Ahmet Şık'a savcılıkta neler soruldu?

Tutuklanması istemiyle nöbetçi hakimliğe sevkedilen Ahmet Şık'a savcılık sorgusunda sorulan sorular ve Şık'ın verdiği cevaplar ortaya çıktı...

Dün sabah saatlerinde evinde gözaltına alınan Cumhuriyet gazetesi muhabiri Ahmet Şık, savcılık sorgusunun ardından tutuklanması istemiyle nöbetçi hakimliğe sevkedildi.

Savvılık, Ahmet Şık'ın "Türkiye Cumhuriyeti'ni, yargı organlarını, askeri ve emniyet teşkilâtını alenen aşağılama" ve "Terör örgütü propagandası yapma" suçlamasıyla tutuklanmasını istedi.

Savcılık sorgsunda Amet Şık'a daha çok attığı twitlerin sorulduğu öğrenildi.

HANGİ TWİTLERİ SORULDU?

Cumhuriyet‘te yer alan habere göre, savcı sorgusunda, Ahmet Şık’a, ‘Tahir Elçi’yi tutuklamak yerine katletmeyi tercih ettiler. Katil sürüsü bir mafyasınız’, ‘Devlet mafyalaştıran suçlarının soruşturulmasını engellemek için savaş çıkardığına inananlar bomba patlatacağına neden inanmaz’, ‘Geçmişte Kürt meselesindeki en şahin şiddet uygulamalarının bir aktörü olan Ağar o dönemde soruna siyasi çözüm söylemiyle sahne almıştı’,  ‘Katil devlettir deyince bozuluyorsunuz’, ‘Suikastçinin Nusra’cı değil FETÖ’cü olduğunu kanıtlama gayretindeki iktidar ve yancıları katilin polis olduğu gerçeğini ne yapacaksınız’ şeklindeki twitlerini sordu.

Savcı, Ahmet Şık’a twitlerinin, “Terör Örgütü Propagandası Yapmak” ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 301 maddesindeki düzenlemeye göre “Türkiye Cumhuriyetini, Yargı Organlarını, Askeri ve Emniyet Teşkilatını Alenen Aşağılama” suçu kapsamında değerlendirildiğini söyledi.

SABİTLEDİĞİN TWİTTE KİME NE DEMEK İSTİYORSUN?

Ahmet Şık’a sorulan sorular arasında Twitter profiline sabitlediği tweetin de sorulması dikkat çekti. Savcı, Ahmet Şık’a, “Twitter hesabınızda “Tanrısı değişir, kendisi değişmez, tek din faşizmdir” şeklinde paylaşım ile neyi ve kimleri kastediyorsunuz, bu konuyu açıklayınız” sorusunu yöneltti.

Savcı'nın Ahmet Şık'ayönelttiği sorulardan birisinin de Sabah gazetesi Özel İstihbarat Servisi'nden Nazif Karaman'ın bir haberi olduğu belirtildi.

Savcı’nın internet sitesinde çalışmadığı halde, Ahmet Şık'a, “www.cumhuriyet.com.tr isimli internet sitesinde göreviniz nedir? Hangi tarihten itibaren bu görevi yerine getirmektesiniz?” sorularını yönelttiği de iddia edildi.

‘MESLEKİ FAALİYETLERİM SORUŞTURULAMAZ

Ahmet Şık’ın ise bu suçlamalara şu yanıtı verdiği belirtildi: “Ben yukarıdaki soruların hepsine genel olarak cevap vermek istiyorum, 15 Temmuz kalkışması başarılı olsaydı, su an yaşadığımızı yaşamış olacaktık, yani darbenin engellenmiş olması bir cuntanın iktidarda olduğunu değiştirmiyor ve böyle bir dönemde zaten geçmişten beri sorunlu olan yargının kendisinin hukukla bağının bu kadar zayıf olduğu bir süreçte mesleki faaliyetlerimin soruşturma konusu edilmesini, meslek ahlakıma hakaret sayarım, kimsenin de haddine değildir.

Dolayısıyla bu sorulara yanıt vermek istemiyorum, yargı bağımsız tarafsız ve adil olabilseydi o zaman ifade vermek isterdim, zaten böyle bir soruşturma olmazdı. Savcılık makamının yönelttiği sorulardan birisi Sabah Gazetesi’nde Nazif Karaman’ın imzasıyla yayınlanan bir haberden yola çıkılarak yöneltilmiştir, haber metninde savcılık makamı kastedilerek şahsımın suçlandığına ilişkin bazı konular dile getirilmektedir, ancak soru bizzat haber metninde yazan konu ile ilgilidir. Haberi yazan kişinin iddiasına ne diyorsunuz şeklindedir.

‘SORUŞTURMAYI KİM YÜRÜTÜYOR?’

Soruşturmayı Adalet Bakanlığı’na bağlı savcılık makamımı yürütmektedir, yoksa bir medya çalışanı mı yürütmektedir. Şu anda sahnelenen senaryoyu daha önce ben yaşadım, 2011 yılında AKP ve Gülen cemaatini taht kavgasına tutuşunca şu anda yaşanan savaş günlerine gelindi, günümüzün kullanışlı sözcüğü de daha önce adlandırılan bahsetmekten bile korkulan Gülen Cemaatini kasteden FETÖ olarak karşımıza çıktı. Ergenekon sürecinde poliste yargıda örgütlenmiş bir suç örgüt olarak çalışan Gülen cemati kadroları ve bu çetenin siyasi onay makamı AKP hükümeti hedef aldıkları her kim ise öncelikle kendilerine yakın medya organlarında asılsız suçlamalarla itibar suikastine uğratıldı, daha sonra bu suç örgütüne mensup polisler hedef alınan kişiyi gözaltına alır, gözaltının süresinin sonunda suç örgütünün başka bir uzantısı olan savcılık makamının karşısına çıkartılırdı.

O ZAMAN DA ŞİMDİ DE MESLEKİ FAALİYETLERİM SORUŞTURULUYOR

Orada karşınıza çıkacak sonuç belliydi, tutuklama istemiyle sevk olma, hakimler zaten bu suç örgütü zincirinin diğer halkasıydı, yani suçlama sorgulama, hüküm ve her şey önceden belirlenmiş bir senaryonun parçasıydı, iki eski iktidar ortağının birbirleriyle savaşa tutuşmaları neticesinde Gülen cemaati kadroları büyük oranda polis teşkilatı ve yargıdan tasfiye ediliyormuş gibi görünüyor ancak, o dönemde karşımıza çıkan hukukun paspas edilmesi süreci yeni figüranlarıyla ve daha pespaye bir biçimde sergilenmeye devam ediyor. 5 yıl önceki Ergenekon örgütü bağlamında suçlandığımda mesleki faaliyetlerim soruşturma konusu olmuştu, şimdi de mesleki faaliyetlerim başka bir isimle soruşturma konusu edilmeye çalışılıyor, bu aşamada söyleyecek başka bir sözüm yoktur.” 

‘SAVCININ 301. MADDEDEN SORUŞTURMA İZNİ YOK’

Ahmet Şık’ın avukatlarından Tora Pekin ise TCK’nin 301. maddesinden soruşturmanın izne tabi olduğunu ve bu iznin alınıp alınmadığının belli olmadığına dikkat çekti. Ahmet Şık’a yöneltilen suçlamalar için, “Sorulan sorulardan suçlamanın ne olduğu kesinlikle belli değildir” diyen avukat Pekin, “TCK’nın hangi maddesinin hangi gerekçe ile ihlal edildiği anlaşılamamaktadır. Bu durum anayasa ve Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin açık hükümlerine aykırıdır. ‘Ne düşünüyorsunuz, ne kastettiniz’ gibi sorularla sadece niyet okunabilir, herhangi bir suç soruşturması yapılamaz” dedi.