Cem Küçük: 24 Haziran sonrası medyada neler olacak?
Demirören Ailesi’nin Hürriyet grubunu satın almasının devrimsel bir değişim olduğunu söyleyen Cem Küçük önümüzdeki 6 aya dikkat çekti.
Türkiye yazarı Cem Küçük bugün yine dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. 22 Mart 2018'in bir medya devrimi olduğunu söyleyen Küçük, yeni sezonda CNN Türk'te yaşanacak değişimi kaleme aldı. 'Tarafsız Bölge", “Ne Oluyor” programlarının olmayacağını söyleyen Küçük şu ifadeleri kullandı:
"CNN Türk ekranında eskiden beri görmeye alışılmış tüm Eski Türkiye tarzı formatlar kaldırılıyor. Yepyeni bir program akışı olacak 2018-19 sezonunuzda. 21.00’de başlayan ve genelde horoz dövüşü gibi olan programları Sayın Erdoğan Demirören istemiyor. Yeni sezonda ne “Tarafsız Bölge” ne de Şirin Payzın’la “Ne Oluyor” programı olmayacak. Genel olarak ismi CNN Türk’ün önüne çıkan hiçbir isim olmayacak. Kendini “celebrity” gören hiç kimse olmayacak. Sadece ve sadece CNN Türk markası ön planda olacak. Aynı felsefe Hürriyet gazetesi bağlamında da geçerli olacak. Hürriyet gazetesi markasında sadece buhar yazarlar olacak. Kendi ismine çalışan hiç kimse olmayacak"
Demirören Ailesi'nin sosyal medya ile ilgili de önemli bir karar aldığını söyleyen Cem Küçük, "Ayrıca Sayın Demirören Ailesi’nin bir kararı da şu: Eğer bir Demirören çalışanı Twitter ya da diğer kanallardan militanlık yapıyorsa ona da izin verilmeyecek ve öyle kişilerle yollar ayrılacak." dedi.
24 Haziran sonrası medyada neler olacak?
24 Haziran dönemecine az kaldı. Yeni Türkiye’nin hem siyasette
hem medyada kesin zaferinin eli kulağında. Bakınız dünyanın
tüm büyük para fonları haziran bültenlerini abonelerine geçtiler ve
istisnasız hepsi ama hepsi yaptırdıkları bilimsel araştırma ve
anketlerde Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın kazanacağının ortaya
çıktığını söylüyorlar. İstediğiniz büyük finansçıya sorun, hakikat
budur.
Erdoğan’ın sıkı muhaliflerinden millî yazar Erol
Mütercimler bile bu büyük finans kurumlarından birinin bir iş
adamı dostunu çektiği bülteni incelemiş ve 51.3 oy oranıyla
Erdoğan’ın kazanmasının kesin olduğunu ifade etmiş. Yani bu iş
bitti. Elbette Müslümanlar kesinlikle rehavete kapılmamalı ve
tetikte olmalı. Her şeyden önce muhtemelen o gece tıpkı 16 Nisan
gecesi olduğu gibi meşru seçim sonuçlarını tanımak istemeyen 27
Mayıs kafalılar provokasyon meydana getirmek isteyecektir.
Fakat hem millet olarak buna izin vermeyeceğiz hem de bu
ülkedeki DEVLET olgusu bu tür bir kalkışmaya izin
vermez.
Bu milleti 15 Temmuz’da binlerce silahlı darbeci asker yenemedi,
seçim sonucunu tanımayacak 27 Mayısçılar da yenemez. Bu değişimle
beraber medyada asla artık Eski Türkiye
medyası olmayacaktır. Türkiye’de medya kurumu artık tamamen
dönüşecektir. Bunun başlangıcı da 22 Mart 2018 medya devrimidir.
Yerli ve millî bir aile olan Demirören Ailesi’nin Hürriyet
grubunu satın alması devrimsel bir değişimdir. Elbette şu an bir
geçiş süreci yaşanıyor ve kontrolün tam olarak Demirören Ailesi’ne
geçtiğini söylemek mümkün değil. Fakat önümüzdeki 6 ay içinde tüm
kontrol Demirörenlere ve özellikle Sayın Erdoğan Demirören’in
yönetim felsefesine geçecektir.
Demirören Ailesi son olarak CNN Türk’ün yeni sezonuna dair 22 Mart
ruhu çerçevesinde önemli kararlar almıştır. Bora Bayraktar’ın
gelmesiyle başlayan değişim yeni sezonda eskiden kalma tüm
programların kaldırılmasıyla yaşanacaktır. Yani CNN Türk ekranında
eskiden beri görmeye alışılmış tüm Eski Türkiye tarzı formatlar
kaldırılıyor. Yepyeni bir program akışı olacak 2018-19 sezonunuzda.
21.00’de başlayan ve genelde horoz dövüşü gibi olan programları
Sayın Erdoğan Demirören istemiyor. Yeni sezonda ne “Tarafsız
Bölge” ne de Şirin Payzın’la “Ne Oluyor” programı
olmayacak. Genel olarak ismi CNN Türk’ün önüne çıkan hiçbir isim
olmayacak. Kendini “celebrity” gören hiç kimse olmayacak.
Sadece ve sadece CNN Türk markası ön planda olacak.
Aynı felsefe Hürriyet gazetesi bağlamında da geçerli olacak.
Hürriyet gazetesi markasında sadece buhar yazarlar olacak. Kendi
ismine çalışan hiç kimse olmayacak. Biliyorsunuz 22 Mart’tan beri
ne yazdıysam medyada da o doğru çıkmıştır, çünkü araştırmadan
yazmam. Bakın İsmail Saymaz CNN Türk’ten gönderilecek
dedim, Saymaz inanmadı ama aynen dediğim oldu. Ayrıca Sayın
Demirören Ailesi’nin bir kararı da şu: Eğer bir Demirören
çalışanı Twitter ya da diğer kanallardan militanlık yapıyorsa ona
da izin verilmeyecek ve öyle kişilerle yollar ayrılacak.
28 Mart 2018’de bu köşede yazdığım gibi Demirören Ailesi sadece ve
sadece gazete isminin ön planda olmasını istiyor ve gazeteden başka
hiçbir köşe yazarının ya da gazete yöneticisinin gündemde olmasını
istemiyor. Bunu da tüm çalışanlarına açık açık ifade ediyorlar.
Sadece gazete ismi bilinmeli diyorlar. Bu felsefeye göre köşe
yazarı polemik yapmamalı ve asla “celebrity” olmamalı.
Âdeta buhar gibi olmalı.
İşte bakın şu an özellikle Vatan gazetesi neredeyse
yazarsız çıkıyor ama çıkıyor. Milliyet de bu çizgide
gidiyor. Mesela birçok polemiğin içinde olan bir köşe yazarı olarak
ben de Demirören tarzının dışında bir adamım ama herkes de
Demirören Ailesi’nin bu görüşlerine saygı göstermek zorundadır. Her
yiğidin bir yoğurt yiyişi var. Ayrıca Erdoğan Demirören bu tarzı
konusunda herkese eşit davranıyor.
Bakın yakın geçmişte Milliyet yazarları olan Nagehan
Alçı ve Kadri Gürsel popüler bir TV programının
kavga eden yorumcularıydı. Erdoğan Bey her ikisinin de o programdan
ayrılmasını ve artık polemiklerle kavgayla gündemde olmamalarını
rica etti. Hatta ayrılırlarsa CNN’den aldıkları maaşı da kendisinin
vereceğini söyledi. Her iki gazeteci de bu söylediğim gerçeği inkâr
edemez. Demirören böyle iyi niyetli davrandı. Zaman içinde sadece
Kadri Gürsel, Milliyet’ten Cumhuriyet’e geçti. İktidara yakın olan
Nagehan Alçı da Demirören’den ayrılıp Ciner Medya’ya geçti. Yani
mesele hükûmete yakın ya da muhalif olmak değildir. 22 Mart 2018
medya devrimi adım adım yükselen bir dalga gibi devam
edecektir...