Burhanettin Duran kazandı
Övündüğümün sanılmasını istemem ve hatta öyle düşünen olursa utanırım…
Övündüğümün sanılmasını istemem ve hatta öyle düşünen
olursa utanırım…
Ama…
Uluslararası ilişkileri, diplomasiyi ve
politikacıların kapalı kapılar ardında birbirleriyle nasıl
konuştuklarını ancak basın karşısına geçtiklerinde neleri ve niçin
söylediklerini en iyi bilenlerden
biriyim.
*
Medyamızda
da bunu çok iyi bilen genel yayın yönetmenleri olduğunu
biliyorum…
Ne
var ki…
Politikacı, seçmen…
Genel yayın yönetmenleri
de tiraj kaybetme
korkusundan kamuoyuyla gerçekleri
değil, seçmenlerin hoşuna gidenleri
paylaşırlar….
*
Esad’ın
kendi gazetecilerine söylediği gibi…
Esad
Suriyeli gazetecilere bakın ne
diyor:
“Siz
yanlış haberler yapıyorsunuz, yönlendiriyorsunuz özellikle düşman
olarak Türkiye ile İsrail'i aynı kefeye koyuyorsunuz. Türkiye ile
İsrail aynı kefeye konulacak ülkeler değil. Dost olarak İran ile
Rusya'yı aynı kefeye koyuyorsunuz. İran bize verdiği hiçbir şeyin
parasını almıyor. Rusya, verdiği her şeyin parasını
alıyor.”…
*
Bugüne
kadar Türkiye ya
da dünya
basınında Esad’ın bu
görüşlerinin (Rusya ve İran) okurlarla paylaşıldığını hatırlıyor
musunuz?..
Hayır…
*
Neden?..
Çünkü bu bilgi satmaz…
Bu
bilgi, ortamı
yumuşatır, Esad üzerinden
yapılan politikalara destek veren kamuoyunu
kızdırır…
Dünyanın
hiçbir yerinde iyi haber, kötü haber kadar çok
satmaz…
*
Uzattım…
Asıl amacım, Burhanettin
Duran’ın nefis analizine dikkat
çekmekti…
Tavsiye
ederim…
Lütfen
okuyunuz…