Burcu Esmersoy'u evlendirmek isteyenler pes etti!
All dergisine konuşan Burcu Esmersoy "Evde kalmadım, neyle mutlu olacağımı biliyorum" dedi...
“Futboldan anlayan kadın” olarak tanınan ünlü spiker
Burcu Esmersoy çevresinden evlilik baskıları için,
“Kimisi ‘Mutlaka çocuk doğurmalısınız’ diyor, kimisi ‘Evinin kadını
olmalısın artık’... Ama unuttukları bir şey var. Ben evlenip
boşandım. Evde kalmış bir durumum yok. Artık neyle mutlu olacağımı
çok iyi biliyorum” dedi.
Burcu Esmersoy, All dergisiyle buluştu, giderek
yükselen farkındalığını, hayatına etkilerini, yeni kararlarını
anlattı.
Burcu Esmersoy söyleşisi şöyle:
Seni görünce aklımıza yaz geliyor... Sen kendini yaz kadını
gibi hissediyor musun?
Kesinlikle. Enerjimi güneşten alıyorum. Zaten Instagram hesabıma
baktığınızda paylaşımlarımın çoğunun deniz ve güneşle ilgili
olduğunu görürsünüz. Dinlenme denildiği zaman da aklıma deniz ve
kumsal gelir. Herkesin “Çok sıcak, uyuyamıyoruz” dediği dönemde ben
yorganla yatıyorum. Çünkü çok seviyorum sıcağı. Ayrıca yazın,
insana çok yakıştığını da düşünüyorum. Mesela yanınca ten rengin
çok güzel oluyor, kendini çok iyi hissediyorsun. Ayrıca sarışınlara
da bronz tenin ekstra yakıştığını düşünüyorum. Kışın da Maldivler’e
kaçışım ne kadar yaz tutkunu olduğumu göstermiyor mu?
Peki bu yaz nasıl geçiyor?
Ben yaza üç ay tatil yapmak amacıyla başladım. Dünya Kupası
nedeniyle öyle olmadı. Temmuz’un 13’üne kadar programlarım çok
yoğundu. NTV Spor’da “Spor Gecesi”ni yaptım. Yeni sezon da 15
Eylül’de başlayacak. Yani sadece bir aylık tatilim var.
Senin hayatında spor ve futbol bir süre sonra ikinci plana
düşer mi?
Her zaman ilk planda olmasını istiyorum. Spor programı yapmadığım
iki yıllık bir dönem olmuştu. Döndüğüm zaman ne kadar çok
özlediğimi anladım.
Sinemada birkaç kez konuk oyuncu olarak gördük seni ama
gerisi gelmedi. Oyunculuğunu mu beğenmediler?
Bu yaz iki sinema projesi geldi, hatta bir tanesi başroldü. Ama
benim kendimi beyazperdede görmek gibi bir aşkım yok. 17 yıldır bu
sektörün içindeyim, ne yapmak isteyip ne istemediğimi biliyorum. Bu
tarz tekliflerden özellikle kaçıyorum. Ben televizyon kızıyım,
stüdyo prensesiyim.
Televizyona yakışan biri olduğun kesin. Sarı saçlar ve mavi
gözler imzan gibi artık. Yine de sıkıldığın, imaj değiştirmek
istediğin olmuyor mu?
Bir kez saçlarımı koyulaştırmayı denemiştim. Ama bu macera sadece
birkaç gün sürdü. Bal, kestane rengi bir saç yaptırdım. İzleyicinin
tepkisi beni bitirdi. “Ne yaptın kendine?” şeklinde mesaj
bombardımanına tutuldum.
Peki sen kendini beğenmiş miydin?
Havam söndü resmen o saçla. Sarışın olmak havalı bir şey. Bir de
gardırobumu sarışın bir kadına yakışan renklerle doldurmuşum.
Kırmızılar, turkuazlar, turuncular... Sevdiğim kıyafetlerimi
giyemez oldum.
Aslında açık renk saç yaşlı gösterir derler ama bu kural
sende hiç işlemiyor. Çekimde karın kaslarına ve popona bakmadan ve
“Maşallah!” demeden duramadık. Nasıl yapıldı o kaslar?
Düzenli spor yapıyorum. Ama spor salonundan çıkmamacasına değil.
Ben salona zorunluluk gibi gitmiyorum, gerçekten zevk alıyorum. Bir
sürü şey yapıyorum. Haftanın üç günü Burak Uğur ile kickbox, sonra
20 dakikalık crossfit. Eskiden dört saat spor salonunda kaldığımı
bilirim. Eskiden sistem oydu. 50 dakika cardio yap, ağırlık çalış,
aletlerin önünde sıra bekle... Şimdiki spor antrenmanları daha
farklı. Kalp ritmini artırmak için yer hareketleri yapıyorsun, o
yüzden de kısa sürüyor. Pole dancing’e merak sardım bir de. Tüm
bunları bir kenara bırakırsak da yogaya başladım.
Ensene yaptırdığın kırmızı ejderha dövmesi, yoga
seanslarından sonra karar verdiğin bir figür mü?
Küçük bir kuru kafa dövmem vardı aynı yerde. Nedenini bilmediğim
bir şekilde değiştirmek istedim. Uzun süre dövmeyi neye
dönüştüreceğimi düşündüm. At ve köpek dışında en sevdiğim hayvan
ejderha. Ayrıca ejderha yılında doğmuşum. Yaptırdıktan sonra bir
şey daha hissettim: Bizim sektörde hayatta kalmak zor. Çok zor
şartlarda buralara geldim. Bulunduğum yere sahip olmak isteyen çok
insan oldu; çok yakınımda olanlar da dahil... Sırtımı bir yere
dayamak istediğim dönemler yaşadım. Sırtımda bir şey olsun, beni
korusun... İşte bu ejderha o.
Uzakdoğu felsefelerine doğru bir kayma mı yaşıyorsun acaba?
Yoksa yaşla gelen olgunluk mu?
Yavaş yavaş. Bende olgunlaşma çok geç oldu. 37 yaşındayım. Keşke
bazı şeylerin daha önce farkına varsaydım. Farkındalık ne güzel
şeymiş. Nerede olmak istediğini, nerede olmaman gerektiğini,
hayatına kimleri ekleyip kimleri çıkarman gerektiğini anlıyorsun,
hırslarından arınıyorsun. Eskiden çevremde çok fazla insan varken,
onları da azalttım. Kendimi her şeye yetişmek için
paralamıyorum.
Yaşam basitleşirken tatilleri de sadeleştirdin
mi?
Evet kesinlikle. Tatilde genelde Çeşme’de oluyorum, kendi evimde.
Yeni yer denemeyi sevmiyorum. Düzenli olarak gittiğim Maldivler’de
de bütün gün dinleniyorum. Son yedi yıldır aynı otelde
kalıyorum.
Maldivler’de seni çağıran nedir?
Ekimde başlıyor benim Maldivler sezonum. Tek bir uçakla ertesi
sabah bir cennettesin. Üstelik kışın ortasında. Benim için tatil,
telefonu kapatabilmektir. Oraya gittiğimde bunu yapıyorum.
Yüzüyorum, tekneye atlayıp mercan kayalıklarında dalıyorum. Kitap
okuyorum, film izliyorum. Tek başıma oluyorum.
Hep kalabalıklar içindesin ya, yalnız kalmak seni
korkutmuyor mu?
Yalnız kalmak en sevdiğim şey. Yaşadıklarını, gördüklerini senin
için mutlu olacağını bildiğin insanlarla, enerjisi sana yakın
olanlarla paylaşmak da güzel elbette.
Eee enerjisi sana yakın olmayanlar da hayatından elenmiş
zaten...
2012’de dünyanın sonu deniliyordu. Ne demek istediklerini
anlamıyordum. Meğerse aynı enerjide olmadığımız insanların
hayatımızdaki sonuymuş o. Nerede o insanlar? Nereye gittiler?
Herkes kendi yolunda şimdi.
İnsanların seni evlendirme çabalarına ne
diyorsun?
Artık vazgeçtiler bence. Kimisi “Mutlaka çocuk doğurmalısınız”
diyor, kimisi “Evinin kadını olmalısın artık”... Ama unuttukları
bir şey var. Ben evlenip boşandım. Evde kalmış bir durumum yok.
Artık neyle mutlu olacağımı çok iyi biliyorum. Ben domatesli pilav
seviyorum, salçalı pilav koyamazsın önüme. Çünkü onunla mutlu
olmam. Mutlu olmadığımda da kaçıyorum tabii. Evlilik gibi bir
beklentim yok, bunu çok iyi biliyorum.
Bir dönem manşetlerden düşmeyen şu kocaman taşlı nişan
yüzüğüne ne oldu?
Bilmem. Kasada duruyordur herhalde. Biraz güzel bir yüzüktü, o
yüzden olay oldu. Allah sahibine bağışlasın.
Yeni erkek arkadaşınla ne kadar mutlu olduğunuz her
halinizden belli. Bir ortama girdiğinizde gözler senin üzerine
çevrilince rahatsız oluyor mu?
Sadece yanımdaki insanla ilgilendiğim için sanırım, o da
rahatsızlık hissetmiyor. Bence yüzümün güldüğünü, mutlu olduğumu
gören insanlar da mutlu oluyor, tebessümle bakıyorlar.
Mutluluk bir tercih mi sence?
Evet kesinlikle. Mutsuzluğu tercih eden insanlar da var. Bu dünyada
“hayırlısı” diye bir olay kesinlikle var. Bir şey senin için
hayırlı değilse olmuyor; olmasın da. Olmazı oldurmaya çalışmak,
sana gelmeyeni almayı beklemek mutsuzluk sebebi.
Nasıl bir hayat istiyorsun? Seni neler mutlu eder bundan
sonrasında?
Çantalar, ayakkabılar mutlu etmiyor. Alışverişi iş için yapıyorum.
Bana bıraksan “100 parça ile” hayatımı devam ettirebilirim. Sadece
kıyafet değil hayatımda da sadeleşmeye gidiyorum.
Neler yapıyorsun bunun için?
İki oda bir salon evde oturuyorum ama içini o kadar anlamsız
doldurmuşum ki. Manasız gelen, kullanmadığım her şeyi dağıtmaya
karar verdim. Çalışmayı çok sevsem bile işi de biraz yavaşlatmak
istiyorum.