Akşam yazarından Bulut'a ağır salvo
Başbakan Erdoğan'ı çıkarttığı programlardaki tavrı unutulmayan Yiğit Bulut'un son tutuklamalardaki yaklaşımına "kalleşlik" yorumu
Akşam gazetesi yazarı Başak Sayan, bugün köşesinde kendisine
gelen bir rol teklifi ardından Yiğit Bulut hakkında duydukları ile
Yiğit Bulut'un bugün yaptıkları arasındaki farklara değindiği
yazısında gazetecilere yönelik son Ergenekon operasyonundaki
tavrını kalleşlik olarak yorumladı.
İşte Sayan'ın kaleminden o satırlar:
"Arkadaşım sıkı MHP'liydi. Bir övgüyle konuşmaya başladı ki Yiğit
Bulut'tan sormayın. 'İyi ulusalcılardan biridir o. Sıkı
adamdır. Anlatırdı sana başına nasıl bir çorap örmekte olduğunu bir
güzel' dedi. Ardından da 'MHP'nin başına gelecek
olan kişi gelecekte odur, görürsün' demesin mi?
Güldüm. 'Yahu ben anlamam böyle işlerden. Bana ne'
deyip geçtim.
Dedim demesine ama aklımda da Yiğit Bulut hep öyle, arkadaşımın
anlattığı gibi kalmıştı.
Derken geldik bugünlere...
O ulusalcı, sıkı MHP'li denilen adam bir anda Tayyip
Erdoğan'ın alkışçısı biri haline dönüştü. Başbakan'ı konuk
ettiği programlarda eğildi büküldü karşısında...
Gittikçe polis devleti haline gelirken; ülkede sivil dikta
çığlıkları atılırken; basın üzerinde baskı bu kadar aleniyken;
dahası sansürün dışında otosansür uygulanmak zorunda kalınıyorken;
gazeteciler hackerlar tarafından yollanan şüpheli dosyalar yüzünden
içeri tıkılıyorken; suçlarının ne olduğu belli olmayan bir yığın
bilim adamı, aydın kişi içeride yargılanacağı günü bekliyorken
'durun bir dakika' deyip yumruğunu masaya vuracağına, uyduruk bir
nedenle gözaltına alınıp sözüm ona gözdağı verilen meslektaşı ile
alay etmeyi tercih ediyordu.
Bir gazetecinin bir gazeteciye yapabileceği kalleşliğin son
noktasıydı bu.
'Bu bir polis terörüdür' diyeceğine...
'İleri demokrasi diyordunuz beyler, bu mudur ileri
demokrasi' diye soracağına...
'Teknoloji çağında bu nasıl bir uyduruk bahanedir'
diye bağıracağına...
'Özgürlükler' diye haykıracağına...
Bel altı vurmayı tercih etti... Ohh olsun dedi... Ağladı dedi...
Korktu dedi...
Kendisini koymadı karşısındakinin yerine.
Bir gece sabaha karşı uyduruk bir nedenle emniyete çekilmenin ne
demek olduğunu anlayamadı.
Eğer;
'Düşmanım da olsa hiçbir gazeteci, hiçbir vatandaş böyle
bir muameleyi bu çağda hak etmez' deseydi;
İşte o zaman bana çok eskiden anlatılan 'Yiğit Bulut' olur,
Başbakan'ın karşısında eğilip bükülmesinin yarattığı kötü şöhret
hafiflerdi.
Eğer;
'Nerede demokrasi' diye yumruğunu masaya
indirseydi,
İşte o zaman çok 'Yiğit' bir adam olurdu benim
gözümde...