"Asıl dert bunlar" Emin Pazarcı virüsten daha tehlikeli tipleri yazdı

Akşam yazarı Emin Pazarcı, bazı hastalıklı çevrelerin var olduğunu ve bunların korona ile mücadeleye savaş açtığını belirtti. "Her şeye olumsuz kulp takmak için çırpınıp duruyorlar…" diyen Pazarcı, "Biz bunları ne yapacağız? Bu hasta kafalardan nasıl kurtulacağız? " diye sordu.

Devletin ve işin uzmanlarının “evde kal” çağrıları yaparken, bazı çevrelerin  mücadeleyi sekteye uğratmaya çalıştığını söyleyen Akşam yazarı Emin Pazarcı, bunların nerede istismar edilecek bir nokta varsa onun üzerine gittiğini ve yaraları kaşıyıp kanatmak için çırpındığını söyledi.

"Asıl dert bunlar: Bağrımızdaki bu sakat, kin ve nefret dolu zihniyet. İçimize yerleşmiş habis birer virüs gibiler" ifadelerini kullanan Pazarcı,  bu çevrelerin olumsuzluklardan mutlu olduğunu belirtti. 

Virüsten tehlikeli…

Ülkede seferberlik hali var. Devlet-millet el ele, çırpınıyor herkes. Gazetelere “Evde kal, sağlıkla kal” ilanları veriliyor.

Aşısı da ilacı da yok çünkü bu illetin. Bulaşmasını engellemenin en etkili yolu, sosyal hareketliliği azaltmak ve hastalarla sağlamlar arasındaki tecridi sağlamak! Bunu ne kadar etkili yaparsak, o kadar çabuk atlatırız sıkıntıyı.

Ama ciddi engeller var önümüzde. Bazı hastalıklı çevreler, korona ile mücadeleye savaş açmış durumda. Yaşadığı evi ateşe vermeye çalışan hain evlat gibiler. Her şeye olumsuz kulp takmak için çırpınıp duruyorlar…

Devlet ve işin uzmanları “evde kal” çağrıları yaparken, onlar, “Evde oturana kimse para vermez” haberleri yapıyorlar! “Ne yiyecek bu insanlar?” diyerek mücadeleyi sekteye uğratmaya çalışıyorlar!

Devlet, evde kalanlar ve evde kalmasını istediği 65 yaş üstü insanlarla ilgili tedbir üstüne tedbir alıyor. Ama onları görmüyorlar. Nerede istismar edilecek bir nokta var, onun üzerine gidiyorlar. Yaraları kaşıyıp kanatmak için çırpınıyorlar.

Kucağımızda oturup sakalımızı yolmaya çalışanlar bunlar!

***
Öylesine kötü niyetliler ki!..

Hem “Ne yiyecek bu insanlar?” diyorlar; hem de sokağa çıkma yasağı ilan edilmesi gerektiğini söylüyorlar. Maden ocakları ile ilgili olarak “Üretim dursun, önce sağlık” başlıkları atıyorlar.

Olaylara sadece karalama amaçlı baktıkları için derin çelişkiler içindeler!

Sanki el ele vermiş, koronavirüsle birlikte çalışıyorlar. Alınan tedbirleri sekteye uğratmak için çırpınıyorlar. İçişleri Bakanlığı, genelge yayınlayıp toplu taşım araçlarında sosyal teması azaltmaya çalışıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ise sefer sayılarını kısıtlıyor. Halkı kucak kucağa işe gidip gelmeye zorluyor.

Devlet seferberlik ilan edip, kamu çalışanlarının görevlerinde değişiklikler yapıyor. Bunlar, adı sanı, kim olduğu belli olmayan kamu görevlileri adına gazetelerde “Bizi ölüme gönderiyorlar” manşetleri atıyorlar.

Yetmiyor, doktorların ve sağlık çalışanlarının şevkini kıracak haberler yapıyorlar. Felaket tellalı gibiler. Tek bir olumlu söz çıkmıyor ağızlarından

Milletin yaşadığı acılar üzerinden algı operasyonları yürütüyorlar. On parmaklarında on kara, sağa sola bulaştırmaya çalışıyorlar.

Kötü bakıp, kötü görüyorlar!

***
Öylesine sakat ve hastalıklı bir ruh hali içindeler ki!..

Adeta mutlu oluyorlar olumsuzluklardan. Sıkıntılar artsa ve millet virüsten kırılsa zil kakıp oynayacak gibiler.

Sanki bizim içimizde ve bizimle birlikte değiller; başka bir âlemde yaşıyorlar. İçinde bulundukları topluma şaşı bakıyorlar.

Salgını ganimet görüp, milletin milli ve dini değerlerine bile saldırıyorlar. Camiyle, cemaatle, sela ve ezanla savaşıyorlar. Leş bekleyen ahlak yoksunu, sırtlan sürüleri gibiler.

Öyle ya da böyle milletçe el ele vererek biz bu virüsü aşacağız elbette. Geçecek bu sıkıntılı günler.

Asıl dert bunlar: Bağrımızdaki bu sakat, kin ve nefret dolu zihniyet. İçimize yerleşmiş habis birer virüs gibiler.

Biz bunları ne yapacağız? Bu hasta kafalardan nasıl kurtulacağız?

Çünkü milletin ayağında pranga, önümüzde takoz bunlar!