Cumhurbaşkanı Erdoğan bugüne kadar bütün yüksek makamları
kendisinden önce dava arkadaşlarına sundu. Hem de büyük tehdit
ve baskılara rağmen...
Hatırlayın o günleri...
Türk Silahlı Kuvvetleri bir yandan, CHP diğer yandan, vesayet
odakları beri yandan tehdit ve şantajlara başvururken kürsüye çıkan
Erdoğan "Cumhurbaşkanımız adayımız Abdullah Gül
kardeşimizdir" demişti.
Bu açıklamayı yaparak aslında canını ortaya
koymuştu.
E-muhtıraların geleceğini, "Ordu
göreve" diyenlerin sokaklara çıkacağını bile bile
yapmıştı bu açıklamayı...
O zor zamanlarda bir gün olsun, "Abdullah kardeşim,
görüyorsun ki izin vermiyorlar" demedi. 367 Sabih'in ortaya attığı
garabet karar sonrası bir gün olsun dava arkadaşına sırtını
dönmedi.
Türk Silahlı Kuvvetleri siyasi partilere
"Meclis'e girmeyin yoksa darbe yaparız"
dediğinde bir an olsun geri adım atmadı. Gül'ün seçim
kampanyalarında ilden ile, meydandan meydana koşturdu
yüksünmeden...
Halkından vizeyi kapıp, dava arkadaşını Cumhurbaşkanlığı
makamına oturtmayı başardı.
Sonra...
Aynı şeyi Ahmet Davutoğlu için yaptı.
AK Parti'de pek çok kişinin kabullenmediği eski danışmanı
Ahmet Davutoğlu'nu Başbakanlık makamına layık gördü. 7 Haziran
seçimleri öncesi tüm eleştiri oklarına rağmen meydanlara çıktı ve
Ahmet Davutoğlu için kampanya yürüttü.
Yetmedi, 7 Haziran'da koltuğunu kaybeden Ahmet
Davutoğlu'nu 1 Kasım seçimlerinde tüm gücüyle destekledi. Ne yaptı
ne etti Davutoğlu'nu tekrar o makama taşımayı başardı.
Gel zaman, git zaman...
Abdullah Gül'ün görev süresi doldu, Ahmet Davutoğlu ise
çevresindekilerin ayak oyunları
nedeniyle kendisine bahşedilen koltuğu
kaybetti.
O günden beridir iki isimden ses seda yok.
Pardon, az kalsın unutuyordum. Ahmet Davutoğlu bir açıklama
yaptı, hakkını yemeyelim.
Medyaya verdiği demeçte, "Cumhurbaşkanlığı
yönetim sistemiyle ilgili çekincelerimi Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a
ilettim" dedi.
Acaba diyorum...
Acaba, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın desteği ve isteği olmasa bu
iki isim bir zamanlar oturdukları makamları rüyalarında dahi
görebilir miydi? Abdullah Gül Cumhurbaşkanı, Ahmet Davutoğlu
Başbakan olabilir miydi?
Milyonda bir ihtimal bile vermiyorum.
Şimdi her iki ismin suskunluğuna bakınca,
"Zaman ve makam insanı ancak bu kadar
değiştirebilir" diyorum.
Geçtiğimiz günlerde önemli bir gazetenin usta kalemi yazdı.
Ahmet Davutoğlu'nun kızkardeşi ev toplantılarında
"Hayır" kampanyası yapıyormuş.
Bugüne kadar haberi yalanlayan olmadı.
Her iki isim de bugüne dek Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın
davetlerine icabet etmedi. Ahmet Davutoğlu'nun mazereti
hazır:
"İngiltere'de olduğumdan dolayı
katılamıyorum!"
Abdullah Gül ise gerekçe göstermeye bile gerek duymuyor. Oysa
normal şartlarda her iki ismin şu anda şehir şehir dolaşıp en
azından Erdoğan'a olan vefa borçlarını ödemeleri
gerekiyordu.
Ama bırakın meydanlara çıkmayı, konuyla ilgili bir twet
attıklarına, bir mesaj yayınladıklarına bile şahit
olmadık.
İnsan bu "stratejik derinliğe"
bakınca gerçekten hayret ediyor!
ERDOĞAN'IN CNN TÜRK'TE VERDİĞİ MESAJLAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın CNN Türk'te yaptığı açıklamaları
dinledim. İlk defa dile getirdiği bazı konular vardı.
"16 Nisan'dan sonra Türkiye ve Avrupa için sürprizlerimiz
olacak" mesajı bence çok ama çok
önemliydi.
Ama ondan da önemlisi iç siyasete dair verdiği
mesajdı.
Erdoğan'ın rahat hareketleri, 16 Nisan halk oylamasıyla
ilgili zerre kadar endişe taşımadığını gösterdi.
"Yüzde 52'nin çok üzerindeyiz. Hedefimiz yüzde 60'ın
üstü" demesi bir hayli önemliydi.
Erdoğan bugüne kadar anketlerle ilgili yanıltıcı tek bir
açıklama yapmadı. 7 Haziran'da "Sürpriz sonuçlar
çıkacak" diyerek sonuçlardan umutlu olmadığını
samimiyetle dile getirmişti hatırlarsanız.
Bu nedenle verdiği rakamlar gerçeğe en yakın rakamlar olarak
kabul edilebilir.
Son olarak...
Erdoğan her ne kadar erken seçim iddialarıyla
ilgili "O hükümetimizin kararı" dese
de sonrasında verdiği mesaj çok daha çarpıcıydı.
"Hükümetimizin alacağı bazı kararlar
olabilir!"
Meali:
2018 yılının ilk diliminde erken seçime hazır
olun!
twitter.com/slymnoz
facebook.com/slymnoz
instagram.com/suleymanozi