MEDYA KÖŞESİ

'Sıktı artık sizin bu ezik zenci muhabbetiniz!

Hükümetin medya üzerinde geniş bir baskı ağı kurduğu iddalarını red eden Ahmet Kekeç " sıktı sizin bu mağduriyet edebiyatınız" dedi.

'Sıktı artık sizin bu ezik zenci muhabbetiniz!
GAZETECİLER.COM
Star yazarı Ahmet Kekeç, muhalif gazetecilerin basın ve ifade özgürlüğüne dönük eleştirilerine yanıt verdiği yazısında "“iktidar mağduruyuz”, “Başbakan sürekli bizi fırçalıyor”, “işten atılma korkusu yaşıyoruz” tarzı ağlaşmalarınızdan sıkıldık" dedi.

Hükümet baskısı nedeniyle medyada bir daralma yaşandığı ve otosansür zincirinin güç kazandığı yönündeki eleştirileri yorumlayan Ahmet Kekeç, isteyen herkesin hükümeti sert şekilde eleştirebildiğini söyledi. Muhalif yayın birçok gazete ve köşe yazarı olduğunu vurgulayan Kekeç, Can Ataklı'nın iktidar baskısı nedeniyle izne çıkarıldığı iddasını örnek verdi. Ataklı'nın Hadi Özışık'a konuştuğunu ve bu iddiaları net bir şekilde red ettiğini hatırlatan Kekeç
“Yeter be, sıktı sizin bu mağduriyet edebiyatınız, ezik zenci muhabbetiniz” dedi.

İşte Kekeç'in yazısındaki ilgili bölüm:

Başbakan ısrarla “eleştiri ayrı şeydir, hakaret ve iftira ayrı şey” diyerek sık sık medyaya kızsa da, muhalif medya en sert şekilde Başbakan’ı eleştirmeyi sürdürüyor.

Cumhuriyet, Gözcü, Yurt, Taraf, Aydınlık, Radikal, Vatan, Milli Gazete, Yeniçağ, Özgür Gündem, Ortadoğu vs. gibi gazeteler aklıma ilk gelenler. Buna Doğan Medya Grubu’nun gazete ve televizyonlarını da ekleyebilirsiniz.

Hepsi de kendi zaviyesinden rahatça, hatta “fazla rahatça” iktidar eleştirisi yapıyor, hükümeti yerden yere vuran haberler ve köşe yazıları yayınlıyor.

Buna rağmen, 28 Şubat sürecindeki basının durumuyla bugünü kıyaslayanlar, hatta bugünkü durumun “daha kötü” olduğunu söyleyenler bile çıkıyor.

Yılmaz Özdil ve Melih Aşık gibi açıktan, Özkök gibi “derin”den muhalefet eden yazarların yazdıklarını, 28 Şubat sürecinde askerlere karşı hangi yiğit kaleme alabiliyordu?

28 Şubat’ta tamamının tirajı bugünkü Sözcü kadar bile etmeyen İslamcı medyadan başka, askere karşı sesini yükselten yoktu.

Medyanın kendi içindeki lobicilik, klikleşme, ayak kaydırma, çekememezlik gibi etkenlerden kaynaklanan “yazar işten çıkarmaları” bile siyasi iktidara fatura ediyorlar.

Daha geçenlerde sosyal medyada ve yazılı basında, Can Ataklı’nın da, N. Mert, R. Çakır, E. Temelkuran, B. Coşkun, E. Çölaşan ve S. Akinan gibi sırf hükümet muhalifi olduğu için gazetesinden kovulduğu yönünde dedikodular yayıldı.

Dedikodu diyorum, çünkü daha sonra bizzat Can Ataklı, Hadi Özışık’a şöyle konuştu: “Baskı olsa konuşurum, ifşa ederim. Ama olmayan baskıyı üretip, işi farklı boyutlara çekmek isteyenler var. Ne bileyim, patronu etkilemek veya bir başka şey. Bana yapılan herhangi bir baskı falan yok. Özellikle iktidar kanadından...”

Medyadaki ayak oyunlarını ne de güzel tarif etmiş Ataklı, “Olmayan baskıyı üretip işi farklı boyutlara çekmek isteyenler var” diyerek.

İktidarı destekleyen kesime sürekli, “Yeter be, sıktı sizin bu mağduriyet edebiyatınız, ezik zenci muhabbetiniz” diyenlere sesleniyorum:

Biz de sizin “iktidar mağduruyuz”, “Başbakan sürekli bizi fırçalıyor”, “işten atılma korkusu yaşıyoruz” tarzı ağlaşmalarınızdan sıkıldık.

Yazının tamamı için buraya tıklayın...


ÇOK OKUNANLAR