Önünü kesip, "HDP ile iş birliği
yapmayın" diyen
adamı, "Buna sen mi karar
vereceksin?" diye tersledin.
Ama az ötede yolunu kesen
HDP'lilere, "Gönlümüz bir, hedefimiz bir.
Size layık olabilirsem ne mutlu
bana" diye gerdan kırdın.
Biraz daha ötede yoluna çıkıp, "HDP ve
PKK'nın size destek çağrıları için ne
söylersiniz?" diye soran
gazeteciye, "Bana ne ya, ben onların
açıklamalarını ciddiye almıyorum
ki" diye cevap verdin.
Seçim öncesi çıktığın canlı
yayında, "Selahattin Demirtaş'ı tanımam
etmem. Siyaset tarzını da bilmem" dedin.
Ama seçim sonrası, "Ben esasında onun
seçimde kullandığı dili de beğenen
biriyim" diyerek milleti aptal yerine
koyduğunu pişkin pişkin itiraf ettin.
Sonra çıktığın televizyon ekranında, "Bak
valla billa, benim içimde kötülük yok. Ben yalan nedir kıvırma
nedir bilmem" dedin.
Sana çalışmadığın yerden soru soran
vatandaşa, "Bak, bana ukalalık
yapma"dedin, "Senin beynin
uyuşmuş" diye hakaret ettin, yanağına
şaplak atarak küçümsedin.
Sayende çocuğun hayatı karardı.
Sana destek veren şizofren bir
kesim, "Dükkânı kapat buralardan
taşın"diyerek çocukcağızı tehdit etti. Yetmedi eşine ve
çocuğuna bıçak gösterilip, "Buradan
cenazeniz gitmedin
gidin" dendi.
Sonra...
Medya patronlarını aileleriyle birlikte tek tek
sayıp, "Beni ekranlara çıkarmazsanız
adınızı anmam" diyerek tehditte
bulundun.
İş insanlarını, "Yandaşlık yaparsınız
sizinle hesaplaşırız" diyerek tehdit
ettin.
Sana istemediğin sorular soran
televizyoncuya, "Oraya ünlem koy ve
kapat"diye emrivaki yaptın.
Yalanını ve iftiranı yüzüne çarpan
moderatöre, "Sen bu işleri bilmezsin.
Karışma" diye talimat verdin.
Ev arkadaşın olan bir başka
gazeteci, "Yahu küfretmişsin işte çıkıp
itiraf et"dediğinde, "Sana
tavsiyem, bu konuya yönelmek yerine, projelerimi halka
anlat" diyerek şantajda bulundun.
Sana soru soran bir başka gazeteciyi milletin gözü önünde
korumalarına dövdürdün.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde görev yapan neredeyse her insana
iftira attın!
"Genel Sekreter yazlık, baharlık ve kışlık araba
kullanıyormuş" dedin.. Ama Genel
Sekreter yalanını ortaya çıkarınca, "Ben
göreve gelince seninle
konuşacağım" diyerek tehdit ettin.
25 milyon oy alan AK Parti'yi, Erdoğan'ı ve
etrafındakileri, "Bir avuç
insan" diye tarif ettin. Vakıflara, derneklere,
STK'lara ve buraların yöneticilerine atılmadık iftira
bırakmadın.
E, karakol basıp polisleri tehdit ettiğini biliyorduk. Haksız yere
insanları işinden edip, intiharına neden olduğunu da
duyuyorduk.
Bunun üstüne bir de devletin valisine
küfrettin, "ittir,
basittir" dedin.
Tüm bunları yapan sen şimdi bize, "Ben
var ya ben, ben 16 milyonun belediye başkanı olacağım. Herkesi
kucaklayacağım" diyorsun.
Yahu üç ay gibi kısa bir sürede yanından yörenden geçen kim varsa
hayatını kararttın Sayın İmamoğlu!
Rende gibisin maşallah, doğraya doğraya ilerliyorsun!
Eğer senin kucaklaman böyleyse, Allah'ını seversen yapma!
Bak kurbanın olayım beni kucaklama!