AK Parti teşkilatlarında görev alanların, belediyelerle iş
yapmaması ve belediyelerde bireysel olarak görev almaması yönünde
partinin aldığı bir prensip kararı var.
Bazı teşkilat ve belediyeler zaman zaman bu karara uymuyor,
parti teşkilatında çalışanlar, belediyelerin çeşitli kademelerinde
görev alabiliyor.
Bunu normal karşılıyorum.
AK Parti'nin kuruluşunda ve büyümesinde büyük emeği olan
teşkilat mensupları pek tabi ki hakettiği noktalarda çalışacak ve
ekmeğini kazanacak.
Benim itirazım buna değil.
Ben, teşkilatta görevliyken belediyelere taşeron işçi
olarak giriş yaptıran, diğer taşeron işçilerden 2-3 kat fazla maaş
alan ve işi gitmeden maaş alan kişilerin korunup kollanmasına
itiraz ediyorum.
Geçtiğimiz hafta böylesi bir durumun yaşandığı Şanlıurfa'daki
bazı belediyeleri yazdım. Doğrusunu isterseniz böyle bir tepki
beklemiyordum.
Kimi belediye başkanları, ortada SGK kayıtları ve maaş
bordroları olmasına rağmen, "Bunlar aslı astarı
olmayan iddialardır" diyerek kendilerini gülünç
duruma düşürdü.
Kimi belediye başkanları ise SGK'ya baskın yaptı, kamera
görüntülerinden söz konusu belgeleri kimin sızdırdığını
araştırdı.
Neyse...
Yazımdan sonra yöre halkının isyan ve itirazı üzerine bazı
gelişmeler yaşandı. Şanlıurfa İl Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül
katıldığı televizyon programında, belediyelerde görev yapan ilçe
teşkilat yöneticilerinin istifasının istendiğini
duyurdu.
Bu arada gerek İl Başkanı Beyazgül, gerekse bazı ilçe
başkanları, belediyelerin kendilerine gizlice tahsis ettiği şoförlü
makam araçlarını da ilgili kurumlara iade etti.
Umarım bu kararlar geçici süreliğine
alınmamıştır.
Geçtiğimiz hafta yazdığım yazıdan sonra benim açımdan
ilginç bir gelişme yaşandı.
Eyyubiye Belediyesi'nde Başkan yardımcısı olduğunu
öğrendiğim Necmettin Sağlam isimli şahsın biri, sosyal medya
hesabından "Teşkilatlarda görev yapan
kardeşlerimize iş anlamında destek olmak bizim boynumuzun
borcudur" diye yazdı.
Kendisine eleştiriler gelince önüne gelip hakaret eden bu
sivri zeka belediye başkan yardımcısının şunu iyi anlaması
gerekiyor.
Belediyeler, beytülmaldır.
Belediyeler, belediye başkan yardımcılarının babasının
çiftliği değildir. İsteyenin kendi adamına, kendi akrabasına, kendi
partilisine keyfine göre iş vereceği bir kurum hiç
değildir.
"Yahu densizlik yapan bir belediye başkan yardımcısını mı
kaale alıyorsun?" diyebilirsiniz.
Değil arkadaşlar, değil.
Eleştirdiğim, söylediği sözün ne anlama geldiğini idrak
edemeyen bir belediye başkan yardımcısı değil, aksine onun
savunduğu zehirli zihniyettir. Ve maalesef bu zihniyet,
Türkiye'deki bir çok belediyede hakim durumdadır.
Belediye Başkanları SKG binalarını basacağına,
"Bizi Süleyman Özışık'a kim ispiyonladı"
diye muhbir arayacağına önce bu zihniyetle mücadele
etmelidir.
AK Parti, belediyeler sayesinde iktidara geldi, eğer önlem
alınmazsa belediyelere doluşan bu zihniyet sayesinde
korkarım ki iktidarı kaybedecek.
Sadece bu değil, bakın size bir örnek
vereceğim.
Gülsüm Sobay isimli hanımefendi Gaziantep'te ikamet ediyor,
aynı zamanda Gaziantep Belediyesinde
çalışıyor.
Ancak aynı hanımefendi, hem Şanlıurfa'nın Eyübbiye
Belediye'sinde hem de Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi'nde
Meclis üyesi olarak görev yapıyor. Aylarca Şanlıurfa'ya
uğramayan biri, nasıl oluyor da Şanlıurfa'daki bu göstermelik
görevlerden dolayı kazanç sağlıyor?
Belediyelerde Meclis Üyesi olanların çoğu aylardır
toplantılara katılmıyor. Normal şartlarda, 3 toplantıya
katılmayan üyenin üyeliğinin düşürülmesi gerekiyor ancak birileri
bu isimler adına sahte imza atıp günü kurtarıyor.
Şanlıurfa Türkiye'nin en genç nüfusuna sahip
ilimiz.
Her gün onlarca genç uyuşturucu ve fuhuş batağına
sürükleniyor. Genelleme yapmak istemiyorum ama belediye ve
teşkilatlarda bununla ilgili alınan önlem yok denecek derecede
az...
Belediyelerin birinci önceliği bu gençler ile ilgili
projeler üretmek, bu sıkıntıları ortadan kaldıracak çalışmalar
yapmak.
Onun bunun altına makam araçları vermekle, birilerini ballı
maaşlarla beslemekle bu sorunların üstesinden
gelinmiyor.
Son olarak...
Bazı dostlar, ülke gündemini bırakıp belediyelerle ve
teşkilatlarla uğraşmamı yadırgıyor. "Yazacak daha
mühim, daha önemli meseleler var" diye kızanlar
oluyor.
Daha önce de söyledim, tekrar etmekte yarar
var.
Küçük akıntılar, büyük akıntıları besler. Küçük akıntıların
önünü kesmediğinizde, büyük akıntılar günü gelince sele dönüşüp
herşeyi alıp götürüyor.
Ben, arada bir böylesi küçük akıntılarla ilgileniyorum,
ilgilenmeye de devam edeceğim.