ANALİZ

'İşte bunların Müslüman’lığı'...

Tıpkı Amerika’nın Bin Laden’in Müslüman oluşunu bahane edip İslamiyet’e saldırması gibi…

'İşte bunların Müslüman’lığı'...

ADNAN BERK OKAN

"Bedii-Üz Zaman Hazretleri"…
"Said-i Nursî"…
"Said Kürdî"…

Bunlar, herkesin din bilgisi konusunda saygıda mutabık olduğu ünlü din adamının isimleri…
Hayatı “Hür Adam” ismiyle film olan dini lider...

Filmin gişesi hakkında bir bilgim yok...
Ama…
Filmin senaristi, yönetmeni ve yapımcısı Mehmet Tanrısever'in ekranlara yansıyan öfkesine, gerginliğine bakılırsa gişe kötü...
Hem de çok kötü…
Ki; İslâmi medyanın en çok okunan ve beğenilen kalemlerinden biri olan Nuh Gönültaş'a patlayıverdi sonunda…
Kendi ayağına kurşun sıkmak gibi bir şey bu…
Oysa film çok etkin kanallarda, etkin moderatörler ve saygın konukların katıldığı programlarda saatlerce tartıştırıldı…


Kökten Laikçilere verilen koz...

Tanrısever
’i çileden çıkaran şey, Nuh’un bir cümlesiydi…
Geçenlerde de Başakşehir’deki “İslâmi garsoniyer”leri faş etmişti Nuh
Ve kendilerine “Merkez Medya” adını veren kesimin ağzı kulaklarına varmıştı o samimi itiraftan…
Ve İslâmcı işadamlarına saldırıvermişlerdi ama asıl hedef İslâmiyet’ti…
Tıpkı Amerika’nın Bin Laden’in Müslüman oluşunu bahane edip İslamiyet’e saldırması gibi…

Pardon…
Nuh’un, Mehmet Tanrısever’i mikrofon fırlatacak kadar öfkelendiren cümlesini yazmayı unuttum…
Söyleyeyim:
“Bu filmi para için yapıyorsun…"
Mehmet Bey bunu duyunca Hür Adam Said Nursi’nin temel felsefelerinden biri olan “öfkelenmeyin” tavsiyesini unutmuş olmalı ki çileden çıktı…
Tanrıyı sevse de kullarını pek sevmiyor mu ne?..
Nuh'a: "Komünistlerle uğraşıyorum bir de sizinle mi uğraşacağımdiye bağırıp mikrofonu fırlattı…
Bugünkü gazetelerine bakıp göreceğiz…
Kökten Laikçiler ya “boşveerrr!.. Yesinler birbirlerini” deyip adlarını bile anmayıp fıkradaki Trakyalı Hüsmen aga gibi “üle olur onlar be yaaa” deyip geçecekler…
Ya da İslâm dininin ne kadar “gerici”(!) ve “barbar”(!) olduğunu anlatacaklar Özdemir İnce’leyin…

Aslına bakarsanız eleştirilerini sadece Gönültaş ve Tanrısever’e yöneltseler helal olsun…
Ama…
Göreceksiniz ki bir çoğu bahaneyle İslâmiyet’e saldıracak?..
Bazısı da “İşte bunların Müslüman’lığı” diye yılışacak...


Ben ne diyeceğim?..

Gönültaş
ve Tanrısever’e; “Hani sevgili peygamberimizin sünnetinden ve Said Nursî’nin Risale-i Nur’undan feyiz almıştınız?” diye soracağım...
Hz. Muhammed’in “Öfkelendiğinizi anladığınızda yüzü koyun yere uzanın” hadisini hatırlatacağım…
“Yoksa” deyip, “Hz. Peygamber’in bir başka hadisinde ‘Birbirinizin ağzını burnunu kırın ama mutlaka kendi görüşünüzü karşınızdakine kabul ettirin’ diyordu da ben mi bilmiyordum yoksa?” diyeceğim...

Dünyanın en güzel demokrasi tarifini yapan Kafirun Suresi’ni (1,2,3,4,5,6. Ayetler) bilen bir Müslüman, herkesin görüşüne saygı duyar…
Bakın ne diyor Ayetler:
“De ki: Ey kâfirler. Ben sizin taptıklarınıza tapmam. Benim taptığıma siz tapacak değilsiniz. Ben de sizin taptıklarınıza tapacak değilim. Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim bana.”

İslâmiyet
’i kabul etmeyenlere bile bu kadar hoşgörü emreden bir Kitap ehli ve hatta aynı İslâmi cemaatin birer ferdi olarak bu iki arkadaş, karşılıklı olarak birbirine tahammül edemiyor…
Hele Mehmet Tanrısever
Büyük destek gördüğü ZAMAN için söyledikleri ne öyle?..

Filmini desteklememişlermiş…
Daha ne yapacaklardı?..
Ben her gün işim gereği de olsa ZAMAN’ı aksatmadan okuyorum…
Hür Adam’dan söz eden, tanıtan, hatta reklâm kokan kim bilir kaç haber ve yorum gördüm, okudum ZAMAN’da…
Film gişe yapmadıysa ZAMAN’ın suçu ne?..
Bedava bilet mi dağıtsaydı bir de?..


Velev ki film para için yapılmış…

Yahu para kazanmak ayıp mı?..
Milyon dolar harcayıp sonra da “boş ver helâl olsun parama” diyen yapımcı nerede görülmüş?..

Diyelim ki Nuh boşboğazlık etti…
Tanrısever mikrofon mu fırlatmalıydı?..
Yoksa Nuh “Bu filmi para için yapıyorsun” dediğinde gülse ve “evde para basma makinem yok” deseydi daha hoş olmaz mıydı?..
Yoksa Tanrısever de para kazanmanın ayıp olduğunu düşünenlerden mi?..

Yahu arkadaşlar,
Helâlinden para kazanmak ne kadar mübarek ise, yüz binlerce izleyicinin önünde kavga etmek de o kadar müstekrehtir…


Nuh Gönültaş'a yakıştı mı?..

ZAMAN’da, çok genç yaşında köşe verilen ve “istediğini yaz” denilen değerli bir yazardır Gönültaş
İtikadı da ameli de fevkalâde…
Ama yaşı ilerledikçe olgunlaşacağına daha asabileşiyor, çocuklaşıyor…
Velev ki Ali Murat Güven kendisini samimi buldu ve Mehmet Tanrısever’den duyduğu özel bir bilgiyi aktardı…
Yakışır mı Nuh gibi birine bunu kamuoyuna duyurmak?..
Yakışır mı?..
Bu yaptığı doğrudan “gıybet” değil mi?..
“Emanete ihanet” (anlatılan bir şey de tıpkı bir mal gibi emanetimize, namusumuza teslim edilmiş sayılır) değil mi?..
Müminune Suresi 8. Ayet’i hatırlasın Nuh:
“(Yine) Onlar, emanetlerine ve ahidlerine riayet edenlerdir” (Ali Bulaç tercümesi).
Daha sonra da diyor ki:
“Ben o hareketinden sonra o stüdyoyu başına yıkmaya hazırdım”…
Eeeee…
Ne olacaktı stüdyoyu başına yıkacaktı da?..

Başı göğe mi erecekti?..
Yıldızı mı parlayacaktı?..
“En kahraman Rıdvan” mertebesine mi çıkacaktı?..
Yoooo…
Ben söyleyeyim ne olacaktı:
Daha çok “rezil” olacaktı…

Mehmet Tanrısever sadece film yönetmeni değil, (bildiğim kadarıyla) bir işadamı aynı zamanda…
İşi “Para kazanmak”…
Adam büyük umutlarla bir film yaptı ve umduğunu bulamadı…
Moralinin bozuk olması normal değil mi?..
O programda işin para boyutunu konuşmanın yeri miydi?..
Nuh işin bu boyutunu bir daha sakin, sakin düşün…

Mehmet Tanrısever’e gelince…
Onu daha önce de iki kere izledim ekranda…
Şekerini ve kolesterolünü ölçtürsün…
O kadar ani çıkışları var ki; bir gün (Allah korusun) ekranda kalıverir…

adnanberkokan@gmail.com


ÇOK OKUNANLAR