CHP Genel Başkanı olduktan tam 7 yıl sonra ilk adımı atmış olması
umut verici!
Daha önceki yazılarımda da söyledim.
Bu yürüyüşün çıkış noktası yanlıştı. Fetö ile ilişkisi neredeyse
netleşmiş, devletin gizli sırlarını Can Dündar'a servis etmiş Enis
Berberoğlu isimli biri için yollara düşmenin toplumda geniş
kapsamlı bir karşılığı olamazdı.
Oysa hayat, Kemal Kılıçdaroğlu'na daha önce her insana nasip
olmayacak inanılmaz fırsatlar sunmuştu.
Mesela, darbe gecesi havaalanından sıvışmak yerine, gördüğü ilk
tankın üzerine çıkmış olsa, şu an milyonların kahramanı olarak
saygı görecekti.
Ya da...
Kadir Topbaş ile Bülent Arınç'ın damatları tahliye
edildiğinde "Adalet için
yürüyeceğim" kararı almış olsa, şu an
gerçek bir lider gibi hürmet görecekti.
Peki o ne yaptı?
Her zaman olduğu gibi, büyüyen ve güçlenen Türkiye'nin tersi
istikametinde yürüme kararı aldı.
Nasıl mı?
Şöyle...
Fetö’ye ve darbeye karşı olduğunu söyledi ama
darbecilerin yakınlarıyla birlikte yürüdü.
Yetinmedi, "Fetullah Gülen'e sempati
duyanlar adalet istiyorsa, onlar da yürüyüşümüze
katılabilir" diyerek onlara kol kanat
gerdiğini gösterdi.
PKK'ya ve teröre karşı olduğunu söyledi ama dağdaki teröristlerin
şehirdeki uşaklarıyla, yani HDP’lilerle elele, kolkola yürüdü.
Kobani olaylarının faili, Yasin Börü'nün katili olan Selahattin
Demirtaş'a özgürlük istedi. Sırtını PKK'ya dayayan Figen'e adalet
istedi.
Hal böyle
olunca, "cesaret" ve "kahramanlık" hayaliyle başlattığı
eylem tarzı, büyük bir ahmaklığa dönüştü.
Gerek yürüyüş boyunca, gerekse Maltepe'deki mitingde şu üç önemli
mesajı verdi:
1 - Cumhurbaşkanını tanımıyorum
ve onu siyaset dışı oyunlarla devirmek için herşeyi yapacağım.
2 - Bu ülkede dikta rejimi var. Batı,
Erdoğan'ı devirmemiz için bize yardım etmeli..
3 - Bu attığımız ilk adımdır.
Bundan sonra sivil itaatsizlik ve sokağa çıkma eylemleri yapmaya
devam edeceğiz.
Amaç belli, niyet belli!
Bu siyaset dışı darbevari söylemler ve niyetler dünya üzerindeki
hiç bir insanı lider ve kahraman yapmaz. İşte bu
yüzden, "Kemal Kılıçdaroğlu bu onurlu
ünvanlar için yeterli şecereye sahip biri
değil" diyorum.
İşte bu yüzden, "Ülkenin koynuna sinsice
girmeye çalışan yılanların önünde diz çöküp boyun
eğen uşaklardan lider ve kahraman
çıkmaz" diyorum.
Gerek Kemal Kılıçdaroğlu'nun, gerekse onunla birlikte yürüyen
Fetöcü ve PKK'lıların artık şunu net bir şekilde anlaması
gerekiyor.
Burası, yeni Türkiye...
Bu diyarda artık kahramanlar hain, hainler kahraman diye
anılmayacak. Bu millet, sadakati bir kez ödüllendiren, ihaneti bin
kez cezalandıran bir millettir.
Sizin istediğiniz adalet, bizim gözümüzde bu topraklara
ihanettir!
Bu nedenle...
Hainlere adalet ve özgürlük için değil Ankara'dan İstanbul'a,
Fizan'a dahi yürüseniz, bizi ihanet provalarınızın figüranı
yapamayacaksınız.
Birileri darbe mi istiyor?
Buyurup gelsinler. Yaşayanlar diyarından erken ayrılmak zorunda
bırakılan 249 şehidin intikamını almak için cayır cayır
yanıyoruz.
Bazılarımız belki ilk kez sokağa çıkacak, bazılarımız ise belki son
kez... Lakin biliniz ki bir kez daha sokağa çıkmak için günlere
veya saatlere ihtiyaç duymaz, saniyelere bile gerek
görmeyiz.
Birileri kan mı istiyor?
Kaçınılmaz olanı ertelemenin manası yok. İstekleri gerçekleşecek ve
kendi kanlarında boğulacaklar.
Burası yeni Türkiye'dir artık beyler!
Ülkesini, bayrağını ve toprağını gerçekten sevenler için
cennetin ta kendisi, hainler için cehennemin birazcık berisidir
artık bu ülke...
Özetle...
Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere, yollara düşenlere son
mesajım şudur.
25 gün boyunca "Belki hainlere ve
darbecilere adalet getiririz"umuduyla yürüdünüz, güldünüz,
eğlendiniz, yattınız kalktınız ve kendi amaçsız menzilinize
vardınız. Sesinizi duyduk, niyetinizi anladık. Talebinize karşılık
bir cevap beklediğinizin farkındayız.
Şimdi azcık kenara çekilin!
15 Temmuz gecesi tankları gördüğünde kaçmayan, paletlerin altına
atlayan, silahların namlusuna göğsünü siper eden gerçek
kahramanlara yol açın!
Onlar, milyonluk maydanlara sığmadığı için ülkenin 81 ilindeki
meydanlara dağılıp öyle mesaj verecek. Zaten beklediğiniz
cevabı da onlar verecek!