Ya bir cehenneme gidin lütfen!

Bazı tipler referandum kampanyasını, kendin pişir kendin ye mantıklı bir eylem sanmıyorlar mı, gıcık oluyorum.

CHP merkezli bir kısım zattın referandum kampanyası yapma biçimi bana acıklı bir komedi hissi veriyor.

Katıla katıla gülmekle, gözyaşı dökmek arasında bir his.

Bir kısmı televizyona çıkacağını haber vermek için sabahın köründe, uykunun en tatlı yerinde mesaj atıyor: “Televizyona çıkıyorum, beni izleyin.”

Bir kısmı video paylaşıyor. Başrolünde kendisi var! Bilmem ne toplantısında yaptığı konuşmada Cin Ali kıvamında kurduğu cümlelerden pek gururlu. Bilelim istiyor.

Bir kısmı toplantı/panel çağrısında bulunuyor: Şu merkezde, şu başlıklı toplantımıza sizi de bekliyoruz vs.

Böyle kaç mesaj, kaç çağrı alıyorum sayılır gibi değil.

Bu arkadaşların narsist yanları olduğu kesin. Attıkları mesajla beni konuya dahil etmeyip, narsistlikleri kendi başlarını yese umurumda bile değiller.

Öyle değil böyle yapın” denildiğinde de acayip bozuluyorlar iyi mi?

Bu tipler referandum kampanyasını, kendin pişir kendin ye mantıklı bir eylem sanmıyorlar mı, gıcık oluyorum.

Referandumdan “hayır” çıkmazsa oturup bir de şaşıracaklar. “Çok çalışmıştık halbuki” diyerek sızlanacaklar.

Beni CHP’den soğum soğum soğutan arkadaşlar, körler sağırlar birbirini ağırlar tavrından vazgeçiniz.

Kendi çalıp kendi oynayan zekâ özürlü hareketleri bir yana bırakınız.

Kızgınım, hiç lafı eğip bükmeye gerek yok, ya doğru düzgün muhalif siyaset/ kampanya yapınız ya da bir cehenneme kadar gidin lütfen!

Şunu da herkes bilsin ki, eğer referandumdan “hayır” çıkarsa bu, sokağın başarısı olur, CHP’nin asla olmaz.

İKİSİ ARASINDA DÖRT İLETİŞİMSEL FARK

Bir, Kılıçdaroğlu Anayasa değişikliklerini AYM’ye götürmeme kararını “Biz milli iradeye güveniyoruz” diyerek açıkladı. Erdoğan olsaydı, “Benim için AYM millettir” der bitirirdi.

İki, Kılıçdaroğlu milyon liralık telefon faturası çıkaran milletvekili için günlerce kem küm edip “yasal ama etik mi” deyip dururken, Erdoğan “milletimin hakkını bir vekile yedirmem” der giderdi.

Üç, Kılıçdaroğlu bin yıllık Hanibal’i yeni keşfetmişken, Erdoğan o sayfaları çoktan kapatmış olurdu.

Dört, Kılıçdaroğlu sanki önemli bir buluş gibi “kapı kapı gezeceğiz” derken, Erdoğan kapı kapı gezmede bilmem kaçıncı turu bindirmiştir.

Aman yanlış anlama olmasın, birini övüp diğerini yeriyor falan değilim. Karşılaştırma yapıyorum, sadece karşılaştırma.

SİZE DE ÖYLE GELMİYOR MU?

Size de Ahmet Hakan tak yazıyor, Kılıçdaroğlu şak yapıyor hissi gelmiyor mu?

Size de, Meral Akşener’in konuşma yapacağı salonun elektriklerini kesenlerin, onun siyasi kariyerine can suyu verdileri hissi gelmiyor mu?

BİZDE TECAVÜZE TECAVÜZ DENİR...

Bugün yazarım, yarın yazarım derken önce Cenk Başlamış yazmış. Faruk Bildirici de devamını getirmiş. İkisini de kutlarım.

Bir süredir medyada yer alan “istismar” sözcüğüne benim de itirazım var. Kim, hangi gerekçeyle önerdiyse tecavüze uğrayan birinin istismar edildiğini yazmak/söylemek, suçu hafifsemekten başka bir işe yaramıyor.

Rica ederim, tecavüzse tecavüz deyin, vehamet ortaya çıksın.

İÇİMDEN BİR SES DİYOR Kİ…

Başbakan gençlere, Kılıçdaroğlu muhtarlara mektup yazdığına göre kimse onlara “Artık aşıklar bile birbirlerine mektup yazmıyor, geçti o devir” demiyor.

Caner Erkin, yeni karısıyla göze soka soka bitmeyen balayı yaşadığı sürece, eski karısı, adamın iç çamaşırına kadar almadan vazgeçmeyecek.

Sports Illustrated Dergisi, her geçen gün Playboy’un bıraktığı boşluğu doldurmayı kafasına koymuş.

YİNE YANLIŞ, HEP YANLIŞ

Türkiye Futbol Federasyonu, ülkemizin UEFA EURO 2024 adaylığını açıkladı.

Bir gaz, bir köpürtme o biçim. Gören de adayları ülkemin garibanları kesinleştirecek sanır.

TFF’ye birkaç önerim var;

Bir, kimse farkında değilken milleti duruma uyandırmaktan vazgeçin. Sonra başarısızlığı anlatmak zorunda kalacaksınız.

İki, “Biz hazırız” demeyin, kriter hazır olmak değil ki, onu da mı bilmiyorsunuz?

Üç, “Tek rakibimiz Almanya” gibi iddialarda bulunmayın. İnsanın aklına Murat 124’ün arka camındaki “Tek rakibim THY” sloganını getiriyorsunuz.

Dört, enerjinizi bize bizi anlatmaya harcamak yerine uluslararası spor camiasında “güven” oluşturmak için kullanın.

AKLIMDA KALAN

Nejat İşler başka bir şeydir…” hissim: Hürriyet Cumartesi’de Ceren Şehirlioğlu var. İlginç bir tip. Fırsat bulunca okuyorum. Bu hafta bir Nejat İşler yazmış ki o kadar olur. “Ekranın sahibi geri döndü” demiş. Nejat İşler ekranın sahibi mi onu bilmem, ancak taa “Gülbeyaz”dan bu yana benim için onsuz her ekran eksik, o her bağlama fazladır.

Yorumlar 1 yorum