Cem Küçük: Muhalif medya bizi bir kaşık suda boğar! Birlik olmalıyız
Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük, son dönemde gazetecileri yapılan saldırıları gündeme alarak dikkat çeken bir yazı yazdı. Küçük, muhalif medyanın bu saldırılar karşı mahalleye yapılınca kınamadığını belirtti.
Beyaz TV muhabirleri ve Akit Tv Haber Müdürü Murat
Alan'a yapılan saldırıları köşesine taşıyan Cem Küçük, muhalif
medyanın bu saldırıları kınamadığına dikkat çekerek "Sorsan
tarafsız gazeteciler. Bakın bu adamlar muhalefetteler, iktidarda
değiller. Muhalefette, medyalarından bunu yapanlar, iktidardayken
neler yapmazlar!.." ifadelerini kullandı.
Cem Küçük, iktidara yakın gazetecilerin bu tür durumlarda birlik
olması gerektiğini vurgularken "Görüyoruz ki ne yaparsak yapalım
karşı tarafla uzlaşma olmaz. Fırsatlarını bulurlarsa hepimizi bir
kaşık suda boğarlar" diyerek çağrıda bulundu.
İŞTE CEM KÜÇÜK'ÜN O YAZISI
Bu köşede çok yazdım ettim. Bizim tarafın medyası ya da siyaseti hata yaptığında öz eleştiride bulunuyor. AK Parti seçmeni partide bazı arızalar görürse seçimlerde fatura çıkarıyor. Muhalefette asla böyle bir durum yok.
Kendi yazarları, siyasetçisi hata yaparsa görmezden geliyorlar. Yok
sayıyorlar. Tek bir "acaba biz hata yaptık mı?" deme yok. Sorgulama
ne gezer. Bizim taraftan bazılarının hatası ise karşı tarafa
yaranma çabası. Ne yaparsanız yapın, karşı taraf sizleri asla
sevmeyecek ve kabul etmeyecektir.
İki üç belediye kazanınca adamlara gelen öz güvene bakın. Medyaları
nasıl cengâver davranıyor. İşte son günlerde bazı gazetecilerin
dövülmesinde bakış farkını görüyoruz. Yavuz Selim Demirağ çok ciddi
biçimde saldırıya uğradı. Allah göstermesin, Demirağ ölebilirdi de.
Bize ve çalıştığım TGRT ve Türkiye gazetesine her türlü iftirayı
hayâsızca atan biri de saldırıya uğradı. Saldırıya kim uğrarsa
uğrasın kınamak lazım. Bizler de bunu yaptık.
Ancak karşı taraf bizlerden biri saldırıya uğrarsa pek oralı
olmuyor. Akit TV Haber Müdürü Murat Alan çok ciddi bir saldırıya
uğradı. 6 yaşındaki oğlunun yanında birine saldırmak kahpeliktir!
Allah korusun, Murat o saldırıda ölebilirdi. Dün kendisiyle
konuştum, ruhen iyi olduğunu ama fiziken iyi olmadığını söyledi.
Murat'a ve Akit ailesine büyük geçmiş olsun...
Dün de Beyaz TV muhabiri ve kameramanı arkadaşlarımız saldırıya
uğradı. Beypazarı civarında çekim yaparken iki üç provokatörün
üstelik kadın olan muhabire saldırmaları, şeker hastası olan
kameraman arkadaşımızı yumruklamaları asla kabul edilemez. Elbette
bu saldırıları yapanlar hukuk önünde bedelini ödeyecekler.
Bakıyorum da muhalefetten Murat Alan ya da Beyaz TV muhabirleri
için tek bir kınama yok. Üstelik haber manşetleri atılırken hâlâ
utanmadan saldırının etkisini küçük görmeye çalışıyorlar. Sorsan
tarafsız gazeteciler. Bakın bu adamlar muhalefetteler, iktidarda
değiller. Muhalefette, medyalarından bunu yapanlar, iktidardayken
neler yapmazlar!..
Bu olayların bir sevindirici yanı var. Bizim taraf medyasının
birlik olduğunu gördüm. Beyaz TV'den Sabah Grubu'na, Kanal 7'den
İhlas Medya'ya herkes saldırıları kınadı. Haberler yapıldı ve
arkadaşlarımıza sahip çıkıldı. Eskiden olsa arkadaşlarımızı çiğ çiğ
yemeye bakardık. Çünkü bizim taraf medyasından biri hata yaparsa
karşı taraftan önce bizler saldırıyoruz.
Görüyoruz ki ne yaparsak yapalım karşı tarafla uzlaşma olmaz.
Fırsatlarını bulurlarsa hepimizi bir kaşık suda boğarlar. O yüzden
birlik içinde olmalıyız. Hele İstanbul belediye seçimlerini AK
Parti kaybederse, seyreyleyin manzarayı. Daha da agresifleşecekler.
Bütün kameralar önünde aleni Ordu Valisi'ne küfreden adaylarının
bile sövdüğüne inanmıyorlar. Öyle efsunlanmışlar...
Muhafazakâr, dindar insanlar ezik ve kompleksli olmamalı. Öz
güvenli olmalı. Karşı tarafa yaranmaya çalışmamalı. İçindeki
korkuyu yenmeli. İktidar biziz. Tayyip Erdoğan bu öz güven ve
cesaretle 25 yıldır hep zirvede. Ne ağladı ne şikâyet etti. Millete
güvendi. Karşı tarafı sürekli seçimlerde ve vicdanlarda mağlup
etti. Olay budur.