Binali Yıldırım kazanırsa İmamoğlu ne yapacak? Fuat Uğur yazdı
Türkiye yazarı Fuat Uğur, "Binali Yıldırım kazanırsa İmamoğlu ne yapacak?" başlıklı yazısında seçim sonuçlarının değişmesi durumunda neler olacağına dair ihtimalleri sıraladı.
İstanbul'da oy sayma işlemi devam
ederken Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu arasındaki oy farkı
sürekli değişiyor. İstanbul seçim sonuçlarına ilişkin bir
değerlendirmede bulunan Türkiye yazarı Fuat Uğur, "YSK Başkanı Sadi
Güven her şey tamamlandığında mikrofonların karşısına geçip
“Yapılan sayımlar sonucunda Binali Yıldırım’ın İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığını kazandığı ortaya çıkmıştır, hayırlı uğurlu
olsun” dediğinde Ekrem İmamoğlu ne yapacaktır?
Hazmedebilecek midir?Binali Yıldırım’ı kutlayabilecek midir?" diye
sordu.
Ekrem İmamoğlu'nun demokratik bir olgunluk gösteremediğini ve tehlikeli sularda yüzdüğünü söyleyen Uğur, "Daha oylara itiraz edildiği andan başlayarak ortaya koyduğu kötü performans, kendisine duyulan güveni azaltan en önemli hususlardan biri hâline geldi " dedi ve neler olacağına dair ihtimalleri bir bir sıraladı.
Binali Yıldırım kazanırsa İmamoğlu ne yapacak?
Bu soruyu tersinden sormuyorum çünkü Binali
Yıldırım iki gece önce yaptığı son derece net açıklamasında “Bekle,
oylar sayılsın, YSK sonuçları açıklasın. Senin en fazla oy alıp
kazandığın anlaşılırsa tebrik ederim” dedi.
Ama Yıldırım bir ilave daha yaptı
sözlerine. Daha doğrusu şu soruyu yöneltti Ekrem
İmamoğlu’na:
“Ama senin kaybettiğin ortaya çıkarsa
ben de senden aynı davranışı beklerim. Yapacak mısın?”
Şimdi gidişata bakılırsa Ekrem
İmamoğlu açısından kaçınılmaz akıbet ufukta görünmekte. Bugün yarın
sonuçlar açıklanacak. Beklemek gerek. Ama yine de sayımına karar
verilen 320 bin geçersiz oyun daha henüz sadece 90 bininin yeniden
sayıldığı ve birleştirme tutanaklarındaki oy kaydırmalarının
düzeltildiği dikkate alınırsa (Bunun içinde yeniden sayılan oylar
da var kısmen) ve bunun sonucunda 12 bine yakın oy Binali
Yıldırım’ın hanesine yazılmışsa “Geliyor yaklaşmakta olan” tabirini
pekâlâ kullanabiliriz.
Belirttiğim üzere aksi de çıkabilir.
Bizim öyle Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu gibi sayımların kaç oy
farkıyla, kimin lehine çıkabileceğini önceden öngörebilmek gibi
“kehanetlerimiz” yok! Kimsenin de yok. Özgür Özel BBC’ye çıkıp
alenen “Sayım sonucunda 13 bin oy farkıyla Ekrem İmamoğlu
kazanacak” dedi. Sonra yaptığı büyük gafı ve nasıl kumpasçı
olduklarını kendi diliyle itiraf ettiğini fark edip tweetini sildi
ama ne çare. Artık alınacak görüntü çoktan kayıtlara ve arşivlere
girmişti bile.
Dediğim gibi, YSK Başkanı Sadi Güven
her şey tamamlandığında mikrofonların karşısına geçip “Yapılan
sayımlar sonucunda Binali Yıldırım’ın İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığını kazandığı ortaya çıkmıştır, hayırlı uğurlu olsun”
dediğinde Ekrem İmamoğlu ne yapacaktır?
Hazmedebilecek midir?
Binali Yıldırım’ı kutlayabilecek
midir?
Onu bilmiyoruz, çünkü İmamoğlu, diğer
aday Binali Yıldırım gibi bunun taahhüdünü vermiyor. Böylesi bir
demokratik olgunluğu gösteremiyor.
Ekrem İmamoğlu, bu anlamda tehlikeli
sularda yüzüyor. Daha oylara itiraz edildiği andan başlayarak
ortaya koyduğu kötü performans, kendisine duyulan güveni azaltan en
önemli hususlardan biri hâline geldi. Hatta “Eğer mazbatam
verilmezse… Eğer geçersiz oylar yeniden sayılırsa” diye başlayan
imalı konuşmalar, kaybetmeyi kabullenmeyeceğinin işareti olarak
görülüyor.
Peki, ya ne yapacak? Daha doğrusu
neler olacak?
Ben ihtimalleri
sıralayayım:
1- CHP tüm ekleşikleriyle birlikte,
dünya medyasının ve siyasetinin desteğini alarak kampanya
başlatacaklar. Sloganları da şu olacak:
“Sandıkta kazandık, masada hakkımızı
elimizden aldılar.”
Sanki oylar şeffaf biçimde yeniden
sayılırken gece-gündüz nöbet tutup çuvalların üzerinde yatmamışlar,
sanki oy sayımları naklen yayınlanmamış gibi. Tabii bunu söylerken,
itiraz süresince “Herkes itiraz edebilir, onlara oy yazılıyorsa
bize de yazılıyor sonuçta. Bu fark kapanmaz. En çok 13 bin oy
farkla alırız” gibi sözlerini unutacaklar ve
unutturacaklar.
2- Avrupa ülkelerinden ve
başkentlerinden, ABD’den “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
olarak Ekrem İmamoğlu’nu tanıyoruz” açıklamaları
gelecek.
3- Bu propagandaya inanmış bir
kitlesel oluşumun fitilini ateşleyebilirlerse sokakları
hareketlendirecekler.
4- Ama bu arada Ekrem İmamoğlu
hareketlenmek isteyen kitleleri “Lütfen soğukkanlı olalım,
şiddetten uzak duralım, başkalarına fırsat vermeyelim” diye bir
süreliğine sakinleştirip sağduyu gösterisi yaparak “takdir”
kazanacak.
5- FETÖ’cüler ve PKK’lılar,
Kemalistleri de fiştekleyerek sosyal medyada fırtına gibi
esecekler. Zaten birkaç günden beri bitleri kanlandı bile. Bir
paylaşımımıza yüzlerce FETÖ’cü hesaptan hakaret yağıyor. Seçim
öncesine kadar fareler gibi saklandıkları deliklerinden
çıktılar.
6- Ve sonra aranan KAN nihayet
bulunacak. Psikolojik olarak iyice gerilen ve ısıtılan atmosfer
için bir küçük kıvılcım yetecek. Misal FETÖ’nün uyuyan ajanlarından
polis kılığına girmiş bir sapık, ÖRNEĞİN, kendi aralarında eğlenen
gençlerden birine zarar verip fitili ateşleyecek. Sonra gerisi
gelecek.
7- Güvenlik güçleri, Taksim’e yığılan
ve orayı terk etmeyen on binlerce insanı boşaltmakta güçlük
çekecek. Ekrem İmamoğlu bu kalabalığın arasında yine kahraman
edasıyla “Sakin olun, şiddete başvurmayın” tarzı konuşmalar yaparak
onları pasif direnişe çağıracak. Bu arada tüm dünya medyası naklen
yayın yapacak.
8- Bu sefer Gezi’de olmayan bir şey
gerçekleşecek. Karşı taraf da “Yeter ulan artık” diyerek
hareketlenecek ve çatışma çıkacak.
9- Bu çatışmalar sonucunda belki de
Allah korusun ölenler ya da yaralananlar olacak ve ülke yeniden 12
Eylül öncesi günlere dönecek.
10- Vee, sonuçta gözler Ankara’daki
askerî lojmanlarda CHP’ye çıkan yüzde 80 oy oranına çevrilecek. Ve
aceleyle aranan SİSİ bulunacak…
Anladık sanırım.
Evet, senaryo üç aşağı beş yukarı
böyle.
Beğenmediniz mi?
Hadi, siz daha iyisini yazın da
görelim.
Bu senaryoyu bozacak tek kişi Ekrem
İmamoğlu’dur. Eğer isterse “Ben de kaybedersem, sonuçları
kabullenir ve Binali Yıldırım’ı tebrik ederim” taahhüdünü
verir.
Vermiyorsa takdir
sizin.
Nokta.