Can Dündar kendi medyasını kuruyor
Darbe girişiminden önce yurtdışına çıkan ve bir daha dönmeyen Can Dündar, kendi medyasını kuruyor. Almanya'da ofisi tuttu, çalışmalara başladı.
Can Dündar, MİT tırları haberleri nedeniyle tutuklanıp serbest
bırakıldıktan sonra Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği
görevini bırakmış ve yurtdışına çıkmıştı.
Darbe girişiminin ardından "OHAL bitene kadar Türkiye'ye
dönmeyeceğim" diyen Can Dündar, Almanya'da kendi medyasını kurmak
için kolları sıvadı.
Journo.com.tr Yayın Yönetmeni ve TGS Genel Sekreteri Mustafa
Kuleli'ye konuşan Can Dündar, Berlin'de yeni bir medya
kuracağını, bunun için ofis bile tuttuğunu anlattı.
O röportajın ilgili bölümü şöyle;
Ne zaman yurt dışına çıkmaya karar verdin?
İçerden çıktıktan sonra ciddi bir türbülansa girdim. Davalar, tehditler, saldırı... Yeni çıkmışım, kafayı dinlemeye vakit olmamış vs. Normal bir gazeteci olarak temmuz başında izne ayrıldım. Bütün olup biten bu.
Bir sürü insan öyle düşünmüyor. Darbe olacağından haberdar mıydın?
Bir gazeteci darbeyi haber alsa orada kalır. Hele belgeselciyse. Barselona'ya uzun yıllardır düşündüğüm bir kitabı yazmak üzere gitmiştim ve haberi orada aldım. Sonra ülkenin geldiği durum malûm. PEN'in hâlihazırda bana yurt dışında bir süre kalarak yazmaya odaklanmam üzerine bir daveti vardı. Onu öne aldım.
Darbeden haberdar olduğunun düşünülmesinde yurt dışına çıkan tek gazeteci olmamanın etkisi var. Gülen cemaatine mensup gazeteciler de son bir yılda dünyanın farklı ülkelerine yerleşti...
Hangimiz gazeteciyiz, hangimiz değiliz ona bakmak lâzım. Kim
yurt dışına çıktıktan sonra işini yapmaya devam ediyor? Ben
gazetecilikten bir gün olsun kopmadım. Gazetemde yazmaya devam
ediyorum, haber yapmaya devam ediyorum. Almanya'da Die Zeit'ta
yazmaya başladım. Belki daha çok zamanımı gazetecilik için
kullanıyorum hatta. Diğerleri ne kadar gazetecilik yapıyor
bilemiyorum. Bir kısmından bir daha haber alınamadı mesela.
Kendini sürgünde hissediyor musun?
Hayır kendimi bursiyer olarak görüyorum. Sonra döneceğim. Sadece
gazeteciliğimi bir süre burada yapacağım.
Nasıl yapacaksın?
Sana söyleyebilirim artık: Buradan gazetecilik yapmaya niyetim var.
Türkiye'den verilemeyen sesi buradan vermek istiyorum. Çok yakında
böyle bir girişimle çıkacağım ortaya. Türkiye'de yapmaya
çalıştığımız şeyi burada elimiz kolumuz bağlı olmadan yapacağız.
Çok sayıda gazeteci işsiz, bir sürü kaliteli meslektaşımız kapının
önüne konmuş durumda. Gerçek ortada, yazılamıyor. Sadece dünkü
skandalın, ortaya saçılan e-mail yazışmalarının (Berat
Albayrak-Mehmet Ali Yalçındağ sızıntısını kastediyor) hiçbir yerde
yayınlanmamış oluşuna bakılınca nasıl ağır bir susturulma ve baskı
ortamı olduğu anlaşılıyor. O zaman buradan ses verelim dünyaya.
Çünkü sonuçta nerede olduğun değil, ne yazdığın ne söylediğin
önemli.
Yeni bir medya mı kurulacak?
Evet. Türkiye'deki okura-izleyiciye ulaşmak istiyorum ve bunun
olabileceğini gördüm burada.
Yurt dışından Türkiyeli okur ve izleyiciye yönelik bir
medyanın altyapısı üzerine çalışıyorsun.
Evet. Özgür medyaya inanan insanlarla ne yapabiliriz diye konuşuyoruz.
'Biz' derken?
Meslektaşlar. Hem buradan hem Türkiye'den.
Biraz daha detay?
Daha çok yeni ama zaten daha geldiğim gün bu fikir vardı kafamda.
Çünkü susamayız.
Dijital mi geleneksel mi?
Yok geleneksel değil, daha modern.
Çizgi?
Birkaç hassâsiyet var: Bir, tamamen bağımsız olması. İki, çok geniş
bir tabana dayanması. Üç meslektaş dayanışması. Dört, Türkiye'de
yazılamayan, söylenemeyen gerçeğin dile getirileceği bir ortamın
yaratılması.
Gelir modeli kitlesel fonlama mı olacak?
Evet. Özgür medya için bu gerekli.
Bir takvim var mı?
En kısa zamanda. Buraya ofisten geliyorum, öyle söyleyeyim
sana.
Eşinin (Dilek Dündar) yanına gelememesine yönelik bir
uygulama var ve bu kısa sürede değişecek gibi
görünmüyor.
Bana da kısa sürede değişecek gibi geliyor. 'Biz eşinin pasaportunu
elinden aldık' yaklaşımını dünyaya izah etmek mümkün değil. Bu
hatadan döneceklerine inanıyorum. Sadece eşim değil birçok insanın
babaları-anneleri devlet tarafından rehin alınmış durumda. 12
Eylül'de askeri diktatörlük tarafından bile yapılmayan bir şey
ailelere revâ görüldü ve bu sürdürülebilir değil.