MEDYA KÖŞESİ

Yılmaz Özdil'in okurları nasıl delirdi?

Habertürk yazarı Serdar Turgut bugünkü yazısında Sözcü yazarı Yılmaz Özdil'in okur kitlesinin delirdiğine dikkat çekti.

Yılmaz Özdil'in okurları nasıl delirdi?

Yılmaz Özdil'in bayram yazısı diye yazdığı bir cümlelik yazının bile 2002 defa paylaşıldığını belirten Serdar Turgut, "Bu yazının bile 2002 kez paylaşılmış olması bana ortada tıbben teşhisi koyulmamış ciddi bir problemin olduğunu gösteriyordu." ifadelerini kullandı. 

Yılmaz Özdil'in okurlarının delirmeye başladığını vurgulayan Turgut, Özdil'i tiye alarak bir de tavsiyede bulundu: "
Ben Özdil’in yerinde olsaydım o izin yazsısını on binlerin hatta yüzbinlerin bile paylaşacağı hale kolayca getirirdim.
Düşünsenize Özdil yazısında "Hafta sonu yurt dışındayım" yerine"Hafta sonu Selanik’teyim... Atatürk'ün evini ziyaret edeceğim... İzninizle" diye yazmış olsaydı bu yazı kesinlikle ortalığı yakar yıkardı. Türkiye ve belki de dünya paylaşım rekorlarını filan kırabilirdi..."

İŞTE SERDAR TURGUT'UN O YAZISI

Bunca yıl AK Parti iktidarının Atatürkçü-laik kesimin insanlarında bir tahribat yapacağı, bu tahribatın da özelikle beyinlerinde olacağı tahmin edilebilirdi. 
Nitekim hem kendi gözlemlerimden hem de Yılmaz Özdil’in okuyucu kitlesinin davranış biçiminden çoğumuzun yavaş yavaş kafaları sıyırmaya doğru gittiğimizi görüyordum.
Yılmaz Özdil kardeşim acaba bundan haberdar mı, acaba kendi okuyucu kitlesinin yavaş yavaş delirmeye başladığını biliyor mu?
Ben hariç çoğu yazar kendi okuyucularının bu duruma gelmesinden hoşlanmaz.
Mizah yazılarımı hoşlanarak okuyanların en az benim kadar kafayı yemiş olduklarını düşündüğümden ben buna alışığım. Hatta biraz daha delirseler daha da iyi olacak gibi hissediyorum. Deli deliyi iyi anlar ya, onların ne kadar saçmalasam dahi beni anlayacakları güvencesi ile yazıyorum mizahı.

***

Gelelim neden Yılmaz Özdil okuyucuları için böyle konuştuğuma.
Özdil bayramın başlangıcında bir yazı yazdı.
Son kontrol ettiğimde bu yazı 2002 kez paylaşılmıştı.
"Kim bilir ne kadar derin düşünceler var, yine ne ustalıklar sergilemiştir Özdil" diye düşünüyor değil mi insan bu paylaşım sayısını görünce.
Peki o zaman gelin bu 2002 kez paylaşılan yazıyı birlikte okuyalım.
4 haziran 2009 tarihli yazı  ‘Mutlu Bayramlar’ başlıklı..
"Büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden mutlu bayramlar cümleten."

***

Evet bu kadar yazı. Gördüğünüz gibi büyük bilgelikler fışkıran, inanılmaz derin düşünceler taşıyan, ufuklar açan bir şey değil bu. Özdil genelde o tür yazılar yazar ama bu defa sadece bayramlaşmış işte.

***

Bu yazının bile 2002 kez paylaşılmış olması bana ortada tıbben teşhisi koyulmamış ciddi bir problemin olduğunu gösteriyordu.
Özdil’in geçmiş yazılarına da baktım.
Yılmazcım senin yüzünden bak ne hallere düştüm bu yaşımda ciddi araştırmacı gazetecilik bile yapmak zorunda kaldım.
İzmir’de bir rakı ısmarlarsan belki bu gazetecilik faaliyetim nedeniyle oluşan yorgunluğumu kolay atabilirim.
Neyse aradığım yazıyı da 3 mayıs 2009 tarihinde buldum. Yazının başlığı ‘İzninizle’.
"Hafta sonu yurt dışındayım, seyahat dolayısıyla… İzninizle" demiş Özdil ve orada da kesmiş.
Bu da tam 562 kez paylaşılmış.
Düşünsenize keşke bir şeyler yazsa diye devamlı bekleyen bir kitle var ve ne yazıldığına pek bakmadan da istikrarlı biçimde paylaşıyor bunları. Paylaştıkları insanlar da sormuyor onlara "Bunu neden paylaştın ki" diye.

**

Ben Özdil’in yerinde olsaydım o izin yazsısını on binlerin hatta yüzbinlerin bile paylaşacağı hale kolayca getirirdim.
Düşünsenize Özdil yazısında "Hafta sonu yurt dışındayım" yerine"Hafta sonu Selanik’teyim... Atatürk'ün evini ziyaret edeceğim... İzninizle" diye yazmış olsaydı bu yazı kesinlikle ortalığı yakar yıkardı. Türkiye ve belki de dünya paylaşım rekorlarını filan kırabilirdi...

***

Biliyorum Yılmaz kardeşim bu iktidar sana istemeyeceğin kadar yazı konusunu hemen her gün veriyor ve sen de bu fırsatı en güzel şekilde kullanıyorsun. Ama olur a bazen canın çok siyaset yazmak istemez, ama paylaşmak için yazı beklemekte olan kitleleri de üzmek istemezsen, sana önerim böyle bir gün olduğunda direkt şevketi bostan yemeği tarifi verebilirsin. 
Bunu yaparsan o gün belki yazın İzmir ve çevresinde pek paylaşılamayabilir ama göreceksin İstanbul ve Ankara’da yine rekorlar kıracaksındır. Gerçi bu kitle İzmir’de de bunu paylaşacaktır ve nerdeyse tüm hayatını şevketi bostan pişirmekle geçirmiş olanlar dahi bu tarifi bir de Özdil’den zevkle okuyacaklardır.
Yılmaz Özdil, şu anda özelikle Nişantaşı’nda ve Bağdat Caddesi'nde güzel şevketi bostan pişirme hayali ile yanıp tutuşan kaç kadın var bir bilsen; bir de onlara güzel bir şevketi bostan tabağının olduğu masaya eşi ya da sevgilisiyle oturup rakı içmek hayali kuran erkekleri de eklersen yazının paylaşılma potansiyelinin milyonları bulacağını görebilirsin.

***

Belki inanmayacaksınız ama okuyucunun bu davranış biçimi bana liderlerinin lafı üzerine intiharı bile göze akabilecek çılgın tarikatçıların davranışlarını çağrıştırdı ve açıkçası bu durumdan hafifçe ürktüm. Bundan 40 yıl kadar önce çılgın bir dini lider olan Jim Jones tarikat üyelerini ormanın derinliklerine götürmüş ve onlara siyanür karıştırılmış soğuk meyve sularını içmelerini emretmişti. O gün 900 kişi öldü.
Umarım Yılmaz Özdil okuyucu kitlesi üzerindeki tarikat liderlerine benzeyen ikna gücünü bir gün kötüye kullanmaz.
Örneğin bir kısmını toplayıp Ankara’ya Anıtkabir’e gidip aslanlı yolda toplu intihara filan kalkışmazlar.  

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar