Normal gebelik süresi 38 hafta ile 42 hafta arasıdır. 37
haftadan önce dünyaya gelen
bebeğe, "Prematüre
bebek" denir. Bu tür bebekler, belli bir
süre yaşam destek ünitesine bağlı olarak yaşatılmaya çalışılır.
Meral Akşener'in parti kuracağına dair ilk haber, bundan 5 ay önce,
3 Mayıs 2017 tarihinde kamuoyu ile paylaşıldı.
Anlayacağınız erken doğum gerçekleşti, bebek prematüre olarak
dünyaya geldi. Bu benzetmeyi yapma nedenimi izah edeyim.
Siyaset arenasında güçlü bir figür olabilmeniz için ya partinin
kurucusu olarak şahsınızın, ya da kurduğunuz partinin çok güçlü bir
hikayesinin olması şarttır.
Misal...
Menderes'i Menderes yapan, "Yeter Söz
Milletindir" sloganı ve sonrasında
yazdığı destansı hikayedir.
Şahsi bir hikayesi olmayan Turgut
Özal'ın hikayesi "Orta
Direk"sloganıdır. Bu sloganın gereğini yerine getirip,
orta direk ile zengin kesim arasındaki makasın
kapanmasında gerçek bir hikaye yazmıştır.
Süleyman
Demirel'in hikayesi "Herkese 3
Anahtar" vaadinde bulunmasıdır.
Tansu Çiller'in hikayesi, ilk kadın başbakan olması ve uçuk
vaatleridir. Mücahid Erbakan'ın
hikayesi "Yeniden Büyük
Türkiye"dir. Göreve gelir gelmez memura hayal edilemeyecek
derece büyük zam yapmasıdır onu lider yapan...
Recep Tayyip Erdoğan ise başlıbaşına bir
hikayedir.
Şiir okuduğu için hapse atılması, siyasi yasaklı hale getirilmesi,
partisinin kapatılması, 28 Şubat dönemi, e-muhtıra, Gezi
ayaklanması ve 17/25 Aralık darbe girişimi, İsrail'e
ve küresel güçlere rest çekmesi Erdoğan'ı dünya lideri yapan
hikayelerin özetidir.
Erdoğan'ın yanısıra, kurduğu partinin hikayesi de çok
güçlüdür. "Her şey Türkiye
için" sloganı ile yola çıkılmıştır
mesela. "Biz birlikte
Türkiye'yiz" sloganı ile herkese kucak
açılmıştır.
Peki Meral Akşener'in hikayesi ne?
Gözünüzü tavana dikip düşünmeye başladınız değil mi? Boşuna
düşünmeyin, çünkü ortada dişe dokunur bir hikaye yok.
Olanı ben söyleyeyim...
ANAP'tan DYP'ye geçmesi ve İçişleri Bakanlığı yapması... DYP
sandığa gömülünce AK Parti'ye geçme çabaları... O kapı kapanınca
MHP'ye geçmesi ve sonrasında Bahçeli tarafından partiden
dışlanması...
Sonrasını hepimiz biliyoruz.
Kendisi gibi diğer partilerden kovulmuşların toplandığı İyi
Parti'yi kurması ve halkın oylarına talip olması...
Peki İyi Parti'nin bir hikayesi, yani topluma sunduğu bir yenilik
var mı? Ya da şöyle sorayım.
Meral Akşener'in, "Ben bu işi mevcut
iktidardan daha iyi yaparım?"dediği ne var?
Dünkü konuşmasından yola çıkarak bize ne sunduğuna bir bakalım:
"Başta PKK olmak üzere terör örgütleriyle mücadele
edeceğim" diyor...
Aklıma Kemal Kılıçdaroğlu'nun Sakarya'daki otopark vaadi
geldi.
Hatırlarsanız CHP lideri de, AK Partili Belediye'nin yaptırdığı
yeraltı otoparkanın üstündeki miting
alanında "Bizim belediye başkan adayımız
seçimi kazanırsa şu toplandığımız alanın altında otopark
yapacak" demişti...
Yahu mesele terör örgütleriyle mücadeleyse, yönetimdeki iktidar
bunu zaten layıkıyla yapıyor. Üstelik MHP'nin tam desteğini
alarak. E o zaman sana ne gerek var?
Bir başka vaadinde, "Türkiye'yi
böldürmeyeceğiz" diyor. "Yok
anam bacım, biz ille de
böldüreceğiz" diyen mi var?
"Başaramayacaksınız. Milletimizi bölemeyeceksiniz,
bayrağımızı indiremeyeceksiniz, vatanımızı parçalayamayacaksınız,
devletimizi yıkamayacaksınız, ezanlarımızı
susturamayacaksınız" diyen bir
Cumhurbaşkanı varken... "Bu ülkenin tek çakıl taşı
için can veririz"diyen MHP varken varken sana hacet?
Daha başka ne diyor?
"FETÖ ihanet şebekesi sadece 15 Temmuz değil, 2004'ten
itibaren bütün operasyonların ana aktörüdür. 15 Temmuz tam
anlamıyla bir devlet etme
zaafiyetidir" diyor.
Güzel...
O zaman biz de şu soruyu soralım:
Tansu Çiller Fetullah Gülen ile omuz omuza poz verirken, siz
bu ülkenin İçişleri Bakanı değil miydiniz? İçişleri Bakanı
olarak bu örgüte karşı hangi mücadeleyi verdiniz?
Hadi o dönemi bir kenara bırakalım.
AK Parti iktidarı Fetö ile mücadele ederken, Samanyolu kanalına
çıkıp Fetö'cülere destek mesajları veren siz değil miydiniz Sayın
Akşener?
Daha başka ne diyor?
Hem İsmet İnönü'yü rahmetle anıyor, hem de Erdoğan'ı
kötülerken "Post modern milli şef
iktidardadır" diyerek İsmet İnönü'ye
benzetiyor. Erdoğan
için "diktatör" imasında
bulunarak AK Parti seçmenini yanına çekeceğine inanıyor.
Hem Muhsin Yazıcıoğlu'na rahmet okuyor, hem
Yazıcıoğlu suikasti davasında adı şüpheli olarak dosyada yer
alan Adana Bölge Jandarma Komutanı Tuğgeneral Ali Lapanta'yı
partinin kurucular kuruluna koyuyor.
"Güneydoğu sorununu
çözeceğiz" demesi var ki, herhalde bu
dahiyane çözüm önerisini duyan
siyasiler, "Meğer çözüm ne kadar
kolaymış. Biz bunu nasıl
düşünemedik" diye kafasına
vurmuştur!
Bunların dışında ekonomi, eğitim, sanat, sanayi, enerji tarım gibi
kritik konularda acil eylem planı yok, reçete yok, millete dokunan
bir öneri yok!
Uzun lafın kısası, partinin ismi dışında iyi ve yeni bir
şey yok.
Bitirmeden önce iki soru...
Meral Akşener'i partisini kurduktan sonraki gün, Anıtkabir'i
ve Hacı Bayram Veli Türbesi'ni ziyaret ederken izledim.
Dikkatimi çeken bir şey oldu.
Anıtkabir'e başı açık çıkan Akşener, Haci Bayram Veli Türbesi'nde
başörtülüydü.
Bu değişikliğin nedenini merak ettim gerçekten.
Başörtülü mezar ziyareti yapmak saygı gereğiyse, Atatürk'e niye
saygı göstermedi. Yok eğer başı açık mezar ziyareti saygı
gereğiyse, Hacı Bayram Veli'de niye kapandı?
Bu birinci soru...
İkinci sorum ise şu:
15 Temmuz darbesi öncesinde "Yurtta Sulh
Cihanda Sulh" sözünü onlarca defa
kullanan Meral Akşener, bu anlamsız sözleri neden söylediğine dair
açıklama yapacak mı?
Dahası...
"Meral Akşener'e partiyi kurduran isim
Fetö'dür" dedikten sonra bu partinin
kuruluşunda görev yapan Sayın Koray Aydın kamuoyunu aydınlatacak
mı?
Dipnot: "Akşener'in Partisi
ne kadar oy alır?" diye soracaksınız
söyleyeyim. Erken konuşmak istemem ancak, eğer şu haliyle devam
edecekse, Cem Uzan'ın partisi kadar oy alır. E haliyle AK
Parti'ye faydası da en az Cem Uzan kadar olur!
SOSYAL MEDYADA TAKİP İÇİN:
twitter.com/slymnoz
facebook.com/slymnoz
instagram.com/suleymanozi