Alkışlar Fatih Altaylı için...

Fatih Altaylı’yı alkışlayacağım… Tabii ki “Bir savcıdan öğrendim. 12 valide bylock var” diye hepimizi uyardığı için…

Genel müdür olduğunuz şirketteki çalışma odanızdan çıktınız.
Yanağınızda kocaman bir ruj lekesi…
Görenler gözlerinizin içine bakıyor.
Ama…
Aynı anda gülümsüyorlar da…
*
Sizi ne kadar çok sevdiklerini düşünüyorsunuz içinizden…
Tam kapıdan çıkarken emniyet görevlisi:
“Efendim” diyor saygılı bir ses tonuyla “Yanağınızda kırmızı bir iz var”…
*
O izin “ruj lekesi” olduğunu bal gibi de biliyor emniyet görevlisi…
Ama…
Siz kırılmayasınız diye “kırmızı bir iz” diyor.
Zaten amacı lekenin ne olduğu konusunda ahkâm kesmek değil.
Olağan olmayan bir duruma karşı sizi “uyarmak” istiyor sadece…
*
Gülümseyerek ve şaşkınlıkla görevlinin gözlerinin içine bakarken ceketinizin ön cebindeki mendilinizi çıkarıyor görevliye uzatıyorsunuz.
“Siler misin lütfen…”
*
Aynı anda da “kadın” yardımcılarınızdan birinin bir konuda “tebrik” amacıyla boynunuza sarıldığını hatırlıyorsunuz.
Ne var ki, yanağınıza kondurduğu öpücüğü fark etmemiştiniz.
*
Ve o arada görevli lekeyi siliyor…
Teşekkür ederek ve derin bir “oh” çekerek arabanıza doğru yürüyorsunuz.
*
Şimdi sorum şu:
Sizi sevdiklerini zannettiğiniz…
Ama…
Belki karınızla kavga etmenizi istedikleri için…
Ya da…
Sadece korktukları için “ruj lekesini” görmezden gelenler mi sizi daha çok seviyor?..
Yoksa:
“Yanağınızda kırmızı bir iz var” diyen emniyet görevlisi mi?..
*
Siz soruma cevap düşünürken ben Fatih Altaylı’yı alkışlayacağım…
Tabii ki “Bir savcıdan öğrendim. 12 valide bylock var” diye hepimizi uyardığı için…