Cem Küçük'ten olay Ahmet Hakan iddiası!
Türkiye yazarı Cem Küçük, 17-25 darbesine destek veren herkesin hukuken bedelini ödeyeceğini üstüne basa basa söyledi. Küçük, "Her şeyin vakti var." dedi.
Savcılarımızın hukuktan asla ayrılmadığını suç olanın FETÖ’ye bilerek isteyerek destek olmak olduğunu söyleyen Cem Küçük Ahmet Hakan'ın 12 Ocak 2014’te yazdığı yazısını hatırlattı.
Ahmet Hakan'ın kara propaganda yaptığını iddia eden Cem Küçük, FETÖ’ye yardım ve yataklık yazıları yazdığını iddia etti. "Ertuğrul Özkök ve Fatih Altaylı’nın da aynı minvalde yazdığı çok sayıda yazı var. Hepsini tek tek bu köşede ifade edeceğiz. " diyen Küçük bu üç ismin asla pişman olmadığını ve Türk milletinden özür dilemediğini söyledi.
Küçük, "FETÖ’ye ve PKK terör örgütüne her ne sebeple olursa olsun yardım eden her gazeteci suçludur ve hukuken bedelini ödeyecektir." ifadelerini kullandı.
17-25 Aralık ihanetine destek verenler ve hukuki bedel
5 sene önce bugünlerde büyük bir sevinç ve heyecan içindelerdi.
“Tayyip Erdoğan artık bitti. Ailesiyle beraber yok olup gidecek”
diye sevinç naraları atıyorlardı. 5 sene önce bugünün 19 Aralık
2013 manşetlerini açın bakın. Şimdi iktidara yaltaklanan kimi
gazetelerin nasıl FETÖ ile iş birliği içinde Başkan Erdoğan’a
küfrettiklerini göreceksiniz. Bu Babıali & İkitelli gazetecileri
böyle karaktersiz ve kaypak tiplerdir. Babıali & İkitelli
medyasının tüm tarihi böyledir. Bu medyanın resmî ideolojisi
alçaklık ve kalleşlikten başka bir şey değildir. İşte bu İkitelli
medya düzeni inleyerek çökmüştür ve şimdi bu kokuşmuş tiplerin
molozlarını kaldırıyoruz. Tamamen bitmelerine az kaldı.
Sayın İstanbul Cumhuriyet Başsavcımız İrfan Fidan ve diğer kahraman
savcılarımızın Gezi kalkışması ve 17-25 Aralık darbe teşebbüsüne
destek vererek suç işleyen sözde gazetecilere dair yürüttükleri
soruşturmalar adım adım neticeleniyor. Milletimiz müsterih olsun.
Asla ve asla bu darbe teşebbüslerine yardım ve yataklık eden
gazetecilerin işledikleri suçlar yanlarına kâr kalmayacak. İktidara
yaltaklanmak asla onları kurtaramayacak. Savcılarımız son derece
kararlı. 17-25 darbesine destek veren herkes hukuken bedelini
muhakkak ödeyecek. Her şeyin vakti var.
5 sene önce bugünlerde Türk medyasının yüzde 75’i Erdoğan’ı
FETÖ’nün devirmesi için uğraşıyordu. Hatta şimdi 15 sene hapis ile
haklı olarak yargılanan Emin Çölaşan sevinçle itiraf etmişti yüzde
75 medyanın Erdoğan ile savaştığını. Eski patronu Aydın Doğan’ın
medyasının açıkça Erdoğan’a cephe aldığını, Doğan’ın iyi koku
aldığını ve Erdoğan’ın kesin olarak devrileceğini söylüyordu
Çölaşan. O yüzden hepsi birlikte 17-25 Aralık polis-yargı
darbesiyle FETÖ’nün Erdoğan’ı yıkıp geçmesini desteklediler.
FETÖ’ye üye olmamakla beraber FETÖ’ye yardım ve yataklık suçu
işlediler.
17-25 Aralık ihaneti sürecinde FETÖ’nün borazanlığını en güçlü ve
etkili biçimde yapanlar Ertuğrul Özkök, Fatih Altaylı ve Ahmet
Hakan üçlüsüydü. Fetullahçı gazetecilerin tamamını toplasan bu üçü
kadar tahrip gücü yüksek değildi. Üçü de ölümüne FETÖ’ye destek
verdiler 17-25 Aralık ihanetinde. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile
Fetullahçı terör örgütü arasında savaş olduğunu bildikleri hâlde
sırf Recep Tayyip Erdoğan’ın yıkılması ve hapse atılması için
ellerinden ne geliyorsa FETÖ’ye bilerek isteyerek yardım
ettiler.
Sonra ise 1 Kasım 2015 yenilgisinden itibaren korku ve panik içinde
önce FETÖ’yü, sonra iktidar muhalifi olan tüm yurttaşları sattılar!
Kim güçlüyse ona yaltaklanma konusunun zirve noktası bu üçlüdür.
Şimdi ise Özkök-Altaylı-Hakan üçlüsü Başkanımız Erdoğan ve ailesine
yapılabilecek tüm yalakalıkları yapıyorlar ama herkes bunlara
gülüyor. 81 milyonluk toplumun hiçbir kesiminde itibarları yok.
Herkesin mutabık olduğu konu bu üçlünün rüzgâr gülü ya da ortama
göre oynayan dansöz olduğudur. Bugün hem iktidarı destekleyen hem
de iktidara muhalif yurttaşlarımıza bu üçlünün nasıl insanlar
olduğunu sorsanız aynı tiksinti dolu cevapları alacaksınız.
Mesela dünkü yazısında Ahmet Hakan 17-25 Aralık darbesinden 17 gün
önce vatan haini Can Dündar’ın ABD Büyükelçisi ile konuşup yazdığı
şeyi söylüyor. Zaten 5 sene önce de ABD destekli bir Gülen darbesi
geldiğini görüyordu herkes. Yahu birader sen bu Can Dündar tweetini
bildiğin hâlde niye o zaman 17-25 Aralık darbe teşebbüsünü
destekledin? Niye vatan haini Can Dündar içeri girince köşende her
gün Dündar propagandası yaptın? 26 Eylül 2016 tarihli yazında 17-25
sürecinde sırf Erdoğan’a nefretin yüzünden “Erdoğan gitsin de kim
gelirse gelsin” diyerek FETÖ’yü desteklediğini itiraf ediyorsun.
Bir yandan da korku ile karışık şark kurnazlığıyla “17-25 Aralık’ta
yolsuzluk var diyen herkes suçlu mu görülecek” diye soruyor. Yine
kara propaganda yapıyorsun Ahmet Hakan!..
Savcılarımız öyle adaletli ki dikkat edilirse Uğur Dündar’ın
yolsuzlukla ilgili çoğu da uydurma olan yazılarına bile takipsizlik
verdiler ama doğrudan FETÖ’ye açık destek verdiği için Çölaşan
hakkında 15 sene hapis istendi. Uğur Dündar’ın arşivini pek bilmem.
Onun da Çölaşan gibi FETÖ’ye destek yazıları varsa ayrıca
yargılanır ama bakın bu tip yazılarından ötürü takipsizlik aldı.
Savcılarımız hukuktan asla ayrılmıyor. Suç olan, FETÖ’ye bilerek
isteyerek destek olmaktır. Mesela 12 Ocak 2014’te yazılmış şu Ahmet
Hakan yazısına bakalım:
“Cemaatçileri yargıdan arındırıyoruz, diyerek yapacağınız zulmün,
‘İrticacıları kamudan kovuyoruz’ diyen 28 Şubatçıların zulmünden ne
farkı olacak? O zaman hoş geldin ‘Neo-28 Şubatçı’ muhterem! Hoş
geldin yeni zalim... Hoş geldin İslami Çevik Paşa..."
Bu satırlar nedir? Emin Çölaşan’ın yaptığından beter şekilde
sinsice bir FETÖ’ye destek satırlarıdır bunlar. Ya da 26 Eylül
2015’te yayınlanan şu yazı nedir Ahmet Hakan:
“Cemaatçi kardeşim köşe yazarlarınızın hapse tıkılmasına,
kreşlerinizin basılmasına, televizyon yöneticinizin tutuklu
kalmasına, sizi seven iş adamlarına zulmedilmesine,
gönüllülerinizin şeytanlaştırılmasına şiddetle karşıyım.”
Bu tür açıkça FETÖ’ye yardım ve yataklık yazılarını sadece Ahmet
Hakan da yazmadı. Ertuğrul Özkök ve Fatih Altaylı’nın da aynı
minvalde yazdığı çok sayıda yazı var. Hepsini tek tek bu köşede
ifade edeceğiz. Üstelik asla ve asla pişman da olmadılar ve Türk
milletinden özür dilemedi bu üçlü. Kimse 17-25 Aralık darbe
teşebbüsünden 1 Kasım 2015’e kadar olan o istiklal mücadelesi
günlerini savcılarımıza unutturamaz. Bu kahraman savcılarımız
ölümüne kelle koltukta savaştı FETÖ ve PKK ile. Aynı dönemde
FETÖ’ye ve PKK terör örgütüne her ne sebeple olursa olsun yardım
eden her gazeteci suçludur ve hukuken bedelini ödeyecektir.