CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na şehit cenazesinde yapılan
saldırıyı kınadım diye bizim mahalleden epey laf
işittim.
Beni takip eden kardeşlerim, "Bekir
Bozdağ ve Taner Yıldız'a benzeri saldırı yapıldığında bunlar hem
seviniyor hem de saldırganları koruyordu. Sen nasıl olur da bunlara
yapılan saldırıyı kınarsın?" diye isyan
içerikli mesajlar gönderdi.
Bak sevgili kardeşim.
Bekir Bozdağ saldırıya
uğradığında, "Bekir
yerde" manşeti attığını, Taner Yıldız yumruk
yiyip burnu kırıldığında, "Yumruk
terapisi" diye alay ettiklerini ben de senin
gibi unutmadım.
Ben de CHP liderine yapılan fotoğrafın
altına, "Kılıçdaroglu'nun çenesi şehit
yakınının yumruğuna çarptı" diye yazabilir ya
da "Kılıçdaroğlu'nun şehit yakınlarıyla sıcak
buluşması" diye alaycı cümleler
kurabilirdim.
Ama ben yapamam!
Çünkü benim peygamberim, "Kim kime
benzemeye çalışırsa ondandır” diye buyuruyor.
Ben, onlara benzemeyecek bir davranış içinde olamam!
İbn Haldun'un, "Mağluplar, galip olanları
taklit eder” sözü meşhurdur. Ben,
inandığım davanın galibiyim kardeşim. Onlar beni taklit edecek. Ben
onları taklit edemem, onların yaptığının bir benzerini
yapamam. Bunu davama, inancıma, kişiliğime ve karakterime
hakaret sayarım.
Ben onlara benzeyecek bir davranış içinde olmayı istesem,
onlar gibi davranırdım.
15 Temmuz gecesi ecel, Recep Tayyip Erdoğan'ın üzerine çığlık
ata ata gelirken ve 253 insanımız kurşunlarla kırılıp yere düşerken
yaşanan katliama tiyatro diyenlere, "Asıl
tiyatro budur" demeyi ben de
bilirdim.
O gece onların darbecilerin tanklarını alkışladıkları gibi
ben de saldırganı Kılıçdaroğlu'na saldıranları alkışlamayı
bilirdim.
Onlar, 15 Temmuz'da, "Polislerle bir olup
Mehmetçik'in kafasını kestiler"yalanını piyasaya
sürmüşlerdi. Ben de "HDP ve PKK ile bir olup 4
Mehmetçik'in katledilmesine sebep
oldular" diyebilirdim. Ve Allah biliyor ki
bu söylediğim yalan olmazdı!
Ama bunu söylemenin bu ülkeye ya da bu ülke insanına bir
faydası olmuyor, olmayacak.
Aksine zararı olacak!
Ezan tartışması, seçim tartışması ya da Kılıçdaroğlu'na
saldırı üzerinden bizi karanlık noktaya çekmeye çalışan gizli bir
el var. Seçimden hemen sonra PKK'nın yeniden askeri üslere
saldırmaya başlaması bir tesadüf değil.
Seçimden sonra biz, “antrikod mu musakka
mı?” diye kafa patlatırken, Kılıçdaroğlu’na
atılan yumruğa sevinirken ABD, YPG’ye 200 tır dolusu silah daha
gönderdi.
Birileri bu ülkeyi küle ve köze döndürmek uğraşıyor.
Hedefleri bize seması olmayan bir ülke bırakmak olan bu karanlık
odakların ne yaptıklarına odaklanmak ve kurdukları tuzaklara
düşmemektir bizim işimiz.
Bu konuda söyleyeceklerim bundan ibaret ancak konuyla
bağlantılı olarak şunu da eklemem gerekiyor.
Kemal Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırıyı kınadık kınamasına
ama Kemal Kılıçdaroğlu cephesinde yaşananları da göz ardı
edemeyiz.
CHP'nin de bu noktada dönüp kendine bakması
ve "Yahu millet bize niye CHPKK diyor? Biz niye
terör örgütünün stepnesi muamelesi görüyor ve şehit cenazelerinde
ağır tepkilerle karşılaşıyoruz?" sorularını
sorması gerekiyor.
En basit örnekten yola çıkacak olursak...
Saldırı sonrası Kemal Kılıçdaroğlu'na geçmiş olsun
ziyaretine giden HDP'liler arasında, daha iki gün önce PKK'lının
tabutuna omuz veren bir PKK'lı vardı ve bu PKK'lı CHP genel
merkezinde paşalar gibi ağırlandı.
"AKP'lilerin kullandığı nefret dili bizi hedef haline
getirdi " diyerek suçu başkalarına atanların da
dönüp kendini bir hesaba çekmesi gerekiyor.
Sen, Mehmetçik ile girdiği çatışmada itlaf edilen PKK'lı
teröristin tabutuna omuz veren PKK'lıyı makamında ağırlayacaksın.
Ama onlarla canı pahasına mücadele eden İçişleri Bakanı Süleyman
Soylu ile Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın istifasını
isteyeceksin.
PKK'lıyı başının üstünde ağırlarken, geçmiş olsun telefonu
açan Süleyman Soylu'ya kâğıda kaleme gelmez küfürler
edip, "Sizi
bitireceğiz" diye tehditler
savuracaksın.
Sonra da "Bizim terörle, teröristle bir
işimiz yok. AKP'liler bize iftira
atıyor"diyeceksin.
Yok öyle bir dünya arkadaş!
Bu ikilinin değil kellesini, kesip attıkları tırnaklarını
dahi size vermeyiz. Bunu kafanıza soksanız iyi
edersiniz.