Kasım ayında ne olacak?

Birileri sanki bir patlama noktası oluşturmak için, "Yeter artık" dedirtmek ve milleti sokağa dökmek için ortamı ısıtmaya çalışıyormuş gibi geliyor.

Günlerdir, Türkiye'nin dört bir yanından mesajlar alıyorum. Birbirini görmemiş, birbirini asla tanımamış insanlardan hem de...

Kimi esnaf, kimi işine gidip gelen kamu çalışanı... Hepsinin şikayetleri birbirinin aynı...

Esnaf, "Son günlerde yediğimiz cezaların haddi hesabı yok. Denetim tamam ama, eften püften nedenlerle yediğimiz cezaların altından kalkamayacak hale geldik" diyor.

Bir kafeterya işletmecisi anlatıyor.

"Devlet bana nargile ruhsatı vermiş, içilecek alanı da kendisi belirlemiş. Ama denetim memurları, belirlenen alanda nargile içildiği için bana 40 bin lira ceza kesti. Bu cezalar bir kez değil, defalarca kesiliyor"
 diyor. 

Bir kaç mekan sahibine sordum, onlar da tıpatıp aynı şeylerden dert yanıyor. 

Çalışan kesim ise işe gidip gelirken, yediği trafik cezalarından yana dertli... 

Sıradan cezalar değil...

Her gün gidip geldikleri güzergahta, EDS kameralarının arkalarından gönderdiği seri cezalar. Kimisi gelen ceza makbuzlarını bana göndermiş.

Bakıyorum, bakıyorum, bir anlam veremiyorum. Anlam veremiyorum çünkü bu cezalar normal değil...

Bir çok ilde, belediyelere bağlı zabıtalar esnafa nefes aldırmıyor. Yıllardır aynı noktalarda satış yapan seyyar satıcılara göz açtırılmıyor. Yaşlı başlı insanların tezgahları tarumar ediliyor, direnenler sıra dayağından geçiriliyor, öldüresiye dövülüyor. Abidik gubidik nedenlerden dolayı denetim yapılıyor ve tonla ceza kesiliyor.

Vergi dairelerinde, belediyelerde ve diğer kamu hizmetlerinde hizmet alamadığını söyleyenlerin oranı katlanarak artıyor. 

Yaşanan süreç, bana Gezi eylemleri öncesindeki durumu hatırlatıyor. 

Birileri sanki bir patlama noktası oluşturmak için, "Yeter artık" dedirtmek ve milleti sokağa dökmek için ortamı ısıtmaya çalışıyormuş gibi geliyor. 

Ortalıkta ilginç videolar dolaşıyor. 

Hulusi Akar Paşa'yı aciz gibi gösteren rehin alınma videosu gizli eller tarafından medyaya servis ediliyor. 

Sedat Peker'in adı kullanılarak birilerine işkence ediliyor ve bu görüntüler sosyal medyada yayınlanıyor. Bir başka videoda vatandaş sokak ortasında işkence görüyor ve kendi eliyle kendisine kurşun sıktırılıyor. Devlet mafyaya teslim olmuş gibi bir infial havası estiriliyor.

Şu sıralar sosyal medyada dikkatimi çeken bir şey var.

Daha önce 15 Temmuz'u ima yoluyla işaret edenler, bu sıralar Kasım ayının ortalarında yeni bir şeyler yaşanacağından bahsediyor. 

"Kasım ayı zor geçecek" diyen diyene...

Firari terörist Fetullah Gülen'in sesi netliğini kaybetmeden hala buralara kadar ulaşabiliyor. Böcek suratlı, Pensilvanya'daki ininde, bu söylentileri haklı çıkarırcasına yeni ihanet senaryoları anlatıp duruyor. Son mesajındaki "Ayağa kalk Sakarya" mesajı bana öylesine söylenmiş bir söz gibi gelmiyor. 

Felaket tellallığı yapma niyetinde değilim.

Sadece yaklaşan sessiz bir tehlikeyi haber veriyor ve tıpkı 15 Temmuz sonrasında olduğu gibi uyanık olmamız gerektiğini söylüyorum.

"Yeni acıların ve kötü anıların yeniden önümüze serilmemesi adına uyanık olmalıyız" diyorum. 

Bugüne kadar başımıza ne geldiyse umursamamaktan ve ihmalden geldi. O ihmaller zinciri, daha önce hiç görmediğimiz fırtınaları kapımıza kadar getirdi. 

Ve bu ihmaller sonucunda yaşadığımız acı, hayatımız boyunca hissettiğimiz tüm acılardan daha beter oldu. 

Onun için çok dikkatli olmalıyız.

Yukarıda bahsini ettiğim cezalar neden kesiliyor, esnaf ve vatandaş neden infial noktasına getiriliyor ve kimler perde arkasında ne planlar yapıyor? 

Ülkeyi idare edenler bunların hepsini tek tek araştırmalı ve gereğini yerine getirmeli...

Ve bizler...

Ülkesini canından aziz bilen bizler.

Bedenlerimizde ve ruhlarımızda açılmak istenen yeni yara izlerine asla izin vermemeliyiz. 

Mesele vatan olunca, ideolojilerin ve partilerin bizim için önemsiz olduğunu daha önce gösterdik. Ülkenin bekası için tarifi tamiri imkansız bedeller ödedik.

Geri dönemeyecek kadar ilerledik.

Bu noktaya birbirimizle didişmek için, şahsi hesaplaşmalar için ve en önemlisi pes etmek için gelmedik. 

Bir olmaz, birlik içinde haraket etmezsek, pişman olacak zamanımız dahi olmayacak.

SOSYAL MEDYADA TAKİP İÇİN:

twitter.com/slymnoz

facebook.com/slymnoz


instagram.com/suleymanozi

Yorumlar