Batı medyası terörist YPG'yi nasıl süslüyor? Hilal Kaplan anlattı
Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan, Batı medyasında YPG'ye nasıl övgüler düzüldüğünü örneklerle anlattı.
Batı bir çok medya kuruluşu aracılığıyla YPG'li teröristleri süsleyerek, "direnişçi", "savaşçı" algısıyla nasıl parlatıyor? İşte bu sorunun cevabı Hilal Kaplan'ın bugünkü yazısında...
Hilal Kaplan, Elle Dergisinden BBC'ye, New York Times'dan Washington Post'a Batı medyasının algı yönetimini nasıl yaptığını anlattı.
İŞTE HİLAL KAPLAN'IN O
YAZISI
YPG'nin yere göğe konamadığı bir süreç yaşadık. Ülkemizde, YPG
saflarında eğitim almış teröristler otobüs duraklarında bekleyen
insanları, stadyumdan çıkan insanları, evine gitmeye uğraşan
sivilleri acımasızca katlederken, dünya basınının başköşesinde
YPG'ye övgüler düzülüyordu. Bu ve benzeri sebeplerle geçtiğimiz
yıllar, Türkiye toplumunun Batı zihniyetinden en çok uzaklaştığı
zaman dilimine tekabül ediyor olabilir.
Düşünsenize, dünyaca ünlü moda dergisi Elle'de bile
"Diren!" başlıklı bir yazı yazılıp, 'özgür dünyanın şerefi'ni
temsil ettikleri söylendi. ABD'nin bolca sivil
öldürdüğü hava bombardımanları sonrası DEAŞ'tan boşalan yerleri
dolduran, kendisinden olmayanları evlerinden kovan, mallarına el
koyan, Özgür Suriye Ordusu savaşçılarının naaşlarını kamyon
kasalarına yükleyip Afrin'de gezdirerek şov yapan YPG'li
teröristler, Batı basınının manşetlerini 'özgürlük savaşçıları'
olarak süslediler.
Bu süreçte Amnesty International, Human Rights Watch gibi insan
hakları kuruluşları, Henry Jackson Society gibi think tankler
YPG'nin iğrenç insan hakları ihlallerine dair raporlar yayınlasa da
ses getiremedi. Büyük anlatı hep YPG'nin yanında oldu.
YPG'nin ne olduğuna dair en çok ses getiren iş, BBC'nin videolu
haberiyle, Rakka'dan ABD onayıyla çıkmalarına izin verilen 300'den
fazla DEAŞ'lının görüntüleri oldu. Ancak ilginçtir ABD basını bu
büyük haberi görmezden geldi. Zira yıllardır yutturdukları, DEAŞ'a
aman vermeyen YPG mitine uymuyordu. Daha da önemlisi Rakka'daki tüm
DEAŞ'lıları öldürecekleri sözü veren DEAŞ'la Mücadele Özel
Temsilcisi Brett McGurk'ün sözlerinin şüpheye yer bırakmayacak
şekilde yalan olduğunu ispat ediyor olmasıydı.
Türkiye, Afrin operasyonuna başladığından beridir de YPG'ye dair
Batı kamuoyundaki tartışmalar artmış durumda. Örneğin Hudson
Enstitüsü'nün düzenlediği panelde konuşan Michael Doran'a göre,
"Obama yönetimi, PKK'nın Suriye kolu olan YPG ile Ankara'dan gelen
tüm ikazlara rağmen büyük bir sahtekârlık içinde işbirliği yaptı.
Türkiye'deki Kürtleri bölmeyi amaçlayan bir organizasyon tarafından
yönetilen bir Kürt devletiyle ilgili Türkiye'nin endişelerini son
derece ciddiye almalıyız. Bu meşru bir endişedir. Bölgede düzen
kurarken bölgenin en güçlü ve istikrarlı ülkesi olan Türkiye'nin
çıkarlarını göz önünde bulundurmayabileceğimizi düşünüyorsunuz?
Hayır. Türkler, Suriye'de bir PKK devleti kurulmasına izin
vermeyecektir." Bu sözlerin Washington'ın kalbinde söyleniyor
olması önemlidir. Ancak New York Times ve Washington Post gibi ana
akım gazetelerin söyleminde herhangi bir değişiklik olduğunu
söylemek imkânsız. En son New York Times, Türk Silahlı
Kuvvetleri'ne saldıran YPG'li terörist haberini bile "YPG
savaşçısı" başlığı ile verdi.
Fakat en azından Almanya ve İngiltere'de PKK destekçilerinin
yürüyüşleri ve Türklere yönelik saldırgan tutumları tartışma konusu
olmaya başladı. Öcalan posterlerinin taşınmasına Köln Emniyet
Müdürlüğü ilk kez açık biçimde yasak getirdi. Ne var ki yolun
başındayız. Askerimizin hayatlarını fedâ ederek yaptığı mücadeleyi,
biz Batı kamuoyunda ve sokaklarında yeterince haykıramıyorsak bu
bizim de eksikliğimizdir. Batı başkentlerinde bulunan tüm
vatandaşlarımızın ama daha önemlisi düşünce kuruluşları ve
derneklerimizin üzerine bu süreçte ağır bir sorumluluk bulunuyor.
Seferberlik ruhunun gereğinin yapıldığını henüz göremediğimi
üzüntüyle ifade etmeliyim...