Ahmet Hakan'ın tarif ettiği 'Günahkâr' kim?..

OBURSUN Doyduğun halde yiyorsun. Miden doluyor ama gözün bir türlü doymuyor. Sofradan her kalktığında kendinden nefret edecek

GAZETECİLER.COM

Ahmet Hakan, bugünkü yazılarından birinde, 7 Ölümcül Günah'tan yola çıkarak adını vermediği bir yazarı fena benzetmiş...
Adını vermemiş ama kimin için yazdığı o kadar aşikâr ki...
Neyse...
Madem O, isim vermemiş biz de vermeyelim ancak...
Şunu da unutmasın:
Adını vermediği yazar için saydığı 7 günahtan "Oburluk" hariç diğer altısını kendisi de "hergün" işliyor...
Yani...
Birisi de çıkar, "Ahmet Hakan" diye başlayarak örnekleriyle, işlediği diğer 6 günahı sayarsa hiç kırılmasın...
Diyelim ve yazısını aktaralım...

7 ölümcül günahın 7’si de sende var

- ÖFKELİSİN Bitmeyen bir öfkeye sahipsin. Hiç durulmuyorsun. Hiç sakinleşmiyorsun. Paran var, makamın var, köşen var ama yine de kızgınsın. Sırtın iktidara dayalı, karnın fena halde tok, acayip güvendesin ama yine de kaleminden kan damlatmaya devam ediyorsun. 
- KİBİRLİSİN Burnundan kıl aldırmıyorsun. Hayatında bir kerecik olsun adam gibi özür dilemeyi başaramadın. Kişisel tarihinde hakkını vererek yaptığın tek bir özeleştirin bile yok. Ya harcın kibirle karılmış senin ya da aşağılık kompleksini saklamak için kibir denilen maskeyi takmışsın.  
- OBURSUN Doyduğun halde yiyorsun. Miden doluyor ama gözün bir türlü doymuyor. Sofradan her kalktığında kendinden nefret edecek kadar çok yiyorsun. Öğün atlamadığın gibi her ziyafetin ardından yeni bir ziyafetin planını yapıyorsun. “Acıkmadan yeme, doymadan kalk” düsturuna kulakların kapalı.
- ŞEHVET DÜŞKÜNÜSÜN Hiç saklama... Sen de biliyorsun, ben de biliyorum bu özelliğini. Allah’tan değil, babandan korkmasan, akrabandan korkmasan, cemaatinden korkmasan, partinden korkmasan, karından korkmasan açıktan vuracaksın kendini bu yollara... Ama korkuyorsun.
- TAMAHKÂRSIN Belki bu denli öfkeli olmanın, bir türlü yatışamamanın temelinde bu var: Tamah ediyorsun. Elindekiyle yetinmesini bilmiyorsun. Ulaşabildiğin yere fit olmuyorsun... Ev alıyorsun, daha büyük ev istiyorsun. Köşe yazıyorsun, gözün başka köşelerde. Açgözlülük denilen illet yiyip bitiriyor seni...
- TEMBELSİN Ya zeki olacaksın ya da çalışkan... Ama sen ne zekisin, ne de çalışkan... İşin kolayını bulmuşsun: Daya sırtını muktedire ve parmağını bile oynatma... Budur... Bütün yaptığın iş budur... Almışsın arkana hükümet desteğini... Ha bire tembelliğini ve başarısızlığını kamufle edip duruyorsun. 
- KISKANÇSIN Bunca yılın dışlanmışlığı, sende bir alışkanlığa yol açmış. Bir süredir dışlanmışlığın kara perdesini yırtmış olsan da hâlâ eski bir hatırayı yâd edercesine kıskançsın. Hem de ölesiye kıskanç. Çekemedikçe kahroluyor, haset ettikçe kendini yiyip bitiriyorsun. Bu da sana verilmiş bir ceza olsa gerek.

Paylaş
Haberi Paylaş
20 Kasım 2010

 

İslami açıdan Yılmaz Güney


İSLAMİ camianın “mahallemizin yaramaz çocuğu” diyerek sırtını sıvazladığı “sapkın” bir gazete var ya...

İşte o gazetede soruluyor:


“Mehmet Ali Ağca da katil, Yılmaz Güney de katil... Ağca’ya vuranlar neden Yılmaz Güney’e sahip çıkıyorlar?”
Sonra da Yılmaz Güney üzerinden Kemal Kılıçdaroğlu’na bel altı vuruş yapılıyor:
“Kılıçdaroğlu bir katilin mezarını ziyaret etti”.
Ve bakıyoruz İslami kesimin aklı başında kalemlerine...
Geçtik şöyle bir etkili “Hop dedik” çıkışını, cılız bir itiraz bile yok.
* * *
Bu mudur yani? Yılmaz Güney’e İslami bakış açısı bu mudur? Mehmet Ali Ağca ile Yılmaz Güney’i aynı kefeye koyup saydırmak mıdır İslami yaklaşım? Yılmaz Güney cinayetten ibaret bir adam mıdır?
Ne yani? Kemal Kılıçdaroğlu, Yılmaz Güney’in mezarını, “Aferin... Yumurtalık Savcısı’nı ne de güzel vurdun” diye mi ziyaret etti? Yoksa Türk sinemasında hâlâ aşılmamış filmler çektiği için mi?
Ama çok görmeyelim.
O sapkın gazete, “Ahmet Kaya’nın cenaze namazı kılınmadı” diye de korkunç yayınlar yapmış bir gazetedir.
Peki neden böyle?
Çünkü bu “sözde” İslamcı gazete...
“Solcu” olmayı “kâfir” olmakla eşdeğer görür. “Komünist” kelimesinden küfür devşirir. İmkân bulsa solcu avına çıkıp yeni kanlı pazarlara imza attırır.

7 ölümcül günahın 7’si de sende var

- ÖFKELİSİN Bitmeyen bir öfkeye sahipsin. Hiç durulmuyorsun. Hiç sakinleşmiyorsun. Paran var, makamın var, köşen var ama yine de kızgınsın. Sırtın iktidara dayalı, karnın fena halde tok, acayip güvendesin ama yine de kaleminden kan damlatmaya devam ediyorsun. 
- KİBİRLİSİN Burnundan kıl aldırmıyorsun. Hayatında bir kerecik olsun adam gibi özür dilemeyi başaramadın. Kişisel tarihinde hakkını vererek yaptığın tek bir özeleştirin bile yok. Ya harcın kibirle karılmış senin ya da aşağılık kompleksini saklamak için kibir denilen maskeyi takmışsın.  
- OBURSUN Doyduğun halde yiyorsun. Miden doluyor ama gözün bir türlü doymuyor. Sofradan her kalktığında kendinden nefret edecek kadar çok yiyorsun. Öğün atlamadığın gibi her ziyafetin ardından yeni bir ziyafetin planını yapıyorsun. “Acıkmadan yeme, doymadan kalk” düsturuna kulakların kapalı.
- ŞEHVET DÜŞKÜNÜSÜN Hiç saklama... Sen de biliyorsun, ben de biliyorum bu özelliğini. Allah’tan değil, babandan korkmasan, akrabandan korkmasan, cemaatinden korkmasan, partinden korkmasan, karından korkmasan açıktan vuracaksın kendini bu yollara... Ama korkuyorsun.
- TAMAHKÂRSIN Belki bu denli öfkeli olmanın, bir türlü yatışamamanın temelinde bu var: Tamah ediyorsun. Elindekiyle yetinmesini bilmiyorsun. Ulaşabildiğin yere fit olmuyorsun... Ev alıyorsun, daha büyük ev istiyorsun. Köşe yazıyorsun, gözün başka köşelerde. Açgözlülük denilen illet yiyip bitiriyor seni...
- TEMBELSİN Ya zeki olacaksın ya da çalışkan... Ama sen ne zekisin, ne de çalışkan... İşin kolayını bulmuşsun: Daya sırtını muktedire ve parmağını bile oynatma... Budur... Bütün yaptığın iş budur... Almışsın arkana hükümet desteğini... Ha bire tembelliğini ve başarısızlığını kamufle edip duruyorsun. 
- KISKANÇSIN Bunca yılın dışlanmışlığı, sende bir alışkanlığa yol açmış. Bir süredir dışlanmışlığın kara perdesini yırtmış olsan da hâlâ eski bir hatırayı yâd edercesine kıskançsın. Hem de ölesiye kıskanç. Çekemedikçe kahroluyor, haset ettikçe kendini yiyip bitiriyorsun. Bu da sana verilmiş bir ceza olsa gerek.