Can Ataklı'dan Ahmet Hakan'a: O ensest değil fantezi
Hürriyet yazarı Melis Alphan'ın "ensest" yazısı için "yuh yani" diyen Ahmet Hakan'a da Can Ataklı bir "yuh" çekti.
Melis Alphan'ın köşesine taşıdığı bir
araştırma " Türkiye'e ensest yüzde 40" diyordu. Bu yazı ortalığı
karıştırdı. ilk itiraz da köşe komşusu Ahmet Hakan'dan geldi Melis
Alphan'a.
Ahmet Hakan, Melis Alphan'ın yazısı için "yuhh yani" dedi. Fakat
Hakan'ın yaptığı "ensest" tanımlamasına da itirazlar vardı. Sözcü
gazetesi yazarı Can Ataklı, Ahmet Hakan'ın yazısı için :
"Bilgiden yoksun yazıyı okuduktan sonra ben de “Yuh yani”
dedim kendi kendime. Ensesti “yasalara ve törelere aykırı cici bir
ilişki” gibi göstermek de neyin nesi oluyor acaba?"
dedi.
İŞTE CAN ATAKLI'NIN
AHMET HAKAN'A İTİRAZI
Bir televizyon sunucusunun kardeş kızıyla aşk yaşaması medyanın da
kimyasını bozdu. Gazete ve televizyonlar günlerce bu ilişkiyi
ballandırarak gündemde tuttular. Hesapta hepsi “Bu ne rezillik,
ensest ilişki bu” başlıkları ile yayınladılar haberi. O
televizyoncuyu yerle bir ettiler. Hesapta herkes “iğrenerek” okuyor
veya izliyordu haberi, “ensest ilişkiden nefret eden” beyanlar
süslüyordu haberleri, peki neden en çok izlenme listelerinde hep
birinci oluyordu?
O televizyonlar gazeteler bilmiyorlar mı bu haberin çok
izleneceğini? Herkes eleştirdiği halde haberin en ince ayrıntısına
kadar okumuyor izlemiyor mu?
Hürriyet’ten Melis Alphan konuya bütün medyanın aksine bir
görüşle girdi. Dedi ki “Türkiye’nin yüzde 40’ı ensest, bu olayı
niye bu kadar büyütüyorsunuz?”
Başlığı görünce ister istemez irkildim. Yüzde 40 ensest
ilişki çok yüksek geldi bana.
Oysa Melis Alphan bu oranı kendi kafasından uydurmamış.
Yazıyı okuyunca anlıyorsunuz. Kadın Dernekleri Federasyonu 56 ili
kapsayan bir araştırma yaptırmış. Ortaya dehşet verici bir sonuç
çıkmış. Öyle ki federasyonun yetkilileri sonucu açıklamaya
korkmuşlar ve saklamışlar. Melis Alphan araştırmadan haberi olunca
arayıp sormuş, kendisine bu sonucu açıklamışlar.
Araştırma ne kadar sağlıklı yapıldı, ne kadar doğruları
yansıtıyor elbette bilemem. Ama şu bir gerçek ki porno kanalların
en çok izlendiği ülkelerin başında geliyoruz. O kadar ki dindar
hükümet pornonun etkinliğini kırabilmek için binlerce siteye yasak
koydu, buna rağmen Türkiye izleme rekorundaki ön sıraları hâlâ
kaptırmıyor.
Tabii ki porno kanalların çok izlenmesi ensestin de yaygın
olduğu anlamına gelmez. Ama hesapta çok muhafazakar olduğu söylenen
ve seçim sonuçlarıyla da bu kanıtlanan ülkemizde pornonun bu kadar
çok izlenmesi zihinlerde bir tür kanaat oluşturuyor.
Melis Alphan’ın yazısı özellikle yandaş medyada eleştiri
konusu oldu. Kimileri Alphan’ı neredeyse hain ilan edecek. Gerçi şu
sıralar en kolay suçlama bu. Melis Alphan’a suçlama kervanına
Hürriyet’in yazarlarından biri de katıldı. “Yuh yani” diyor bu
yazar “Yüzde 40 olur mu?” Yazar orana çok şaşırmış. Yani bir
anlamda “Çok var da, bu kadar değil” demek istiyor.
Elinde gerçek rakamlar varsa elbette kendisi açıklar ama
ensest tanımında “fahiş” bir hata yapıyor ki işte bunun affı yok.
Fazla bilgi sahibi olmadan yazdığını sandığım bu yazar ensest için
“şudur” diyor ve devam ediyor; Evlenmeleri törece ve yasaca
yasaklanmış olan, yakın kan bağı olanlar arasındaki cinsel ilişki.
Yani anne, baba, kardeşler, teyze, hala, dayı, amca, anneanne,
babaanne, dede ile olan cinsel ilişki. Dikkat! Tecavüzden,
zorlamadan, tasalluttan, aklı ermeyene yönelen cinsel saldırıdan
falan söz etmiyoruz. Cinsel ilişkiden söz ediyoruz. Gönüllü
beraberlikten söz ediyoruz yani. Murat Başoğlu ile
yeğeni arasındaki gönüllü ilişki gibi bir ilişkiden
yani.
Bilgiden yoksun yazıyı okuduktan sonra ben de “Yuh yani”
dedim kendi kendime. Ensesti “yasalara ve törelere aykırı cici bir
ilişki” gibi göstermek de neyin nesi oluyor acaba?
Ensest ilişkide gönüllülük yoktur. Burada detay anlatmak
yakışık almaz, tam tersine tecavüzün en iğrencidir ensest.
Hürriyet’in bilgisiz yazarının sandığı ensest değil
“fantezi”dir.
Psikiyatri bilimi eğer dünyada çok önemli görülüyorsa bunun
temelinde ensest ilişkiler nedeniyle tüm yaşamları yıkılan insanlar
vardır.
Ensest ilişkinin Türkiye’de çok yaygın olduğu bilinmeyen bir
gerçek değildir. Öfkeye kapılıp sırf “dinsel popülizm” için “yuh”
falan çekmeye kalkmak en hafif deyimiyle ayıptır.