Cem Küçük 31 Mart uyarısını yineledi: İstedikleri sonucu aldıkları an...
Türkiye yazarı Cem Küçük, 31 Mart'ın bir beka seçimi olduğunu ve Millet İttifakı’nın “yok böyle şey” laflarına kanılmaması gerektiğini vurguladı.
Türkiye'de 31 Mart'ta yapılacak yerel seçim için
geri sayım sürerken yazalar da konuya ilişkin değerlendirmelerde
bulunmaya devam ediyor. Türkiye yazarı Cem
Küçük 31 Mart'ın beka seçimi
olduğunu ve Millet İttifakı'nın sözlerine inanılmaması gerektiğini
söyledi.
Küçük " İstedikleri sonucu aldıkları an ihtilal
makinesinin dişlilerini çalıştırmaya başlayacaklar. Yeni bir 27
Mayıs için ortamı hazırlayacaklar. Karşı
bloktakilerin kirli planlarını; PKK’nın, FETÖ’nün aportta
beklediğini asla unutmayalım. Her türlü sıkıntı aşılır, giderilir
ama vatanımız söz konusu olduğunda her şey anlamını yitirir."
dedi.
“İhtilal makinesinin
dişlileri çalışmaya başlar”
Bu laf 27 Mayıs darbesinin mimarlarından Cemal Madanoğlu’na ait.
1957 seçimlerinde Demokrat Parti yüzde 50’nin altına inince
etrafına söylemeye başlamıştı. Çünkü cuntacılar Menderes ve
Demokrat Parti’yi yıkmak, içlerinde büyüttükleri intikamı almak
için ortam kolluyorlardı. Zayıfladığını düşündükleri Demokrat Parti
için ihtilal çarklarını döndürme startını 1957’de vermişlerdi.
Fırsatını buldukları an bir askerî darbeyle Menderes ve
arkadaşlarını indirdiler. İndirmekle de kalmadılar. Adnan
Menderes’i, Fatin Rüştü Zorlu’yu ve Hasan Polatkan’ı idam ettiler.
Demokrat Parti’li ailelere yıllarca kan kusturdular. Süleyman
Demirel 1965’te Başbakan olunca eline bir kâğıt iliştirdiler.
Kâğıtta, “Dikkat et, sonun Menderes gibi olmasın” yazıyordu.
Demirel de, Özal da, diğer sağ parti liderleri de Menderes’i hiç
unutamadılar. Haklıydılar. Tarihin akışını değiştiren Başkan
Erdoğan oldu. Bütün vesayet odaklarıyla mücadele eden Erdoğan
halktan aldığı güçle her sıkıntıyı aştı. Ancak karşı tarafın
intikam duyguları asla bitmedi. En ufak bir tökezlemede neler
yapacaklarının sinyallerini veriyorlar.
24 Haziran seçimlerinde CHP’nin Başkan adayı Muharrem İnce, “Önce
Ergenekoncular içeri girdi. Sonra FETÖ’cüler. Şimdi de FETÖ’yle iş
birliği yapanlar girecek. Akın Öztürk’ü kim orgeneral yaptıysa
onlar içeri girecek” diye Erdoğan’ı aleni tehdit etmişti. Şayet
kazansaydı elde edilen bütün kazanımlar yerle bir olacağı gibi,
mahkemeleri kuracaklar ve intikam duydukları herkesi
yargılayacaklardı.
Dursun Çiçek’in, “Hâkim ve savcılarla, başsavcılarla görüşüyoruz
onlardan bu yargılamaların bu soruşturmaların niye sonuçlanmadığını
soruyoruz, onlar da diyor ki: Türk yargısının durumunu
biliyorsunuz, hâkim ve savcıların üçte biri sanık oldu, görevinden
atıldı dolayısıyla bizim iktidarı yargılayacak gücümüz yok iktidarı
düşürmek muhalefete düşer sizin göreviniz, siyasetçilerin görevi.
Onları iktidardan indirin bakın biz onları nasıl yargılıyoruz
göreceksiniz. Başsavcılar var bunu diyen!..” demesini kimse hafife
almasın. Devletin içindeki ulusalcı grup bu intikam hırsıyla yanıp
tutuşuyor. Muharrem İnce’nin de, Dursun Çiçek’in de güvendikleri
dağlar bu odaklar. Bundan zerre şüpheniz olmasın.
Ulusalcı-solcu çete uygun bir zamanı bekliyor. 31 Mart’ı bu anlamda
iple çekiyorlar. Cumhur İttifakı başarısız olursa hemen
başlayacaklar ortam oluşturmaya. Meşruiyet tartışmalara açacaklar.
Cumhur İttifakı yüzde 50'nin altına inerse erken seçim çağrılarına
hız verecekler. Ezanımızı Taksim’de aleni protesto ettiler. 340
PKK’lıyı seçilecek yerden listelere koydular. Edirne Belediye
Başkanı Recep Gürkan’ın 15 Temmuz gecesi kadehini ne için
kaldırdığı ortada. Darbe olduğunu zannedil zil takıp oynamış. Hemen
her gün başörtülü kadınlarımıza, kızlarımıza aleni küfürler
ediliyor. İktidar olduklarında başörtülü, dindar, muhafazakâr vb.
insanlara hayatı dar edecekler.
Bunlar niye oluyor biliyor musunuz? Seçimlerde bir ışık görüyorlar.
Bu sefer ortam değişecek diye düşünüyorlar. Halka hizmet gibi
dertleri yok. Şehirlere böyle projeler yapacağız diyemiyorlar. Öyle
istekleri de yok. Devlete katil diyen, mafya diyen Ahmet Şık
İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu için, “Derhal tutuklanmalıdır”
deme cüretini gösteriyor. Bu cesaret nereden geliyor? Aslında
hepsinin beklentisi ulusalcı bir darbedir. Başka türlü iktidarı
elde edemeyeceklerini biliyorlar.
15 Mart’taki yazımda şöyle yazmıştım, tekrarlamakta fayda var: “...
Bu seçim Sayın Bahçeli’nin de söylediği gibi DEVLET için bir beka
seçimidir. Devlet içine bir ur gibi yerleşmiş ulusalcı-solcu kanat
bu ülkenin bekası için açık ve yakın tehdittir. Bürokrasi içindeki
FETÖ kalıntıları ile ulusalcılar Başkanımız Erdoğan ve Sayın Devlet
Bahçeli’nin düşmanıdır. Bu ulusalcı-solcu çete, milliyetçiliğin
muhafazakârlığın ve Müslümanlığın düşmanıdır.”
Sıkıntılar, eleştiriler olabilir. Ekonomik sorunlar yoktur denemez.
Bunların hepsi doğru. Ama karşı bloktakilerin kirli planlarını;
PKK’nın, FETÖ’nün aportta beklediğini asla unutmayalım. Her türlü
sıkıntı aşılır, giderilir ama vatanımız söz konusu olduğunda her
şey anlamını yitirir.
31 Mart bir beka seçimidir. Millet İttifakı’nın “yok böyle şey”
laflarına inanmayın, kanmayın. İstedikleri sonucu aldıkları an
ihtilal makinesinin dişlilerini çalıştırmaya başlayacaklar. Yeni
bir 27 Mayıs için ortamı hazırlayacaklar.