MEDYA KÖŞESİ

Suudi savcı bakın neyin peşindeymiş!

Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi üç gündür Türkiye'de olan ve dün ülkemizden ayrılan Suudi Başsavcı'nın peşinde olduğu iki şey olduğunu ve hayati soruları cevapsız bıraktığını belirtti.

Suudi savcı bakın neyin peşindeymiş!

Vahşice katledilen Cemal Kaşıkçı'nın cesedi hala bulunamadı. Kaşıkçı cinayetini soruşturmak için ülkemize gelen ve dün ülkemizden ayrılan Suudi Başsavcı'nın cinayeti aydınlatmak yerine Türkiye'nin elindeki delillerin peşine düştüğünü söyleyen Hürriyet yazarı Selvi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan'ın görüşme sırasında Başsavcı el Muceb’e üç soru sorduğunu, Başsavcı el Muceb'in bu üç soruya yanıt vermediğini ve bunun üzerine kendisine, “Bilgi vermediğiniz sürece bir ilerleme sağlanamaz”yanıtı verildiğini ifade etti.

Abdulkadir Selvi,  Suudi Başsavcı'nın Kaşıkçı’nın cep telefonunun ve  cinayet anına ilişkin ses kayıtlarının peşine düştüğünü açıkladı. Suudi Başsavcı’nın 4 gün süren Türkiye temaslarının Kaşıkçı cinayetinin çözümüne herhangi bir katkı sağlamadığı aksine cinayeti aydınlatmak yerine kilitlediği belirtildi.

Suudi savcı neyin peşindeydi?

Kaşıkçı cinayetini soruşturmak için ülkemize gelen Suudi Başsavcı dün ülkemizden ayrıldı.

Başsavcı el Muceb, iki şeyin peşindeydi.

1- Kaşıkçı’nın cep telefonu

2-Cinayet anına ilişkin ses kayıtları

Cemal Kaşıkçı’nın cep telefonundan kimlerle görüştüğünü tespit etmeye çalışan Başsavcı, ısrarla cinayet anını yansıtan ses kayıtlarına ulaşmaya çalıştı.

CIA Başkanı Gina Haspel’in ziyareti sırasında MİT’in elindeki ses kayıtlarının dinletildiği söylenmişti. CIA’in elindeki ses kayıtları da bizimkiler tarafından dinlendi mi orasını bilemiyorum. Çünkü CIA’in, daha önce Kaşıkçı’nın Riyad’a kaçırılmak istendiğini tespit ettiği yazılmıştı. Başsavcı’nın ülkemizden ayrılmadan önceki gece MİT İstanbul Bölge Müdürlüğü’ne gittiği söylendi ama bu doğru bir bilgi değildi. Başsavcı MİT’e gidemediği için böyle bir imkanı olmadı.

HAYATİ SORULAR CEVAPSIZ

Suudi Başsavcı, İstanbul’daki temasları sırasında cinayeti aydınlatmak yerine Türkiye’nin elindeki delilleri öğrenmenin peşine düştü. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan, görüşme sırasında Başsavcı el Muceb’e üç soru sordu.

1- Kaşıkçı’nın cesedi nerede?

2- Cinayette bir yerli işbirlikçiden söz ettiniz. Yerli işbirlikçi kim?

3- Planlı bir cinayet olduğunu söylediniz. Kaşıkçı cinayetini kim planladı?


Bu üç sorunun yanıtı verilse zaten cinayet aydınlatılmış olacaktı. Ama Başsavcı el Muceb bu üç soruya yanıt vermedi. Bunun üzerine kendisine, “Bilgi vermediğiniz sürece bir ilerleme sağlanamaz” yanıtı verildi.

Suudi Arabistan’dayken hem bu planlı bir cinayet diyeceksiniz hem de Türkiye’ye gelince kimin planladığı konusunda bir şey söylemeyeceksiniz.

Suudi Arabistan’dayken hem cinayette parmağı olan bir yerli işbirlikçiden söz edeceksiniz, hem Türkiye’ye gelince yerli işbirlikçinin kim olduğunu söylemeyeceksiniz.

Sonra da size güven duyulmasını bekleyeceksiniz! Hem de Başsavcı olarak arkanızda Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın, Suudlu zengin prensleri bir otele toplayıp rehin tuttuğu kararın arkasında imzanız olmasına rağmen!

Ama aynı zamanda Cemal Kaşıkçı’nın cep telefonunu isteyip, ses kayıtlarını öğrenmek isteyeceksiniz.

MESAJ VERİLDİ

Başsavcı el Muceb, işbirliğine açık olsaydı, Kaşıkçı cinayetinin aydınlatılmasında önemli bir ilerleme sağlanabilirdi. Bu imkân kaçırıldı. Ama henüz işin başındayız. Bu cinayet Suudlu savcının, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ı koruma çabasına kurban edilemez.

Çünkü ortada cinayet var, ceset yok. Maktul var, katil yok. Planlı bir cinayet var, planlayan yok.


Böyle bir şey mümkün mü?

Türk-Arap Medya Derneği Başkanı Turan Kışlakçı, ilk günlerde Kaşıkçı’nın akıbeti hakkında bilgi almak için başvurduğunda Ankara’dan, “Barbarca katlettiler” yanıtını aldığını açıklamıştı. Kaşıkçı’nın, “barbarca” katledildiğini tespit eden kaynaklar, bu cinayetin faili meçhul kalmasına izin vermez. Zaten Suudlu Başsavcı’nın uçağı ülkemizden hareket etmeden önce İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı yazılı bir açıklama yaparak, gerçekleri ortaya koydu. Başsavcılığın açıklamasıyla Suudi Savcıya, “Herşeyi biliyoruz. Gerçeklerin üstünü örtemezsin” mesajı verilmiş oldu.

Kaşıkçı cinayetinin iki yüzü var.

1- Kriminal yönü.

2- Kaşıkçı’nın öldürülmesi talimatını veren kişi.

SİYASİ BEDEL ÖDENMELİ

Kriminal boyutunda cinayetin aydınlatılıp, suçluların hak ettikleri cezaya çarptırılmaları gerekiyor. Ama asıl önemli olan Kaşıkçı’nın ortadan kaldırılması talimatını veren kişiyi ortaya çıkarmak. Eğer bu kişi Veliaht Prens’se bir bedel ödemesi gerekiyor. Yoksa o koltuğunda oturduğu sürece rejim muhaliflerinin hayatı tehlikede demektir.

Kaşıkçı 2 Ekim günü katledildi. Yarın tam 1 ay olacak. Ama Suudi Arabistan’ın engellemeleri yüzünden henüz cesedine ulaşılabilmiş değil. Suudi Başsavcı’nın 4 gün süren Türkiye temasları Kaşıkçı cinayetinin çözümünde bir ilerleme sağladı mı?

Bu soruyu yönelttiğim güvenlik ve yargı birimleri, koskoca bir sıfır işareti yaptılar. Suudi Başsavcı cinayeti aydınlatmak yerine tam tersine kilitledi.

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar