Bu kitap merkez medyada haber olmayacak!

Mustafa Dağıstanlı "Medyanın Mutfağından Sansür ve Otosansür Hikâyeleri" alt başlığıyla yazdığı kitapta hayli çarpıcı iddialarda bulundu...

GAZETECİLER.COM
Tecrübeli gazeteci Mustafa Dağıstanlı, "Medyanın Mutfağından Sansür ve Otosansür Hikâyeleri" alt başlığıyla bir kitap hazırladı.

5 Ne 1 Kim? adlı kitapta Dağıstanlı çoğunlukla, çalıştıkları medya kuruluşlarında sansüre ve baskıya maruz kalan, otosansüre zorlanan gazetecilerden dinlediklerini aktarıyor. Sansür ve otosansürün yanında "cehaleti" sorguluyor. Sansürün cehaleti her zaman beraberinde getirdiğini düşünen Dağıstanlı, gazeteciliğin vasıfsız bir iş haline getirildiği görüşünü savunuyor.

BÜYÜK MEDYA KİTABI SESSİZLİK PERDESİYE GÖMMEK İSTEYECEK

T24'den Cihangir Balkır kitabı vesilesiyle Mustafa Dağıstanlı’yla yaptığı röportajda sansüre direnç göstermenin yollarını ve Türk medyasının sansür-otosansür geleneğini masaya yatırdı. Kitabının merkez medyada haber olmayacağını ve görmezden gelinceğini savunan Dağıstanlı 'Büyük medya bu kitabı bir sessizlik perdesiyle gömmeye çalışacaktır' dedi.

İşte röportajdan çarpıcı bir bölüm:

CEM AYDIN İLE AKİF BEKİ ARASINDAKİ İNANILMAZ DİYALOG

Kitapta önem verdiğim bir diğer olay tarafsızlıkla ilgili bir şey. Akif Beki, 2008’de galiba, o zaman Başbakan'ın danışmanı, Cem Aydın NTV Genel Müdürü. Cem'i arıyor, ben de odadaydım. Cem, Akif Beki’ye şöyle diyor: "Zaten taraflıyız, sizin tarafınızdayız, taraflı yayın yapıyoruz, hükümeti tutuyoruz, sadece tarafsız görünmeye çalışıyoruz. Bu sizin işine gelecek bir şey, bunu niye anlamak istemiyorsunuz?"

MEDYA TARİHİNE GEÇECEK BİR ANEKTOD

Bu medya tarihine geçecek kıymette bir anekdot bence. Yanlış bir şekilde kutsallaştırılan tarafsızlığın nasıl gerçeği saklayabileceğini gösteriyor. Ve Cem aslında onu itiraf ediyordu.

- Cem Aydın'ın taraftarı olduğu iyi gazeteciliği yapmasının mümkün olmadığını, çünkü “iktidara karşı durmadan”, “karakterli olmadan” iyi iş yapmak istediğini yazmışsınız. Oysa yine NTV'de çalışmış ve sizin gibi kovulmuş olan Çiğdem Anad, Medyaradar'a verdiği söyleşide Cem Aydın'ı NTV'de gazeteciliğe sahip çıkan kişi olarak anlatıyor.

Cem aslında çok şey anlatan bir karakter. Bir yerden bir yere gelmiş bir adam.

CEM AYDIN NEYDİ NE OLDU?

- Nereden nereye gelmiş?

Şu iyi bir örnek: 1989 1 Mayıs'ı olduğu zaman ben Güneş Yayınları diye bir yerde çalışıyordum. Dergi çıkartıyorduk. Bir de bir gençlik dergisi çıkıyordu, Boom diye. Cem de bu dergilerde çalışan gençlerden biriydi. O zaman hukuk fakültesinde okuyordu. 89 1 Mayıs'ı şiddetli geçmiş bir 1 Mayıs'tı. Yayınevi Harbiye'de idi. Taksim'de gösteriler vardı. Bizim gençlik dergisindeki gençler de ilgilendiler bununla ve haber yapmak için Taksim'e çıktılar. Kurşun filan sıkıldı. Ölen oldu mu hatırlamıyorum, ama yaralanan oldu. Cem'in heyecan içinde yayınevine gelip sonra tekrar gidip, yani nasıl bir gazetecilik heyecanı duyduğunu bunu yazmak, haber yapmak için nasıl debelendiğini iyi biliyorum. Şimdi aynı Cem, Gezi olayları başladığında, tamam ilk başta anlamadın, 27'sinde anlamadın, 28'inde anlamadın, 29'unda anlamadın... Meşhur cuma akşamı anlamadın... O özür konuşmasını çarşamba günü, yani bir hafta sonra yaptı. İşte nereden nereye geldiğini gösteriyor bence. Sonra da özür diledi, eyvallah. Ama bu 24 senede bir şeyler oldu. Birden buraya atlamadı. Cem gibi NTV'nin kendisi de adım adım Gezi'yi vermemeye doğru evrildi. Cem 2000'lerin ortasında hâlâ şöyle diyordu: "Abi biz bu işin yanında bir de dergi mi çıkarsak kafamıza göre?" Bu şu demek, yaptığı işin kafasına göre olmadığını düşünüyor. Fakat bir yerden sonra, o işlerden vazgeçti..