GÜNÜN KÖŞE YAZARI

Yavuz Semerci

Gazete HT

Yavuz Semerci
Yavuz Semerci'nin, bugünkü Gazete HT'de "Hilmioğlu'na yazık ettiniz!" başlığı altında yayımlanan makalesini okurken ağladım...
Evet...
Bilhassa son zamanlarda çok sulu gözlü oldum...
Hemen her şeye ağlıyorum neredeyse...
Ama...
Lütfen siz de okuyun...
Belki ağlamayacaksınız...
Ancak...
Yüreğinizin yangın yerine döndüğünü hisedeceksiniz...
Sonra da Başbakan Erdoğan'ın "Cezaevinde haksız yere yatan çok sayıda insan var" deyişine hak vereceksiniz...
Tabii ki hemen ardından da "Ah be Sayın Başbakan aaahhh!" diyeceksiniz; "madem bunu biliyorsunuz da neden o insanların tahliyelerini sağlamak için parmağınızı bile kıpırdatmıyorsunuz"...
Neyse...
Yavuz, Sabah Gazetesi'nde (Nerede o günlerin Sabah'ı; nerede bugünlerin Sabah'ı) 10 yıl önce yayımlanan bir makalesini paylaşıyor okurlarıyla...
10 yıl önce gidip gezdiği, gördüğü ve hayran olduğu Malatya İnönü Üniversite'sini; 
Rektör Prof. Fatih Hilmioğlu yönetiminde gerçekleştirilen o muazzam eğitim yuvasını anlatıyor...
Yazısını şöyle bitiyor:

İşte bu aydın insanı, örgüt üyesi diye içeri tıktılar. Şu anda hapiste ve kanserle boğuşuyor.
Bir şey diyeyim mi:
Eğer, hem de 10 yıl önce bunları yapan birisi örgüt üyesiyse...
Üniversiteyi her fikrin tartışılacağı, özgür bir yer haline getiriyorsa...
Ben de o örgütün üyesi olmak istiyorum... 
Bu insanlara yazık ettiniz efendiler! 


Evet...
Ne yazık ki o muhteşem eseri yaratan Prof. Fatih Hilmioğlu yıllardır hapiste...
Kanserle boğuşuyor...
Trafik kazasında kaybettiği oğlunun hayalini gördüğü o küf kokulu hapishane duvarlarıyla konuşuyor...
Bilmediği suçunun hak etmediği cezasını çekerken çok yakınındaki ölümü bekliyor...
Ve sevgili Yavuz...
Ben de Prof. Fatih Hilmioğlu'nun o örgütüne üye olmak, olabilmek için can atıyor seni de "Günün Köşe Yazarı" seçiyorum... 


Hilmioğlu'na  yazık ettiniz!

TAM 10 yıl önce, Sabah Gazetesi'nde ekonomi müdürüyken yazdığım bir köşe yazısını hatırlatmak istiyorum:
"Yolunuz düştüğünde, hatta düşmese bile fırsat yaratın ve Malatya-Elazığ karayolu üzerinde 7 bin dönüm araziye sahip Malatya İnönü Üniversitesi'ne uğrayın. Rektör Proi. Dr. Fatih Hilmioğlu'nu tanımıyordum. Birkaç saatlik üniversite turu, Hilmioğlu'nun parasal imkânsızlıklara rağmen üniversitenin çehresini nasıl değiştirdiğini göstermeye yetti. 
Kapıdan adımınızı atar atmaz, insana pozitif enerji veren bir çevre düzenlemesi ile karşılaşıyorsunuz. Üniversite, İstanbul'da bile zor bulunur tenis kortları, futbol sahaları, yaşam alanları, kafesiyle Malatya'nın aydınlık yüzü olmuş. Önce yeni açılan kütüphaneye gidiyoruz. 
Kütüphane dediğiniz 5 katlı, 10 otobüs uzunluğunda dev bir bina. Binanın yapılış öyküsü ilginç. Hilmioğlu, 'Bu binanın yapımı için 3.7 trilyon lira istediler. Ama ödenek ve kaynağımız yoktu. Araştırdık. Önce tüm personelin maaşları ve yıllık 40 trilyonun üzerindeki döner sermaye gelirimizin hangi bankaya yatacağını belirlemek için ihale açtık. 
Yapı Kredi, 1 trilyon lira verdi. Bu para faizde değerlenerek 1.5 trilyon liraya ulaştı. Müteahhidi bulduk, 'Projemiz bu' dedik ve binayı i yılda 1.7 trilyon liraya anahtar teslimi yaptırdık.' 
Binanın üzerinde 'Atatürk Türkiye'dir. Türkiye Atatürk' yazısı dikkat çekiyor. 
Bir başka bina. Sadece internet için dizayn edilmiş. Bilgisayarları say say bitmiyor. 500 bilgisayar varmış. Bu yıl sayı 1000''e çıkacak. 
Hemen her öğrencinin kendi adına e-mail adresi var. 
'4 yıl önce bu göreve geldiğimde, fakülte binalarında ayrı ayrı kafeteryalar vardı ve her biri, sağcı; solcu; yolcu diye ayrılmıştı. 
Hepsini kapadım. 'Siz kardeşsiniz. Bir arada otururun' dedim. Burayı açtık.' Üniversitede yer alan İnönü Müzesi, İsmet İnönü'nün pek çok şahsi eşyasına ve tarihe tanıklık eden fotoğraflar içeriyor. 10 trilyon liraya mal olan konferans binası ise anlatılamayacak güzellikte. Her biri 50 kişilik, 3 toplantı odasının yanı sıra, 2 bin kişilik tiyatro salonu etkileyici. 

                                     *    *    *

Tıp Fakültesi, 1988-1989 akademik yılında hizmete girmiş. Fakülte hastanesi ise tüm bölgeye hizmet veriyor. Bu yıl 7 karaciğer nakli yapılmış. Tam donanımlı bir hastane. 9 fakülte, 3 enstitü, 2 yüksekokul, 10 meslek yüksekokulu ve 11 araştırma merkezi olan İnönü Üniversitesi'nde 20 bin öğrenci, 1200 akademik görevli, 400 öğretim üyesi var. Öğrencilerin yüzde 40'ı Malatyalı. Yüzde 30'u Ankara'nın doğusundaki illerden. 
 
                                     *    *    *

Gezinirken, gözümüze inşaatlar ilişiyor. 
Kız öğrenci yurtlarıymış. Üniversite kendi kaynakları ile yapamadığı için alanı ihale ile bir müteşebbise devretmiş. 500 kız öğrencinin kalacağı modern 3 bina yapılıyor. 
Müteşebbis yap-işlet-devret yöntemi ile binaları bir yıl içinde bitirecek ve 25 yıl işletecek. Kontrol ise üniversitede olacak. 
Üniversitenin akademik ve bilimsel sıralamada yeri nedir? 
Hilmioğlu'nun yanıtı şöyle: Temel bir kriter var. Öğretim üyesi başına düşen bilimsel makale sayısı. Üniversitemiz 53 devlet okulu içinde, Gebze Yüksek Okulu, Hacettepe ve ODTÜ'nün ardından 4'üncü sırada. Vakıf üniversitelerini de bu sıralamaya katarsanız, Koç'un arkasında, Sabancı Üniversitesi'ııin ise önünde 8'inci sırada yer alıyoruz. 
Hilmioğlu'nun başarılı çalışmalarına rağmen bir kesim tarafından sevilmediğini öğrendim. 'Neden?" diye sormadım. Çünkü, rektörlük binası ana giriş salonunun duvarında yer alan Atatürk'ün şu saptaması yeteri kadar anlatıyordu: Efendiler, iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz."

                                     *    *    *
 
İşte bu aydın insanı, örgüt üyesi diye içeri tıktılar. Şu anda hapiste ve kanserle boğuşuyor. Bir şey diyeyim mi: Eğer, hem de 10 yıl önce bunları yapan birisi örgüt üyesiyse... Üniversiteyi her fikrin tartışılacağı, özgür bir yer haline getiriyorsa... Ben de o örgütün üyesi olmak istiyorum... 
Bu insanlara yazık ettiniz efendiler!  
ÇOK OKUNANLAR