RÖPORTAJ

'Yiğit’le 10 yıl evli kaldım ödülü hak ettim'

Sözcü'de yaptığı röportajlar ile adından söz ettiren Özlem Gürses, Şule Zeybek ile yaptığı röportajı ile de ses getirecek:

'Yiğit’le 10 yıl evli kaldım ödülü hak ettim'

GAZETECİLER.COM - Hep ışıl ışıl, hep enerjisi yüksek, hep ‘fıkır fıkır’! Şule Zeybek çok renkli de bir hayatın kahramanı aynı zamanda, hapis yatmış bir siyasetçinin kızı, iki çocuk annesi, hep çalışmış bir kadın ve iki evlilik geçirmiş ‘aşık’ bir kadın!..

Sözcü'de yaptığı röportajlar ile adından söz ettiren Özlem Gürses, Şule Zeybek ile yaptığı röportajı ile de ses getirecek: Röportajın başlığı bile yeter dikkat çekmek için: "Yiğit'le 10 yıl evli kaldım ödülü hak ettim"

 İşte Özlem Gürses'in Şule Zeybek röportajı:

Mesleğe aynı yıllarda başlamışız, 19 yıl önce o Kanal D’de, ben ATV’de… Ben artık çalışacak bir kanal bulamıyorum! O yıllardır aynı kanalda aynı saatte kadınlara haberleri vermeye devam ediyor… Hep ışıl ışıl, hep enerjisi yüksek, hep ‘fıkır fıkır’! Şule Zeybek çok renkli de bir hayatın kahramanı aynı zamanda, hapis yatmış bir siyasetçinin kızı, iki çocuk annesi, hep çalışmış bir kadın ve iki evlilik geçirmiş ‘aşık’ bir kadın! “Ödülü hak ettim” diyor, doğru. Yiğit Bulut’la 10 yıl evli kalmak kolay mı? Buyurun, size samimi, cesur ve çılgın bir kadın…

Röportaj: Özlem GÜRSES /Fotoğraflar: Yalçın BEL

HEM BiR ‘TERÖRiST’ HEM BiR ‘BAKAN’ KIZI!

Sen bir siyasetçi kızı olarak büyüdün. Peki, siyasetin içinde mi büyüdün?

Tabii, bizim evde hep konuşulurdu siyaset. Bizim hayat tarzımızdı bu. Babam, Gün Sazak’ın müsteşarıydı, 33 yaşında Türkiye’nin en genç müsteşarı olmuştu. Ondan önce kaymakamlık yaptı. Kaymakamlık, müsteşarlık, mahkumiyet ve bakanlık.

12 Eylül döneminde hapis yattı baban, değil mi? Kaç yaşındaydın sen o zaman?

10 yaşlarımda filan. Hatırlıyorum. Çok net. Kapıyı ben açtım subaya. Evde en zor ve en geç uyanan kişi bendim, nasıl olduysa o sabah ayaktaydım. Uzun geceliklerime ayaklarım dolana dolana koştum kapıya; bir subay, arkasında iki asker… “Namık Kemal Zeybek’in evi mi ?” “Evet.” “Baban mı?” “Evet.” “Çağırır mısın?” “Tamam.” Gittim babamların yatak odasına, uyandırdım. “Askerler var kapıda seni istiyorlar” dedim. Annem başladı “Eyvah eyvah ne olacak Kemal, ne olacak…” Babam gitti, konuştu, geldi, valiz toplamaya başladı. Anneme diyor ki, “Sakin ol Asuman sakin ol, kapıdakiler bizim askerimiz, başka bir ülkenin askerleri değil, sakin ol…” Ve babam gitti, 33 ay sonra geri geldi, bir buçuk yıl sonra yani. Çocukken hep şunu düşündüm: Ben kapıyı açmasam bu iş olmayacak mıydı? O kapı bir karanlığa açılıyor, babam gidiyor, günlerce, aylarca, yıllarca haber alamıyorsun ondan…

Hiç görmedin mi o süre içinde?

O kadar uzun zaman görmedik ki! Cezaevine filan gidilmedi, annem de görmedi… Nerede olduğunu araştıra araştıra buluyoruz, o kadar karanlık dönemler ki… Korkunç!

Nasıl geçindiniz?

Annemin ailesi, babamın ailesi yardım ettiler bize. Annem de ev kadını. Neyse, bir buçuk sene sonra, okuldan geldim, annemin morali çok bozuk, radyodan bir haber duymuş, oturuyoruz, TRT haberlerini seyretmeye başladık. İlk haber; yakalanan teröristler: 1. Namık Kemal Zeybek! Bir buçuk senedir babam içeride ama ‘yakalanan teröristler’ diye sanki bugün yakalanmış gibi haberi veriliyor! Bakıyorsun, Namık Kemal Zeybek senin babanın adı, baban. Gösterilen fotoğraf bir buçuk senedir içeride olan bir adam, değişmiş, başka bir adam olmuş. Bakışları değişmiş… Senin baban değil gibi! Adamlıktan çıkmış. O an hayatımın en büyük travmalarından biridir. Yakalanan terörist ya!

Sen terörist ne biliyor musun o zaman?

Tabii ki, iyi bir şey olmadığını, çok kötü bir şey olduğunu biliyorsun… Yasadışı bir şey… Korkmuştum. Ama hep annemin ve anneannemin söylediği “Sizin babanız fikir suçlusu” sözüyle avunuyordum. Babam içerde diyemezsin okulda, baba meselesi hep geçiştirilir… Aradan yıllar geçti, babam çıktığında artık genç kızdım. Ben çocukken girdi, genç kızken çıktı.

Eve dönüşünü hatırlıyor musun?

Tabii. Mahkeme oldu, tahliye haberi geldi, gittik, aldık babamı annemle beraber, konvoyla. Sonra herkes gitti, kaldık baş başa… Babam oturuyor, ben düşünüyorum, “E, bundan sonra ne olacak, nasıl olacak düzen? ” Tuhaftı…

Sonra?

Babam 82 yılında çıktı. Özal’ın davetiyle ANAP’a girdi ve bakanlık yaptı. Hem ANAP hem de DYP döneminde… Kültür Bakanlığı yaptı. Hayat hep iniş çıkışlarla doludur zaten, inişler çıkışlar da keskindir… Bizim hayatımız da öyleydi. Bakan çocuğu da oldum ben, kaymakam çocuğu da, terörist çocuğu da ne yazık ki! Çok şükür ki, sadece Namık Kemal Zeybek’in kızıydım.

KANAL D, HABERCiLiK, MEDYA

Kaç yıl oldu Kanal D’de öğle haberleri? Nasıl başladın mesleğe?

Radyo Foreks’te radyo haberciliği ile başladım, sonra Kanal D’de beş yıla yakın sabah haberlerini sundum. Sonra da işte ‘Gün Arası’na geçtim.

Kaç yıl oldu ‘Gün Arası’?

Spikerliğe 96’da başladım, 19 yıl olmuş yani… ‘Gün Arası’ da 10 yıl olmuştur, hem editörlük hem spikerlik yapıyorum.

Senden başka öğle bülteni yapan kaldı mı?

Kalmadı! Direniyorum ben! Rakiplerimin hepsini yedim çıtır çıtır!

Niye bıraktı herkes? Ben ATV’deyken saat başı haber bile vardı…

Yayın saatim tam ev kadınlarının izlediği bir ara. Böyle etine dolgun, takılar filan takmış, kendilerine benzer bir kadının çıkıp haber vermesi onların da hoşuna gidiyor! Çok ağır haber yapmamaya gayret ediyorum, hızlı, son dakikalarla, ne olduğunu kısa kısa aktaran bir bülten… Hayatın içinden bilgiler.

Kadınlar tanıyor mu seni sokakta?

Tanıyorlar, sağolsunlar! Seviyorlar beni. Kendilerinden görüyorlar… İlginçtir, ben kilo almış olmaktan mutlu değilim ama hem kilolu hem kendine güvenen, ekrana çıkan ve hem de hâlâ mutlu bir kadını görmek onlara da iyi geliyor.

Bugün Türkiye’de en çirkin saldırılara, hakaretlere maruz kalan iki medya patronundan biri senin enişten Aydın Doğan (diğeri bizimki). Ne hissediyorsun, sen de bir medya mensubusun, eski eşin danışman?

Bekleyip göreceğiz, ben haklı olanın kazanmasını diliyorum, başka bir şey dilemiyorum. Bu son seçimde bizim çekirdek ailemizden üç partiye oy çıktı. Herkes herkesle konuşacak… Bu kadar.

40’TAN SONRA KENDiM iÇiN YAŞAMAYA BAŞLADIM

40’tan sonra yeni bir Şule keşfettin mi?

Kesinlikle… O kadar güzel ki! 40’lar harika! Pareosuz dolaşıyorum, daha neşeli, daha özgür… Kompleksler bitti. Kendim için yaşamaya başladım.

Hayatında bir aşk var mı?

Var. Nokta (gülüyor).

AŞK, EVLiLiK, ÇOCUKLAR…

Herkes senin Yiğit Bulut’la olan evliliğini biliyor ama sen yıllar önce bir başkasıyla evliydin ve kocaman da oğlun var değil mi?

23 yaşında, inanılmaz yakışıklı bir genç adam, bana benziyor! Batuhan’ın babası işadamıydı, şimdi Amerika’da, iyi bir hayatı var.

Zor değil miydi böyle bir karar vermek? Solo anne olmak?

Çok çok zordu hem de… İki evliliğimi de ben bitirdim, ikisinde de sonuna kadar direndim. Çocuk oyuncağı değil ki bu iş, evlilik. Sırf çocuğun için katlanacak da değilsin ama… Mutsuz bir anne olmamalı, anne mutlu olmalı. Çocuğun için yapacağın en iyi şey bu… Ama yok, sempati beslemiyordum, aramızda aşk kalmadı filan diye de ayrılınmaz!

Kaç yıl sürdü ilk evliliğin?

Dört buçuk yıl. Neydi en zor tarafı biliyor musun, özellikle anaokulunda aile kavramı işlenirken “Anne, baba ve çocuklardan oluşan topluluğa aile denir” denildiğinde Batuhan’ın “Benim babam yok ki” sözleriydi…

Sen ‘aşk kadını’sın… Anlaşıldı, iki evlilik, ikisi de belli ki zor adamlar, iki evlat… Hep çalışmışsın. Gönlünü de hiç kapatmamışsın. Pek çok kadın yorulur, bıkar, küser aşka.

Annem hep çalışmamızı istedi, çalışmadığımız dönemlerde, mesela ilk oğlum yeni doğduğunda çalışmadım, başımın etini yedi nasıl çalışmazsın diye… Bizde annelik oysa hep çocuğa duygu sömürüsü üzerine “Ben senin için neler yaptım!” Yaptıysan yaptın, anlatma…

YiGiT BULUT’LA OLAN EVLiLiGi…

Tekrar evlenmeye nasıl ve ne zaman cesaret ettin?

“Haydi artık, bu çocuğa da bir rol model lazım, evlen” lafları başlamıştı… Batuhan sekiz yaşındayken yeniden evlendim. Yiğit Bulut’la.

Aşık mı oldun?

Aşık oldum tabii, aşık olduk daha doğrusu.

Kaç yıl sürdü evliliğiniz?

10 sene (kahkahalar). Ve buna karşılık hâlâ bana bir ödül verilmedi ya, ben ona yanıyorum!

İnsan sabır taşı olsa çatlar. Ama o adam, bu değildi herhalde…

O adam her zaman çok zor bir adamdı! Sen tüzel kişiliğini biliyorsun, ekranlardaki değişimi, şimdiki hali filan… Birçok insan “Geleceğin lideri” filan diye onu severken, şimdi nefret eder hale geldi. Ama birçok başka insan da şu anda tapıyor. Adam etkileyici, bunu kabul etmek lazım. Neyse artık, şeytan tüyü mü, ne dersen…

Siz ama fikren de bambaşka iki iklime savruldunuz…

Ama öyle değildik biz… Aynı noktalarda birleşiyorduk. O da değişmediğini söylüyor hâlâ, benim düşündüğüm noktaya bunlar geldi diyor…

Zor tarafı neydi onunla evli olmanın?

Yiğit çoook zor adamdı. Çok kıskançtı, şovendi, baskıcıydı, Yiğit’e aşık olmadan katlanılamaz! Ben de aşıktım katlandım, aşk bitince de “Bir dakika ya, n’oluyor?” filan diyor insan!

Demek ki aşk var, aşk evliliği de var?

Aşk olmaz olur mu, aşk her dönemde var, bitiyor, yenisi başlıyor… Biraz da istemekle, kendini hazır hissetmekle alakalı… Aşkta “Bu adam çok iyi biri, ben buna aşık olayım” diye bir şey yok,  “Çok iyi eğitilmiş, parası da var” filan, bunlar yok! Aşk çarpıyor, geçiyor, bazen biraz daha uzun sürüyor, bazen de biraz daha hızlı bitiyor…

Yiğit Bulut’la oğlunuzun adı ne?

Ahmet Yiğit. Sekiz yaşında. Çok iyi huylu bir çocuk, kristal çocuk… İnanılmaz temiz bir kalbi var. Batuhan çok düşkün kardeşine, kardeşi de çok hayran ağabeyine. Ama zaten Yiğit’le de Batuhan’ın arası iyidir.

Yiğit Bulut’la mı?

Evet. Yıllarca, 10 sene beraber yaşadık biz. Batuhan bizimleydi…

Ne kadar zor dengeler, zor ilişkiler bunlar! Nasıl becerdin hepsini?

Şimdi komik anları hatırlıyorsun, ama içinden geçerken zordu, kolay değildi. Yine de getirisi götürüsünden fazlaydı ki kalıyorsun… Seni uçuruyor, sürprizler yapıyor, bir şeyler oluyor ki kalıyorsun. Yoksa niye kalasın?

Romantik bir aşk mıydı?

Yiğit romantik değil sahiplenici daha çok…

Yiğit Bulut nasıl bir baba?

Çok iyi baba, zaman ayırıyor. Ayrı olan bir baba için çok görüşüyorlar.

ÇOK OKUNANLAR