Şahin Alpay, Türkiye'de liberallerin en önde gelen isimlerinden
birisiydi...
17-25 Aralık sürecinden sonra da OHAL kapsamında KHK ile
kapatılan Zaman gazetesinde yazmaya devam etti...
15 Temmuz darbe girişiminin ardından ise tutuklanarak cezaevine
konuldu...
Avukatları, Şahin Alpay'ın tahliyesi için AİHM'e
başvurdu...
AİHM de Şahin Alpay'ın dosyası için "öncelikli inceleme" kararı
verdi...
Bu gelişmeyi de Hürriyet yazarı Sedat Ergin duyurdu...
İşte Sedat Ergin'in o yazası:
AİHM, ŞAHİN ALPAY'A
"ÖNCELİK VERMEYİ" KARARLAŞTIRDI
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, (AİHM) çok kısa bir süre önce 15
Temmuz sonrası süreçte Türkiye’de özellikle gazetecilere dönük
tutukluluk uygulamalarını yakından ilgilendiren çok önemli bir
karara imza atmış bulunuyor.
Mahkeme, yaklaşık 7 buçuk aydır tutuklu bulunan gazeteci yazar
Şahin Alpay’ın serbest bırakılması yolunda yaptığı başvuruya
“öncelik vermeyi” kararlaştırdı. Böylelikle, 15 Temmuz darbe
girişimi sonrasında yapılan tutuklamalarda -ilk kez-
bir başvuru AİHM tarafından “öncelikle” incelemeye alınmış
oluyor. Bu “ilk” adımın bir gazeteci için kullanılması ayrıca
önemli.
Bunun ne anlama geldiğini ve önümüzdeki aylarda ne gibi
gelişmelerin tetikleyicisi olabileceğini görebilmek için önce başa
dönelim.
Şahin Alpay (73), uzun yıllar Cumhuriyet ve ardından Milliyet
gazetelerinde editörlük ve yazarlık yapmasının ardından 2002
sonrasında Zaman gazetesinde köşe yazarı olarak çalışmaktaydı.
Türkiye’de liberal düşüncenin önde gelen savunucularından biri olan
Alpay, AK Parti iktidarına da kuvvetli bir destek vermiş, bu yüzden
AK Parti karşıtı çevrelerin ağır eleştirilerine hedef olmuş, ancak
son yıllarda hükümeti eleştiren bir çizgiye yönelmişti.
15 Temmuz
darbe girişiminin hemen ertesinde Gülen cemaatinin basındaki en
önemli yayın organı olan Zaman gazetesi çalışanlarını hedef alan
tutuklama dalgasında, Şahin Alpay 27 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ/PDY
üyesi olduğu iddiasıyla İstanbul’daki evinde gözaltına alındı, 31
Temmuz’da tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderildi. Bu arada,
Alpay’ın babasından miras kalan malvarlığına olağanüstü hal
çerçevesinde el konuldu.
Avukatları, geçen dönem içinde Alpay’ın tutukluluğuna bir dizi
itirazda bulundu. Bu itirazlarda, dokuz ayrı ilaç kullanmak zorunda
olan Alpay’ın sağlık sorunlarına da dikkat çekildi. Anayasa
Mahkemesi (AYM), sağlık gerekçesiyle yapılan tahliye talebini 26
Ekim 2016 tarihinde verdiği bir kısmi kararla “hapishanede yeterli
tedaviyi gördüğü” görüşüyle reddetti. Sonraki itiraz süreçleri de
sonuçsuz kaldı.
Avukatları, bunun üzerine 20 Şubat 2017 tarihinde, yani bundan
yaklaşık iki hafta önce A) Hem tutuklama ve tutukluluğa devam
kararlarının haksız olduğu, hem de B) Sağlık sorunlarının risk
yarattığı gerekçesiyle Alpay’ın serbest bırakılması için
“geçici tedbir” uygulanması talebiyle AİHM’e başvurdu.
Başvuruda bu talebe “öncelik verilmesi” de istendi. AİHM
içtüzüğünün 39’uncu maddesi, çok istisnai durumlarda nihai kararı
beklemeden “geçici tedbir” alınabileceğini öngörüyor.
AİHM, bu başvuruya ne zaman yanıt verdi? Yanıt: Tam 12 gün
sonra, yani 3 Mart Cuma günü...
AİHM, bu kararında Şahin Alpay için 39’uncu maddeden sağlık
gerekçesiyle yapılan geçici tedbir talebini kabul etmedi. AİHM’in
Alpay’ın sağlığı açısından hayati bir tehlike görmediği
anlaşılıyor. Ama AİHM’in kararının bir sonraki maddesinde
şöyle denildi:
“Mahkeme, bu başvuruya içtüzüğünün 41’inci maddesi çerçevesinde
öncelik vermeye karar vermiştir.” İçtüzüğün 41’inci maddesi
mahkemeye şikâyetlere öncelik vermede oldukça geniş bir
esneklik tanıyor.
Strasbourg’daki mahkemenin 3 Mart kararını nasıl anlamak
gerekiyor? AİHM, Alpay’ın hemen serbest bırakılması yönünde
bir irade sergilemiyor ama diğer yandan tutukluluğa itiraz içeren
dosyanın tümünü incelemeye alıyor. Bu noktada dosyanın tümüne
“öncelik” vermesi, şikâyete ilişkin dosyanın içeriğine ciddiyet
atfettiğini gösteriyor.
AİHM’de tam dokuz yıl yargıç olarak görev yapan Rıza Türmen, dün
kararı şöyle değerlendirdi: “AİHM, önüne gelen bu başvuruyu pekala
reddedebilirdi. Ama reddetmeyip başvuruya 41’inci maddeden öncelik
vermeyi kararlaştırmış olması önemlidir. Bir sonraki adımda Türk
hükümeti ile iletişime geçerek Şahin Alpay’ın durumuyla ilgili
sorular yöneltmesi beklenebilir.”
AİHM’in kararı değerlendirilirken, mahkemenin 20 Şubat’ta yapılan
bir başvuruya 3 Mart’ta yanıt vermesindeki sürat özellikle dikkat
çekicidir. Karar, bu yönüyle AYM’nin tutuklu gazetecilerle ilgili
başvurular karşısındaki hareketsizliğine AİHM’in bir tavrı olarak
da görülebilir. Uzun bir süre önce AYM’nin karar almasını bekleyen
AİHM, Strasbourg’dan yapılan uyarılara rağmen bir hareketlenme
görmeyince sonunda kendisi harekete geçmiş bulunuyor.