Ahmet Hakan Sait Çakır ile ne konuştu?
Oda TV'de Sait Çakır ismiyle yayınlanan yazıları Ahmet Hakan'ın kaleme aldığı iddiasını bilmeyen yok gibi... Peki Ahmet Hakan Sait Çakır ile ne konuştu
Ahmet Şık'la buluşma gecesi başlıklı yazısında Ahmet Hakan bakın o geceyi nasıl anlattı:
"Ahmet ve Nedim'in Gazeteci Arkadaşları" adlı grubun en faal isimlerinden Elif Ilgaz aradı.
"Ahmet Şık'la buluşma gecesi düzenliyoruz. Gelir
misiniz?" dedi.
"Gelirim" dedim.
Gittim.
Daha çok sosyalist solcuların buluştukları iddiasız ama sıcak bir
mekânda buluştuk.
Ben "dar kapsamlı" bir buluşma olacak
sanmıştım.
Bir de baktım ki:
Tam bir "Ahmet'in arkadaşları" buluşması...
İyi ki de gitmişim.
Hem epeydir görüşemediğim dostlarla buluştum, hem de
"dönemin ruhu"nu temsil eden izlenimler
edindim.
Tuttuğum notları iletiyorum:
* * *
- Ahmet Şık'la herhangi bir tanışıklığım yoktu.
İlk kez bu buluşmada karşılaştım. Eğilip bükülmeyen, hep dik çıkan
biri olduğunu duyuyordum. Kısa görüşmemizde bu özellikleri hemen
fark ediliyordu. Bir şey daha fark ettim: Artistik bir
hareket olsun diye dik durmuyor Ahmet Şık. Yapısı öyle... Bu
haliyle de çetin ceviz...
- Bir de şunlar var: Ahmet Şık sitemkâr biri değil. Daha
çok bilenmiş bir hali var. Bazı insanların minnettar
kalmaktan ödü kopar... Ahmet Şık'ta da öyle bir hal var.
- Biz hep Nedim ile Ahmet'ten söz ediyorduk. Oysa iki isim daha
vardı tahliye olan... Onlardan biri de Sait
Çakır'dı... Onunla da tanıştım. Yüksek lisans
öğrencisiymiş. Sakin, sessiz, iddiasız biri... "Benim
imzamla çıkan yazıları sizin yazdığınız iddia edildi" dedi
bana... Ben de buna "Demek sen benim tanımadığım
müstearımsın" diye karşılık verdim.
- Köşe yazarlarının, meşhur gazetecilerin bir ağırlığı yoktu
ortamda... Aslı Aydıntaşbaş oradaydı,
Nuray Mert oradaydı, Özgür Mumcu
oradaydı, Tuğrul Eryılmaz oradaydı,
Ertuğrul Mavioğlu oradaydı... Ancak daha çok Ahmet
Şık'ın muhabir, editör arkadaşları doldurmuştu salonu.
- Bir baktım: Eşber Yağmurdereli de orada... Eşber
Abi yani... Hepimizin Eşber Abi'si... Uzun zamandır görüşemiyorduk.
Anlattı da anlattı: Çankırı Cezaevi anılarından girdi,
Yalçın Küçük anekdotlarından çıktı. En kısa zamanda yeniden
buluşmak üzere sözleştik.
- Bir gözlemim var: Yıllardır devletin resmi ideolojisiyle
mücadele etmiş çeşitli kademelerden gazeteciler, belki de ilk kez
aynı duyguyla bir araya gelmişlerdi. Görüşler farklıydı,
kökenler farklıydı, gelinen yerler farklıydı ama hepsini Ahmet
Şık'a yapılan haksızlıklar birleştirmişti. Son dönemde artan
haksızlıkların bu tür birleşmelere yol açtığını, bunun dönemin
ruhunu temsil ettiğini de söylemeliyim.