Sorunları görmezden mi gelelim?

"Bu nasıl anket" başlıklı yazıma Türkiye'nin dört bir yanından tepki geldi. Ben, görebildiğim birkaç il ve ilçede sorun olduğunu düşünüyordum lakin...

"Bu nasıl anket" başlıklı yazıma Türkiye'nin dört bir yanından tepki geldi. Ben, görebildiğim birkaç il ve ilçede sorun olduğunu düşünüyordum lakin elektronik posta kutuma gelen mesajlara bakılırsa aday gösterilen pek çok isimden yana memnuniyetsizlik var.

Bu tür süreçlerin sıkıntılarını iyi bilen biriyim.

Neredeyse her bir seçmen gönlünden geçen ismin aday gösterilmesini ister. Bunlara ilaveten kimi arkadaşının, kimi dostunun, kimi beğendiği bir ismin aday gösterilmesini ister. 

Milletvekili uyumlu çalışacağı, teşkilat, ise uyumlu çalışacağı ve hatta etmeyeceği ismi partiye önerir. Bunu da anlıyor ve hak veriyorum.

Ancak yazıda bahsini ettiğim şey çok daha farklıydı. Tekrar anlatmaya çalışayım.

Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sayın Mehmet Özhaseki'nin aday belirleme sürecinde nasıl ince eleyip sık dokuduğuna şahidim. Tabanda karşılığı olan en doğru adayı ortaya çıkarmak için olağanüstü bir mücadele verdiğini de biliyorum.

Buralarda bir sorun olduğunu söylemiyorum. Söylemek istediğim şey çok basit. 

Kısa süre önce yapılan kamuoyu araştırmalarında yüzde 57 ile 60 arası oy aldığı belirlenen isimler hakkında yapılan son anketlerin gerçeği yansıtmadığını anlatmaya çalıştım. 

Yani şöyle düşünün. 

Anket şirketi seçmene, "Kimi belediye başkanı olarak görmek istersiniz?" diye soruyor. Eski bir milletvekili, ikamet etmediği, sokağını, caddesini bilmediği, insanını tanımadığı ve hatta 2-3 yıl boyunca uğramadığı o ilçedeki anketlerden birinci sırada çıkıyor!

Ya da ilçedeki seçmen kitlesi mevcut belediye başkanın başarılı olduğunu ve göreve devam etmesi gerektiğini söyleyecek. Ama o belediye başkanının adı ankette son sıraya konulacak.

Bakınız…

Aday gösterilen isimlerin kişiliğine ve karakterine dair tek kelime etmedim, etmem de...

Bu benim boyumu da haddimi de aşar.

Ben bu bölgelerdeki seçmenin sesine kulak veririm. Eğer o bölgedeki seçmenler, "Bizim tercihimizi önemsemediler. Bu nedenle sandığa gitmeyiz, oy da vermeyiz" diyorsa...

Eğer o bölgedeki sivil toplum kuruluşları sosyal medya üzerinden, "İthal aday istemiyoruz ve bu adayın bize dayatılmasını kabul etmiyoruz" diye bildiri yayınlıyorsa...

Yani adını andığım il ve ilçelerde aday gösterilen isimlerden yana genel anlamda bir memnuniyetsizlik var ise ve bu memnuniyetsizlik partiye seçim kaybettirecek boyutlara ulaşıyorsa, bunu yazmam gerekmiyor mu?

Seçimden sonra, "Şu hatalar yapıldığı için kaybedildi" diye ahlanıp vahlanmak yerine, seçimden önce hatalı görünen noktalara dikkat çekmenin nesi kötü?

Bu durum beni birilerin gözünde sevimsiz mi yapıyor? Bunu yaptığım için gözden uzak, gönülden ırak olanların masasında oturmaya mahkûm mu edileceğim?

Olsun kardeşim, buna alışkınım ve buna razıyım, dert değil!

Ben seçmenin tepkisine ve davanın zarar görüp görmeyeceğine bakarım. Bunun dışında kimin geldiği kimin gittiği umurumda değil. 

Bu arada bir ekleme yapayım.

Geçen yazıda Çayırova'da aday gösterilen Bünyamin Çiftçi ismini zikretmiştim. Çiftçi'nin 2014 yılında belediye başkan aday adaylığı için genel merkeze verdiği özgeçmişinde iki Fetöcü ismi referans olarak gösterdiğini söylemiştim.

Sayın Çiftçi gerek bana gönderdiği mesajda gerekse Kocaeli medyasına yaptığı açıklamada bunun doğru olmadığını söyledi.

Sayın Çiftçi haklı...

Aday adaylığı noktasında kendisine referans olan Fetö'cü olmamış, burası doğru. Mesele benim elimdeki belgeyi yanlış yorumlamamdan kaynaklı ve bundan dolayı kendisinden ve yanlış bildiği verdiğim herkesten özür diliyorum.

Ancak bana göre daha kötü bir şey yapmış Sayın Bünyamin Çiftçi...

2014 seçimlerinde Çayırova Belediye Meclis'ine girmeye çalışan Bülent Çorapsız isimli Fetö'cüye referans olmuş. Bülent Çorapsız bu referans sayesinde bir süre Çayırova Belediye Başkan Yardımcılığı yapmış. Çayırova İmamı olarak bilinen Çorapsız, yakalanacağını anlayınca ailesini alıp yurtdışına kaçmış.

Bülent Çorapsız'a referans olanlardan biri de Özkan Günay. 

Yani 17/25 Aralık sonrası Fetö'ye en büyük mali desteği sağlayan isim. Sayın Çiftçi'nin bu iki isimle olan hukukunu Çayırova halkına samimiyetle açıklaması gerekiyor.

Yorumlar