Aydın Ünal kazandı

Aydın Ünal'ın dün yazdığı "Evdeki büyük tehlike: Youtuberlar" yazısı çok çok önemli.

Ne televizyon, ne gazete ne de diğer kitle iletişim araçları gibi değil... 

Youtube dünyasından bahsediyorum. 

Her yaştan insanın içinde olduğu ama en çok 3-25 yaş arasında bir kitlenin zaman geçirdiği Youtube dünyasını henüz etkisi kadar konuşmaya başlamadık. 

Oysa inanılmaz bir etkisi var. 

Sadece "slime" videoları çekerek hayatını değiştiren, ev sahibi, araba sahibi olan aileler var mesela. 

Durum o kadar ciddi ki aslında ne aileler, ne izler kitlesi, ne devlet, ne de bu iletişim ve sosyoloji konularının uzmanları henüz vaziyete uyanabilmiş değil. 

İşte ufak ufak gündeme getirilmeye yeni başladı. 

Bu anlamda Aydın Ünal'ın dün yazdığı "Evdeki büyük tehlike: Youtuberlar" yazısı çok çok önemli. Yazı, içeriği ve vurguladığı noktalar açısından o kadar dikkat çekti ki dünden beri sosyal medyanın da en çok paylaşılan yazılarından birisi oldu. 

Aydın Ünal'ı günün kazananı seçerken, yazısını da sizlerle paylaşıyoruz.

EVDEKİ BÜYÜK TEHLİKE: YOUTUBERLAR

Enes Batur, Orkun Işıtmak, Prenses Elif, Salih Reis, Halil Söyletmez… Belki de ilk kez duyduğunuz bu isimler aslında Türkiye’nin en meşhur simaları. Sadece meşhur da değiller, çocuklar ve gençler arasında moda deyimle “fenomenler”.


Milyonlarca takipçileri var, videoları milyarlarca kez izlenmiş. Bir yerde gösteri yaptıklarında izdiham oluyor. Film çektiklerinde gişe rekorları kırıyorlar. Aynı zamanda da çok, ama çok büyük paralar kazanıyorlar.

Örneğin Enes Batur… Evinde, bilgisayar masasında, karşısındaki kameraya konuşuyor. Bolca küfür ediyor. Cinsellik yüklü konuşmalar yapıyor. Hazırladığı 10 dakikalık bomboş konuşmaları Youtube ismi verilen video paylaşım sitesinde yayınlıyor. Bu boş, seviyesiz, edepsiz konuşmaları dinlemek için Enes Batur’un kanalına abone olan kaç kişi biliyor musunuz? 8 milyon kişi… Bu tehlikeli videoları sadece 8 milyon abone de izlemiyor. Enes Batur’un bütün videolarının görüntülenme sayısı 3,5 milyar.

Örneğin Prenses Elif… 6-7 yaşlarındaki bu kızcağız, anne ve babası tarafından adeta bir “para basma makinası” olarak kullanılıyor. Elif’in videolarda tek yaptığı babasının talimatlarını yerine getirmek. Hiçbir eğitici yönü olmayan, abartılı reklam yüklü bu boş videoların 2 milyon 258 bin abonesi var. Elif’in videolarının toplam görüntülenme sayısı 3,5 milyara yakın.

Bir başka örnek Salih Reis’in Dünyası… 3-4 yaşlarındaki Salih isimli çocuk ve 7-8 yaşlarındaki Gamze isimli ablası, anne ve babaları için para basıyorlar. Gamze, küçük yaşına rağmen çoktan kendisi olmaktan çıkmış ve başka bir kişiliğe bürünmüş. Garip konuşmalar yapıyor, anormal hareketler sergiliyor. “Voavvvv” gibi İngilizce tepkiler veriyor. Türkçe kelimelerin, cümlelerin arasına, babasıyla birlikte yarım yamalak İngilizce ekliyor. Bütün videolarda, oyuncak, abur cubur, ya da diğer ürünlerin reklamını yapıyor. Salih Reis’in Dünyası isimli Youtube kanalındaki 198 videonun izlenme sayısı 1 milyar 600…

Abone ve izlenme sayıları bu kadar yüksek rakamlara ulaşan “youtuberlar”ın ne kadar kazandıkları bilinmiyor ancak rakamlar milyon dolarlarla ifade ediliyor. Nitekim hepsi de villalarda yaşıyor, lüks arabalara biniyor, sınırsız tüketiyorlar. Bu büyük kazanç, her anne-babanın, çocuğun ya da gencin iştahını kabartıyor. Çocuklar “youtuber” olmaları yönünde teşvik ediliyor. Farklı olma uğruna ahlakın, edebin sınırları daha da esnetiliyor. Kazanmak uğruna zaten olmayan seviye, kalite daha da aşağılara çekiliyor.

Çocuklar ve gençler bu fenomenleri neden gözlerini kırpmadan izliyorlar? Bu ilginin derinlemesine analize ihtiyacı var. Çocuklar belki de yüzlerce çeşit oyuncağın, abur cuburun, yiyeceğin, ürünün kullanıldığı renkli videoları keyifli buluyorlar, belki o çocuklar gibi olmak istedikleri için seyrediyorlar. Gençler, belki de bu ahlaksız ve seviyesiz videolarla aile duvarlarını aşmanın, eğitimin sıkıcılığından kaçmanın, toplumun ahlak baskısını yırtmanın keyfini yaşıyorlar. Meselenin daha da kötü yanı, anne-babalar, çocuklarının bu videoları izlemesinden mutlu oluyorlar. Yemeğini yemeyen çocuğa, ağlayan çocuğa, yaramazlık yapana hemen cep telefonundan bu videoları dayıyor ve etkisini de anında görüyorlar. Çocuklarının sokakta ne yaptığını bilmemektense, evde masa başında video seyretmesi anne-babaları sorumluluktan kurtarıyor.

Nedeni her ne olursa olsun, televizyondan daha tehlikeli hale gelen youtube izleme bağımlılığı ve youtuber fenomenleri toplumu, toplumsal yapıyı çok ciddi şekilde tehdit ediyorlar. Pek farkında olmasak da, Türkçesi bozuk, zihin dünyası kısırlaştırılmış, yaşayan ölüye dönüştürülmüş, okumayan, sorgulamayan, bomboş fenomenleri kendisine rol model edinen bir nesil tehdidi altında bulunuyoruz.

8 milyon abonesi olan Enis Batur’un küfürlerini duyunca, Trabzon gibi muhafazakar bir şehirde sevgilisiyle maceralarını anlatan Banu’nun videolarını izleyince “bunların anne babaları nasıl insanlar ki bu kepazeliklere müsaade ediyorlar?” diye sormadan geçemiyorsunuz. İki çocuğunu adeta pazarlama aracı olarak kullanan Salih ve Gamze Reis’in babalarının, Elif’in anne ve babasının acımasızlığına, hırsına, gözü dönmüşlüğüne akıl sır erdiremiyorsunuz. Belki bu anne babalar, çocukları üzerinden kazandıkları milyonlarca dolarla her şeyi unutuyor ve hatta çocuklarıyla gurur duyuyorlar. Ancak, bu fenomenler, çok açık şekilde çocuklarımızı, gençlerimizi zehirliyorlar.

Prenses Elif’in, Salih ve Gamze Reis’in, onlar gibi nice çocuğun, para hırsıyla çocuklarına kıyan anne babalarının ellerinden kurtarılması gerekiyor. Bu yapılamıyorsa bile, bu çocuklar eliyle bir neslin zehirlenmesinin önüne geçilmesi gerekiyor.

“Sanki ne olacak canım!” demeyin… 80’li yıllarda tek kanallı siyah beyaz TRT’de haftada bir yayınlanan Dallas, adeta pornografik bir diziydi; bugün ise Dallas’ı yeniden izleseniz, en muhafazakar dizinin yanında bile daha muhafazakar kaldığını görürsünüz. Toplum ve değerleri internet eliyle hızla değişiyor ve farkına varsanız da, varmasanız da, bu değişim aileyi, toplumsal yapıyı ve inancı temelden tehdit ediyor. Hiç geç değil, çocuklarınızı bilgisayar ekranlarından uzaklaştırın, ya da onları unutun…