MEDYA KÖŞESİ

Star yazarı medyanın operasyon alanına çevrilmesini yazdı

Star gazetesi yazarı Fadime Özkan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "racon" çıkışının ardından medyanın bir operasyon alanına dönüşmesi sonucu bu tür durumların yaşandığınız yazdı.

Star yazarı medyanın operasyon alanına çevrilmesini yazdı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sosyal medya hesapları, TV ekranları ve köşeleri üzerinden tehditler savuranları işaret ederek “Kimsenin racon kesmesine ihtiyacım yoktur. Eğer racon kesilecekse, bu raconu bizzat kendim keserim” demişti. 

"Racon" tartışması sürerken, Fadime Özkan, Star gazetesindeki “Racon meselesi ve medya” başlıklı yazısında, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisine yeniden format attığı şu günlerde, durumu bu netlikte ve sertlikte vuzuha kavuşturması partilileri rahatlatmış görünüyor” ifadelerini kullandı.

Fadime Özkan, “AK Parti kulislerini takip eden gazeteciler bilir. Cumhurbaşkanı'nın tarif ettiği durum dolayısıyla Parti içinde ciddi bir rahatsızlık vardı. Rahatsızlığın zaman zaman farklı isimlerce Cumhurbaşkanı’na iletildiği, onun da bahsi geçen kişilerle ilgili ‘tanımıyorum/bir kez gördüm, adıma konuşamaz’ dediği biliniyordu” açıklamasında bulundu. 

“BÜTÜNÜYLE KUŞKUDAYIM”

“Fakat biliyoruz ki medya-siyaset ilişkisindeki sorun raconcularla sınırlı değil” diyen Fadime Özkan, şöyle devam etti: Medya-siyaset ilişkisi, geçişkenliği sebebiyle dünyanın her yerinde sorunlu bir alandır. Türkiye'de de basın tarihi bunun örnekleriyle dolu. Lakin yakın dönem için de şu üç durumdan bahsedilebilir.”

Bahsettiği üç alanı “vesayet denemeleri”, “fırsatçılık” ve “Medyanın operasyon alanına çevrilmesi” olarak açıklayan Özkan, hükümete yakın medyadaki tetikçilerin de "operasyon ürünü" olduğunu ima ederek şunu yazdı:

İlkini, öteden beri var olan ama AK Parti iktidarları döneminde sömürge valiliğine dönüşen "vesayet denemeleri" oluşturuyor. Bu kategoride, medya ya da akademide edindikleri itibar ya da şöhreti kullanarak iktidara medya üzerinden siyaset dayatanlar var.

İkincisi bir tür "fırsatçılık". Gazetecilik -Alper Görmüş'ün ifadesiyle- bir "temas ve mesafe mesleği" lakin gazeteci sıfatıyla kurdukları ilişkileri şahsi kazanıma çevirmeye kalkanlar sıkıntılı ve ayıplı bir durum yaratıyor.

Üçüncüsü ise ahlaki olmaktan çok kriminal: Medyanın operasyon alanına çevrilmesi. Bunlar kimlerdir, hangi güç odaklarının hizmetindedirler? Çıplak gözle tespiti ve takibi zor. Ama Türkiye'nin yoğun bir saldırıya maruz kaldığı, FETÖ'nün operasyon gazeteleri çıkarmaya başladığı tarihlerden ve biraz geriden bakıldığında medyada aniden varlık gösteren ama gazeteci geçmişleri olmadan bilgi-algı-olgu-duygu oluşum süreçlerinde aktif hale getirilen ve sureti haktan görünüp kendisini Hükümet-AK Parti-muhafazakar kesimin sözcüsü ilan edenlerin varlığını doğal ve sağlıklı bulmak ne kadar mümkündür?

Hele de Türkiye her alanda operasyona maruz kalırken ve muhalif medyanın tarlası -bile- bu amaçla her türlü sürülmüşken "hükümete yakın medya"nın operasyonun dışında kaldığını düşünmek fazlaca saflık olmaz mı?

Bütünüyle kuşkudayım.

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar