E hani süt?

CHP'ye yakın gazeteler, Ekrem İmamoğlu'nun dün İBB Meclisi'nde yaptığı sunumu "Korkunç tabloyu açıkladı" başlıklarıyla verdi.

CHP'ye yakın gazeteler, Ekrem İmamoğlu'nun dün İBB Meclisi'nde yaptığı sunumu "Korkunç tabloyu açıkladı" başlıklarıyla verdi.

"Neymiş o korkunç tablo?" diye merak ettim, internet üzerinden Ekrem İmamoğlu'nun yaptığı konuşmanın tamamını baştan sona dinledim. 

Vallahi ne yalan söyleyeyim.

Ben korkunç tablodan çok, korkunç yalanlarla karşılaştım. O yalanların neler olduğunu alt alta yazayım.

1'inci yalan: İmamoğlu, "Maliye'den gelen ve temmuz ayında kullanılması gereken 980 Milyon liralık tüm nakit 1 hafta içerisinde kullandırılmış ve buhar olmuş" diye acayip bir cümle kurdu.

Yani bunu duyan herkes, birilerinin 980 milyon lirayı alıp cebe indirdiğini falan düşünecek, ama değil. 

İşin gerçeği şu:

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, gelen 980 milyon lirayı kendisiyle iş yapan firmalara, yani borçlu olduğu kurum ve kuruluşlara ödemiş. Yani her yılın aynı ayında yaptığı gibi, Maliye'den tüm belediyelere sağlanan kaynak İBB'nin kasasına girdiğinde, almış bu parayı borçlarını ödemiş!

Peki daha önce niye ödememiş diye sorabilirsiniz.

Bunun açıklaması da çok basit. İstanbul Büyükşehir Belediyesi de Türkiye'deki tüm belediyeler gibi yaşadığımız ekonomik krizden etkilenmiş ve tarihinde belki de ilk defa borçlarını 8 ay aksatmış.

2'inci yalan: Ekrem İmamoğlu, "Gelir ve gider dengesi iyi hesaplanamadığı için şu ana kadar bütçe 2 milyar lira açık vermiş. Bu farkın yıl sonunda en az 4 milyara ulaşacağı görülüyor. Bu açık, seçim ekonomisi nedeniyle olmuş"diyor.

İma yoluyla, "Belediyenin kaynakları, AK Parti'nin seçim çalışmaları için harcanmış" demeye getiriyor ama paranın nerede ve nasıl harcandığına dair tek belge göstermiyor.

Hatırlarsanız benzer sözleri seçimlerden önce de çok duymuştuk. Ne diyordu o dönemde?

"Belediyede israf almış başını gitmiş. Genel sekreter dedikleri adamın yazlık, kışlık ve baharlık üç makam arabası var. Bunlar Ensar Vakfı'na, Okçular Vakfı'na ve hatta Başakşehir'e bile para aktarmışlar. Ben göreve geldiğimde milletime bu israfın belgelerini tek tek göstereceğim" diyordu değil mi?

Günlerdir soruyoruz, "Hani nerede o belgeler?" diyoruz ama ortada belge falan yok. Hala çıkıp utanmazca, "Neler yapmışlar var ya inanamazsınız"diyerek milleti ahmak yerine koyuyor.

Haa, şimdi gelelim belediyenin verdiği bütçe açığına...

İmamoğlu'nun bu bütçe açığından yana dert yanabilmesi için kendi karnesinin çok parlak olması gerekiyor değil mi? 

Ama bakıyorsunuz, 2104 yılında beyefendi göreve geldiğinde belediyenin borcu 100 milyon liraymış. 5 yıl sonra bu borcu, 500 milyon liraya çıkarmış ve belediyeyi batık durumda devretmiş.

Şimdi Beylikdüzü ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni karşılaştırın lütfen! 

Bir yanda yıl bazında 100 milyon lira açık veren bir ilçe belediyesi, diğer yanda toplamda 2 milyar lira açık veren bir büyük şehir belediyesi.

Kaldı ki bahsini ettiği bütçe açığı da doğru değil.

Zira bahsi edilen borçların yüzde 70'i, Büyükşehir Belediyesi'nin kendi iştiraklerine olan borcu. Örneğin; belediye adına konut yapan Kiptaş'a yatırım yapılmış. Ama o konutlar henüz satışa çıkarılacak duruma gelmediği için geri ödeme alınamamış.

Bakın bu cümle bizzat kendisine aittir. Diyor ki:

"Görüleceği üzere, toplam gelirin %72'si devletten gelmektedir. İlk 6 aylık sürede devletten beklenenden çok daha az gelir gelmiştir. Yani, ilk 6 ayda devlet İBB’ye ödemesi gereken tüm rakamları ödememiştir."

Eee?

Devlet belediyeye borçlu olduğuna göre, Büyükşehir Belediyesi'nin gelir ve gider tablosundaki açık zaten normal değil mi?

3'üncü yalan: Konuşmasının sonuna doğru, "Bu yılın ilk 6 ayında İBB şirketleri, bırakın karlarının beklentilerin ve planlamaların altında olmasını, kendi personel maaşlarını bile ödeyemez duruma getirilmiştir. Belediyeyi bu duruma israf düzeni getirmiştir. Bankalar bize kredi vermezse bunun altından kalkmak mümkün değildir" diyor.

Yani işin özeti şu:

Enkaz edebiyatı yaparak, "Burayı batırmışlar" diyerek aslında bir mesaj veriyor. 

"Size sözünü verdiğim vaatler var ya hani. Siz o vaatlerin üzerine bir bardak soğuk su için. Bedava süt, bedava ekmek falan hayal oldu. 150 kreş meselesini falan da unutun" diyor. 

Zaten bu kadarcık olan projelerinin gerçekleşmeyeceğini söylerken suçu İBB'ye atıyor!

Yıllık 59 milyar bütçesi olan bir belediyeyi batıyormuş gibi göstermesinin başka bir nedeni daha var. 

Yukarıdan aşağıya kadar okuduklarınıza tekrardan şöyle bir göz attığınızda İmamoğlu'nun özellikle belediyeye bağlı iştirakleri, yani belediye şirketlerini ve o şirketleri yönetenleri şeytanlaştırdığını ve hedef haline getirdiğini göreceksiniz. 

Bunu neden yapıyor dersiniz?

Sebebi çok basit...

Hani belediye şirketlerinden bazıları, seçim öncesi yapılan protokol gereği HDP'ye verilecekti ya. İşte buna zemin hazırlıyor. "Siz bu kurumları iflasın eşiğine getirdiniz" diye suçlayacak birileri lazım Ekrem İmamoğlu'na...

Onları kapının önüne koyduktan sonra protokolün gereğini yerine getirecek. 

Anladınız siz onu!

Çok uzattım, kafanızı şişirdim farkındayım ama müsade ederseniz yazımı iki küçük dipnotla bitireyim.

1- Bir önceki yazımda, 65 yaş üstü insanların, yani emeklilerin belediye araçlarına ücretsiz biniş kartlarını iptal edildiğini yazmıştım. Belediyeden, bu kartların iptal edilmediği ve uygulamanın aynen devam ettiği yönünde bir açıklama yapıldı.

Yanıldığım ve yanılttığım noktada özür dilemeyi bilen biriyim. En azından Ekrem İmamoğlu gibi bilerek ve isteyerek yalan söyleyen ve söylediğim yalanların üstüne yatan biri değilim. Bu nedenle yanılttığım okurlarımdan özür dilerim!

2- Seçim öncesi, "Belediyenin kaynaklarını kendi adamlarına, kendi yandaşlarına, kendi vakıf ve derneklerine aktarmışlar" diyen Ekrem İmamoğlu'na çağrımdır.

Sayın Başkan...

Karşımıza çıkıp, "Aha Ensar Vakfı'na aktardıkları para. İşte Bilal Erdoğan'ın vakfına gönderdikleri para. İşte genel sekreterin kullandığı yazlık, kışlık ve baharlık makam araçları" diye belge sunmadığın sürece Allah şahit olsun ki ben senin peşini bırakmam. 

Bilenler bilir ki ben AK Parti'nin içinde olup hırsızlık yapan belediye başkanlarını veya siyasetçileri bu köşede çok yazdım. Ve yine bilenler bilir ki yaptığı fenalıklar yüzünden bu köşeye konu olan hiç bir siyasetçi makamında kalamadı. O makamdan düşünceye kadar yazmaya devam ettim.

Ben, kamuoyu adına sizden o belgeleri yayınlamanızı rica ediyorum. Yayınlamazsanız, bu köşede her daim "Yalancı" olarak anılacaksınız ve görev süreniz boyunca sizin yakanızdan düşmeyeceğim.

Meclis'te Mehmet Tevfik Göksu Başkan'ın mikrofonunu kapatıp, "Burada ne konuşacağınıza ben karar veririm. Çünkü ben başkan oldum" diyerek kendinizden Tanrı gibi bahsedebilirsiniz. 

Ama beni susturamayacaksınız!

Yorumlar