5 Eylül 2018’deki yazılarımda net olarak
kanıtlarıyla anlattım. Gazetelerin genel yayın politikası
önemlidir. Köşe yazarları yok hükmündedir bugünkü Türkiye’de. Bir
DEVLET büyüğümün de bana ifade ettiği gibi; yarın hiçbir köşe
yazarı hiç yazmasa kimse farkına bile varmaz. Gerçek budur. Zaten
köşe yazanların çok büyük çoğunluğunu toplumda tanıyan kimse de
yok. Böyle bir itibarsız ve etkisiz kesim kahraman savcılarımıza
destek vermiş vermemiş kimsenin de umurunda değil. Kafası Eski
Türkiye’de kalmış Mustafa Taviloğlu gibi adamlar ancak
Cumhurbaşkanımıza düşmanlığıyla tanınan tüm medeni ölü köşe
yazarlarını toplayıp PR yaptıklarını zannederler.
Başkan Erdoğan’ın yeminli düşmanlarını aynı masada toplayıp Tayyip
Bey’e küfrettirerek PR yaptığını sanma durumunu Kemal Sayar
Hocamıza havale ediyorum. Mustafa Taviloğlu ilginç bir vaka olmuş.
2019 Türkiye’sinde esas ciddiye alınması gerekenler kahraman
savcılarımız ve hâkimlerimiz, kahraman polislerimiz, kahraman
istihbaratçılarımızdır. Bu insanlar gerçek mücadele veriyorlar. Her
kesimden kaypak ve karaktersizlikle hayatta kalabilen köşe
yazarlarının hepsini toplasan yine önemi yok. Güçleri sıfır.
O yüzden bu demode çete tetikçisi de Çölaşan olayını anlamak
istiyorsa gazetelerin köşe yazarlarına değil genel yayın
politikalarına ve aslanlar gibi muhabirlerin yaptığı yargı
haberlerine bakacak. Manşetler önemlidir. Türkiye’de köşe
yazarlığının sonuna gelinmiştir. Cenazesi kaldırılıp defnedilmesi
de 2019 yılında olacak. Bu çöküş kötü bir olay da değil. Yepyeni
bir kuşak gelip Türk medyasının köşe yazarlığı ve yorumculuğunu
yeniden şekillendirecektir. 2019’da yepyeni gelişmeler olacak.
Gazeteci suç işlemişse de dokunulmasın diye bir olay yok. Gezi
kalkışmasını, 17-25 Aralık darbesini ve 6-8 Ekim 2014 sonrası
PKK’nın siyasi kolunu kim desteklemişse 2019 içinde hukuki bedelini
en ağır şekilde ödeyecek. Göreceğim ben o zaman kahraman
savcılarımızı “ciddiye almayan” soytarıları ve hokkabazları...