MEDYA KÖŞESİ

Salih Tuna'dan Akif Beki'ye: Yerinde olsam insan içine çıkmazdım!

Sabah gazetesi yazarı Salih Tuna bugünkü yazısında isim vermeden Karar yazarı Akif Beki'ye yüklendi. Salih Tuna, Akif Beki için "onun yerinde olsam insan içine çıkmazdım" dedi.

Salih Tuna'dan Akif Beki'ye: Yerinde olsam insan içine çıkmazdım!

Akif Beki'nin MCKinsey'le ilgili yazdığı yazıya sert çıkan Salih Tuna, "Sen önce "denetim" ile "danışmanlığın" farkını tastamam fehmet muhterem...
Bu kafayla gidersen, McKinsey'den danışmanlık hizmeti almayı "Düyun-uUmumiye"ye benzeten (ama 2 yıl IMF'de çalıştığını unutan) Selin Sayek Böke'den farkın kalmaz." ifadesini kullandı. 

Salih Tuna "AKP'li rahatsız" dediği Akif Beki için ayrıca şunları yazdı: "Durduğun yeri bilmezsen "AB komiseri" edalarında böyle pespaye çelişki avcılığına çıkarsın.
"AKP'li rahatsızlar" bu hızla koşmaya devam ederlerse varacakları yer Bekir Coşkun'ların yanıdır."


İŞTE SALİH TUNA'NIN YAZISININ TAMAMI


Onun yerinde olsaydım, "
beni benden kurtar" diye Allah'a yalvarır, duam kabul oluncaya kadar da insan içine çıkmazdım!
Yazık, o hâlâ yazı yazıyor! Hem McKinsey'i "denetim" şirketi sanıyor hem de kalkmış ben olsaydım şöyle derdim böyle derdim yollu ironi denemelerinde bulunuyor.
Sen önce "denetim" ile "danışmanlığın" farkını tastamam fehmet muhterem...
Bu kafayla gidersen, McKinsey'den danışmanlık hizmeti almayı "Düyun-uUmumiye"ye benzeten (ama 2 yıl IMF'de çalıştığını unutan) Selin Sayek Böke'den farkın kalmaz.
Zira "madem McKinsey'le anlaşacaktınız, iPhone'ları neden kırdınız" diyebilecek kadar trolleşmiş kafanın varacağı başka yer yok.
Zaten şimdiden Bekir Coşkun veya Eleman Ertuğrul'u yakalamışsın hatta geçmişsin bile.
"AKP'li rahatsızların "seviye" diye diye düştükleri şu sefalete bakın!..
Hani Almanya küffardı, hani AB Haçlı İttifakıydı, hani ezanlarımızı susturup bayraklarımızı indirmek istiyorlardı yollu bir çıkışla aklı sıra Erdoğan ve AK Parti'ninçelişkisini yüzüne vuruyor!
Sen bunları Almanya'ya soracaksın muhterem.
Daha düne kadar Erdoğan'a gelme demeye getirirken şimdi ne oldu da en üst düzeyde karşıladınız?
Trump'un TL'ye yönelik tweet'leri ardından neden Türkiye'yi şappadak arkaladınız?
"Fetullah'ın kapatma aydınlarıyla" ağız birliği içinde "hukukun üstünlüğü yok" diyerek Türkiye'yi itip kakmaya çalışıyordunuz, ne değişti de şimdi kucak açtınız?
Bunları sorsana!
Sorduğun soru durduğun yeri de gösterir.
Durduğun yeri bilmezsen "AB komiseri" edalarında böyle pespaye çelişki avcılığına çıkarsın.
"AKP'li rahatsızlar" bu hızla koşmaya devam ederlerse varacakları yer Bekir Coşkun'ların yanıdır. (Fotoğraf çektiren bir başörtülüyü "fotoğraf makinesi gavur icadı değil mi" diyerek aşağılamaya çalışmıştı hani. Sanki dersin "suyun kaldırma kuvvetini" dedesi bulmuştu.)

***

McKinsey'in web sayfalarında referanslarımız diye bir bölüm göremezsiniz.
Neden mi?
Hizmet verdiklerini ve yaptıkları işin kapsamını temel bir meslek kuralı olarak açıklamazlar da ondan.
Sayın Bakan Albayrak da istese açıklamazdı derken kastedilen budur.
Şuncacık şeyin anlaşılamayan neyi var?
Sayın Bakan istediği zaman "vaka -i adiye" modunda açıklardı. Tam aksine, kamuya ve yatırımcılara en etkin şekilde açıkladı.
McKinsey sadece "danışmanlık" hizmeti sunan bir kuruluştur. PwC, Deloitte, E&Y ve KPMG gibi "denetim" işi yapmaz.
İddia edildiği üzere McKinsey'in Sayıştay'ı ikame etmesi de söz konusu değildir.
Alınacak hizmet bellidir.
Kamu Maliyesi Dönüşüm ve Değişim Ofisi'nin daha etkin, daha hızlı çalışması ve iş süreçlerinin oluşturulmasında danışmaktan ibarettir.
IMF'yle de hiç alakası yoktur.
IMF taahhütlerin yerine getirilip getirilmediğini "denetler" ve herhangi bir aksaklık görürse size borç vermeyi keser.
"Danışmanlığından" memnun kalmazsanız McKinsey'in işine siz son verirsiniz.
Bu kadar basit.

***

Yatırımcı güveninin neden kaybolduğu, yarattığı hasar ve atılması gereken adımları önceki yazılarımda dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım.
"AKP'li rahatsız" o yazıları dikkatle okurlarsa, adlarını zikrettiği daha evvel ekonominin direksiyonunda bulunan isimlerin bugün geldiğimiz noktada veballeri olduğunu görecektir.
Hülasa, (24 Ocak Kararları dahil) onların da bedelini ödüyoruz.
Tıpkı o "stratejik derinliklerin" bedelini ödediğimiz gibi.

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar