Ayşegül Akyüz Yahşi: Eğri oturup doğru konuşalım

Başımızda akıl, kursağımızda sevinç bırakmamaya kararlı olduğunuz kadar, “yanlışa yanlış” diyebilecek kadar da omurgalı olsaydınız keşke. Omurgasızlığın vermiş olduğu pozisyon bu kadar olur ancak.

Tüm dünyanın yakından takip ettiği Türkiye’ de Cumhurbaşkanlığı seçimleri nihayet sona erdi. İkinci turun birincisi olan Recep Tayyip Erdoğan yeniden Cumhurbaşkanı seçilerek 21 yıllık iktidarının devam sürecini başlatmış oldu.

Batı ve Amerika'nın açıktan desteklediği millet ittifakı ise kaybetti. Muhalefet bir tebriği bile çok görmüş olsa da dünya Devlet liderleri bugün Recep Tayyip Erdoğan'ı tebrik etme yarışına girdiler.

Kılıçdaroğlu gibi zayıf ve kaybetmeye doymayan bir lider üzerinden planlarını yürütemeyeceklerini anladıkları için Sayın Cumhurbaşkanı’nın bükülmez bileğini öpmek zorunda kaldılar.

Peki bundan sonra ne olacak?

Zannımca yeni dönemde Avrupa ve Amerika'nın işi çok daha zor... Hayalleri suya düştü çünkü. Karşılarında üzerinde rahatlıkla hakimiyet kurabilecekleri bir lider olmamaya devam edecek.

Eğilip bükülmeyen, akıllı politikalar yürüten ve dünya devlerini yeniden şekillendiren bir liderin varlığı onlar için ürkütücü olsa gerek.

Türkiye bu seviyeye kolay gelmedi. 'ABD kızacak, AB ses çıkartacak' diyen bir geçmişe sahip olduğumuzu düşününce Nerdeeeen nereye!” demekten kendimi alamıyorum.

Yıllar yılı Sayın Cumhurbaşkanı’nın uluslararası alanda yürüttüğü sağlam politikalar sayesinde, Türkiye bugün dünyada büyük iddia sahibi...

Başkalarının üzerinde iddiaya girdiği değil; kendi ülkesinin ve milletinin çıkarları uğruna iddiaları olan bir Cumhurbaşkanı, vazifesine hiç ara vermeden devam edecek.

“Türkiye Yüzyılı” adı altında ortaya koyulan tüm projeler zaman kaybedilmeden ve ertelenmeden bir bir yerine getirilecek.

Bürokratından danışmanına kadar tepeden tırnağa tüm kadronun yenilenmesi bekleniyor.

Öncelikli olarak ekonomi olmak üzere yeni politikalar belirlenecek.

Mültecilerin ülkelerine geri dönüş süreci hızlandırılacak.

Bölücü, yıkıcı ve eli kanlılar ülkemizden süratle bertaraf edilecek. PKK’nın FETÖ “terör örgütü” üyelerinin kökü kuruyacak. Esameleri okunmayacak.

Kabinede durumlar böyle, peki ya muhaliflerin kabininde durum ne?

Sayın Cumhurbaşkanı’na oy verenler olarak bizleri aptal yurduna koyanlar, sırf demokratik hakkımızı kullandık diye seçimlerimizden ötürü aklımızla dalga geçenler de yargı önünde hesap verecekler.

O kendini bilmez müptezellere sormak istiyorum?:

Yıllardır girdiği her seçimi kazanan ve akabinde akılları dumura uğratan cinsten, birçok projeyi hayata geçiren bir lidere oy vermek midir cahillik, yoksa gerek yurt içinden ve yurt dışından tüm illegal tarafların birleşerek desteklediği ve buna rağmen hiçbir seçimi kazanamayan adamı lider olarak desteklemek midir asıl cahillik?

Öz eleştiri yapın, vicdanınıza danışın, tabiii varsa!

Başımızda akıl, kursağımızda sevinç bırakmamaya kararlı olduğunuz kadar, “yanlışa yanlış” diyebilecek kadar da omurgalı olsaydınız keşke. Omurgasızlığın vermiş olduğu pozisyon bu kadar olur ancak. 

Madem seçimlerde adaletsizlik yapıldı, madem hakkınız yenildi, bunu kanıtlayın, varsa bir deliliniz koyun ortaya, mahkemeye başvurun. Türkiye bir hukuk ülkesi. "3 Büyükşehir bizde." diye seçim sonuçlarını kabullenirken büyük lokmaya sahip olamadığınız için kazanana 'tü kaka' demeniz neden?

Yoksa kazandığınız kadar mı demokratiksiniz?

Adaletin çatısı altında, giydiği hükmün cezasını çeken Selahattin Demirtaş bugün hapishaneden yolladığı bir mesajda, Cumhurbaşkanlığı seçim sonucunu; "Hileli ve sahte bir zafer" olarak adlandırıyor. Milletin iradesine gölge düşürmek isteyerek kendi varlığını referans gösteriyor. Nasıl bir akıl tutulmasıdır ki; bu aziz milletin hapishanedeki bir suçludan medet umacağını düşünüyor! 

Varlığı bir şey kazandırmayanın yokluğu bir şey kaybettirmezmiş. Öyle de oluyor. Artık millet illegal sularda kağıttan Gemi yüzdüren, faydasız bir muhalefet istemiyor.

Seçimlerin ardından Fatih Portakal bir çıktı pir çıktı:

 “Adil bir seçim değildi, taraflar eşit şartlarda seçim kampanyası yürütemedi, yalan, dolan, iftira vs.” diyerek hatta ve hatta daha da ileri giderek akıllarda şüphe bırakmayı alenen ifade ettiğini söyledi. Seçim sonuçlarına gölge düşürmeyi hedeflemiş belli ki! Çamur at izi kalsın hesabı… Takındıkları bu tavır neticesinde muhalefetin medyasından tüm siyasetçilerine kadar halkın tercihlerine saygıları olmadığını alenen görüyoruz, demokratik yolu ne kadar benimsediklerini de...

6+1 kumar masası ittifakını da mı devlet belirledi? Adaletin tesisini ve seçim sonucunu belirleyen ittifak birleşkesi değil miydi? Tespitiniz de doğruluk payı var evet adil bir seçim değildi. Bir tarafta milletine yerli ve milli bir duruş sergileyen, araya hiçbir şekilde nifak tohumu serpmeyen, çalışmaktan oturamadığı koltuğu, temsil ettiği makamı sonuna kadar hak eden bir lider karşısında; dışarıdan desteklenmiş, terörden beslenmiş, ruhunu şeytana satmış taraf vardı.

Yalan dolan iftira derseniz âlâsı sizde var. Kaybetmenin acısıyla savunduğunuz değmezlikleri örtbas etmeye çalışmaktan kafayı iyice sıyırdınız!

Büyük kaybedişin, seçmenini hayal kırıklığına uğratışın tarafına yüklenmeniz ve istifaya davet etmeniz gerekirken; şanlı bir zaferle kazanmış Sayın Cumhurbaşkanı ve İttifakına çamur atarak daha da alçalmayın.

Eğri oturun ama doğru konuşun, bir de lütfen şu gerçeği kabul edin;

“KAYBETTİNİZ!”