Ahmet Şık'tan Cemaat'e: Gidin hayatımdan!..

Ruşen Çakır, Gazeteci Ahmet Şık’la “Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda” adlı yeni kitabından hareketle AKP hükümeti ile Fethullah Gülen Cemaati arasındaki savaş üzerine konuştu.

14 Aralık'ta Zaman ve Samanyolu TV'ye yönelik operasyonun ardından attığı tweetle gündeme gelen Ahmet Şık, Habertürk'ten Ruşen Çakır'ın sorularını cevapladı.

Ergenekondan davası, AK Parti-Cemaat çatışması gibi konular hakkında görüşlerini paylaşan Ahmet Şık, Ekrem Dumanlı ve Hidayet Karaca'nın gözaltına alınmalarına karşı attığı tweetin nedeni de açıkladı.

Cemaatin kendisine yönelik hareketlerinde samimiyetsiz olduğunu söyleyen Şık, "Bana yönelik suçlamalarda bir samimiyet aramıyorum tabii ki çünkü benimle ilgili süreci planlayanların Cemaat unsurları olduğunu düşünüyorum. Tabii AKP’nin verdiği siyasi destekle birlikte" dedi. 



"GİDİN HAYATIMDAN ÖZÜR İSTEMİYORUM"


Son dönemde bir özür dileme furyası çıktığının altını çizen Ahmet Şık, bu durumu şöyle değerlendirdi: "Şimdi Ahmet’ten, Nedim’den özür dileme furyası var. Son yıllarda yaşanan süreçteki haksızlıkları biz temsil etmiyoruz ki! Gidin hayatımdan, özür istemiyorum. Çok ahlaksız ve samimiyetsiz buluyorum. Yok “Kullanılmışım”, yok “Aptalmışım” sözlerini bıraksınlar. Aklımla alay etmesinler. Cemaat’in de, AKP’nin de ne olduğunu biliyorum. Beni kandırmak mümkün değil. Kananın da aklından şüphe ederim".



"MESLEĞİMİ SAVUNDUM"

Twitter'dan Ekrem Dumanlı'nın gözaltına alınmasıyla ilgili mesleğimi savundum ifadesini kullanırken şunları şöyledi: "Attığım twit ile Ekrem Dumanlı’yı veya Cemaat’i değil hukuku, mesleğimi savundum. Çünkü bu operasyon önümüze gelecek bir riski de barındırıyor. AKP eğer önündeki bütün engelleri ortadan kaldırırsa bu ülke nasıl yaşanır hale gelecek bilmiyorum. Bu konuda çok ciddi bir risk var ama sadece bu kaygıyla söylemedim. Basın ve ifade özgürlüğünün önemine inanıyorum. Siyasi kimliği ne olursa olsun herkesin düşündüklerini ifade etme hakkı olduğuna inanıyorum ama bu Zaman’ın mesleki olarak ayıplarını örttüğü anlamına gelmesin"



MİT RAPORU YÜZÜNDEN Mİ İÇERİ ALINDI?

"Bir haber kaynağım MİT’in, Cemaat’in ele geçirilen dijital arşivi üzerinden ciddi bir rapor hazırladığını ve bunu bana verebileceğini söylemişti" diyen Ahmet Şık, Ergenekon davası sürecinde içeriye alınmasının nedenini bu rapora kitabında yer verecek olmasına bağlıyor. Şık konuyla ilgili detayları şöyle veriyor:

"Ben tutuklanmadan önce avukatım Fikret Abi (İlkiz) “Hakkında çok şaibe çıkarıyorlar ve çıkaracaklar, kitabı bitirmeyi bekleme, taslak halinde bas gitsin. İnsanlar senin nerede durduğunu anlasın” dedi. “Tamam” dedim ama bir şey beklediğimi de söyledim. Açıkça da söylemiyordum telefonda ama söylesem olurmuş. Zaten biliyorlarmış. Zekeriya Öz sorguda sürekli “O beklediğin şey ne?” diye sordu. Sana ne? Bir defa senin haddin değil onu sormak. Ama o soru neden Zekeriya Öz’ün karşısına çıkarıldığımı gösterdi"



CEMAAT HÜKÜMET OLMAK GİBİ BİR KAYGI TAŞIMIYOR"

Bu savaş nereye varacak?

AKP kendini siyaseten var eden bir yapı. Ve 2002 seçimlerinde, kendisinden önceki hükümet olmuş partilerin hepsini siyasetin çöplüğüne gönderdi. Aynı risk AKP için de geçerli. Ki bence bu olacak.

Cemaat ise, bizim tutuklandığımız döneme kıyasla, gücü 20 yıl geriye gitti, ki bu iyi bir şey. Umarım gücü daha da zayıflar. Ama kendini dindarlık üzerinden var eden sivil toplum kuruluşu olarak kalıcı olacağını düşünüyorum. Ayrıca devlet içinde de Cemaat’i temizlemek mümkün değil. Çünkü Cemaat hiçbir zaman hükümet olmak gibi bir kaygı taşımıyor. Devletin içerisinde olmak onun için daha önemli. Devletin tüm kılcal damarlarına sızmış.

Şu günlerde, Ergenekon sürecinde mağdur olanlar, şimdi iktidar medyasında Cemaat’e vurmak için boy gösteriyorlar. Kusura bakmasınlar, bunu da hiç haysiyetli bir şey olarak görmüyorum. Bir kere biz bu savaşta taraf olmak zorunda değiliz. Tarafların ne olduğunu bilerek, ikisinin de suçunu söylemek bizim görevimiz olmalı.