RÖPORTAJ

Taraf muhabiri Özlem Ertan: Bu Kitap Kadınlara Ait!

Taraf gazetesinde kültür sanat ve politika haberciliği ve muhabirliği yapan Özlem Ertan ile Sayım Çınar kadınların başrolde olduğu kitabını konuştu.

Taraf muhabiri Özlem Ertan: Bu Kitap Kadınlara Ait!

GAZETECİLER.COM - ÖZEL İÇERİK
SAYIM ÇINAR
sayimc@superonline.com

Özlem Ertan, Aşık Kadınlar Denizhanesi adlı kitabıyla okurlara merhaba dedi. Taraf gazetesinde kültür sanat ve politika haberciliği ve muhabirliği yapan Ertan ile Sayım Çınar kadınların başrolde olduğu kitabını konuştu.

BU KİTAP KADINLARA AİT!

İlginç bir romana imza attın. Kadınların isyanı niteliğinde. Antik Yunana gidiyoruz sayfaları çevirdikçe. Nasıl bu romanı yazma kararını verdin? Kadına şiddetin bu kadar konuşulduğu bir ortamda daha da önem kazanıyor yazdıkların.

Dünyada çok yaygın. Kadına şiddet her yerde. Hırpalanıyor, öldürülüyor insanlar. Kanunlar da yeterli değil. Özgecan olayı gündemimizde. Romanı bir vapur yolculuğu sırasında yazmaya başladım. Bir aşk öyküsü olarak başladı her şey. Aşkını sevdiği adama itiraf edemeyen bir kadın, ve devamında bir diktatör tanır, onu martıya çevirir ve olaylar gelişir. Fikir buradan doğup büyüdü.

Deneme

Martı evcil olmayan, kendi duygusuyla yaşayan bir hayvan. Richard Bach’ın Martı’sı hala aklımızda. Hepimiz yaşadığımız ilişkilerde martıyız.

Öğrenmeye çalışıyoruz. Uzak sulara açılmıyoruz, karadan destek alarak var olmaya çalışıyoruz. Bir yandan da özgürlük hayali içindeyiz. İnsanken kendisini çevreleyen duvarları, korkuları var. Martı olduktan sonra evine gidiyor. Cennet bu dünyadaymış meğer ve martı olmak gerekirmiş diyor.

DenemeHERKES ÖLMEDEN CENNET ARAYIŞINDA

Herkes cennete gitmek istiyor ama kimse ölmek istiyor.

Ölmeden cennet arayışında herkes evet.

Kocasını aldatan bir kadın, aşk acısını yaşayan kadın, Boros ve daha birçok karakter var.

Boros bir tanrı figürü ama mitolojide böyle bir tanrı yok. Bosphorus’tan bana çağrışım yaptı. Yunan mitolojisinde Boreas var, rüzgar tanrısı. Benim romanımda Boras’ın öyküsü de kadınları baskı altında tutan, iktidar sahibi bir figür.

KENDİMİ KALEMİME BIRAKTIM

Kız Kulesi’nden hikayeler de geçiyor, 100 yaşında Fisun karakteri var. Bu mitleri yerleştirmek çok önemli. Kurgu nasıl yapıldı?

Bu kitap çok kurgu üzerinde düşünerek çıkmadı. Samimiyet sağladı böylece. Kısa öykü olarak başladı. O kadının öyküsüydü en başta martıya dönüşen. Gazetede yazmaya başladım aslında ilk başta. Sabah gittim, toplantıya daha vakit vardı ve yazdıkça yazdım. Sonunda aktı gitti. Kendi kendine gelişti kurgu. Kaleme bıraktım kendimi.

Erkekleri kötüleyen bir kitap değil bu. Kadın dünyası üzerinden anlatıyorsun anlatmak istediğini.

Erkek dünyasına değinmeme meselesi kendiliğinden gelişti. Az sayıda erkek karakter var. Boros var, dikatatör zaten, duyguları yok. Asi denizkızının kaçamak yaptığı bir karakter var bir de. Martının gittiği ve sevdiği delikanlı var. Kadınlara ait bir roman bu. Aşklar, pişmanlıklar, baskı, mücadeleyi anlatan bir roman.

Deneme

Rüyalarla da yüzleşiyorsun. Yalnız uyuyan bir kadın gerçek hayatta kurduğu zor ilişkiler ağını düşünüyor her anında aslında. Yalnız uyuyan kadınlara yazdığını düşündün mü?

Martı’da düşündüm evet. Çok naif bir kadın, biraz kendine güvensiz, sevdiği erkeğe itiraf edemeyen. Çok sık rastladığımız bir kadın tipi yani. Aşkın kötü bir şey olduğu öğretilmiş belki de.

OKUR NE DÜŞÜNÜR BİLMİYORUM BEN İSTEDİĞİMİ ANLATABİLDİM

Kendi sınırlarını zorladın mı kitabı yazarken?

Bir anlamda yazın anlamında önemli bir noktada olduğumu farkındaydım. İlk romanım. Okurlar ne düşünür bilmiyorum ama ben istediğimi anlatabildim. Bundan sonraki yazın hayatımın sınırlarını çizdi. Fantastik bir roman diyebiliriz. Bu şekilde yazıyorum. Bundan sonraki yazın hayatımın da çerçevesini çizmiş bir roman oldu bu. Kadınlar üzerinde daha çok düşündüm. Babası tarafından töre için öldürülen, aldatan, baskıcı tanrıya başkaldıran kadınlar var… Kadınlık hali üzerinde çok düşündüm.

Denizkızı hikayesi de etkileyici. Görünür, kaybolur kadın fikri çok tanıdık.

İnsan birçok şeyi bir arada düşünüyor. Mitolojiyi çok okudum. Filiz verdi bir noktada da gerçekle buluşunca.

Roman hem fantastik hem de çok sahici. Ölümü ve hayatı nasıl düşündün?

Beni çok yormadı, germedi bu romanı yazmak. Hayalet kadınlar aslında işlediklerim.

Deneme

ÖZGECAN'IN AİLESİNİ DÜŞÜNEMİYORUM BİLE

Özgecan olayı hepimizi sarstı. Neden her defasında kadın şiddeti daha da korkunç bir şekilde karşımıza çıkıyor?

Hepimizi derinden üzdü. İnsan çaresiz hissediyor kendini. Geri döndüremeyiz artık onu. Bundan sonrası için bir şeyler yapmak lazım. Şiddete eğilimli bir toplumuz. Değer yargılarıyla da alakalı. Zayıf, güçsüz kadın toplum için. Buna bağlı olarak da sürekli şiddete uğruyor. Deşifre de olmuyor. Bunu yapan insanlar akıl sağlığı bozuk insanlar. Devletin, hepimizin düşünmesi gerek. Önlem almak gerek, caydırıcı olmak gerek, eğitime ağırlık vermek gerek. Saygıyı, sevgiyi öğretmek lazım.

Ailesi çok önemli mesajlar verdi. Anne babalar için örnek oldular.

İnsan tasavvur edemiyor. Ailesini düşünemiyorum bile. Onlar için ne dense boş aslında. Güç ve sabır dileyebiliyorum sadece.

Deneme

ÜRETİM HER ZAMAN İYİDİR

Taraf’ta kültür sanat gazeteciliği yapıyorsun. Roman yazan isimler var senin gibi. Burcu Aktaş, Derviş Şentekin, Filiz Aygündüz, ben ve daha birçok isim. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsun?

Kitap yazmak her zaman iyi bir şey. Yapabiliyorsa desteklenmeli. Burcu’nun kitabını çok beğenmiştim. Edebiyatla ilgilenen insanlar zaten biraz yazma pratiğine yakın insanlar haliyle. Kalemleri de iyiyse yazıyorlar. Üretim her zaman iyidir.

Taraf politikada da editörlük yapıyorsun. Yoğun bir programın var. Bu yoğunlukta ne kadar takip edebiliyorsun bilmiyorum ama Türkiye’de çıkan kitap eklerini nasıl değerlendiriyorsun?

Kitap eklerine baktığımda şöyle bir eksiklik görüyorum. Yeni yazarlara yer verilmiyor. Bilinen yazarlar manşet oluyor. Sezgin Kaymaz örneğin, şu an okuyorum, bugüne kadar çok da yer bulmadı kitapları kitap eklerinde. Bestseller yazarlar dışında da edebi değeri yükseklere yer vermek gerekiyor. Kitap eklerini yapanların daha çok yer vermesi gerekiyor.

Kitap okuması gerekiyor kitap ek yapanların.

Kitabı okumadan kitabı yazan insanlar olduğunu biliyorum. Bu olmaz. Edebiyatla iç içe olunmalı, yeni yazarlara şans vermeleri gerekiyor.
ÇOK OKUNANLAR