MEDYA KÖŞESİ

Sakalı yüzünden Orduevine girmedi!

Otoriterinizi benim sakalım, bir diğerinin başörtüsü üzerinden, orduevi kapılarında yeniden tesis etmeye çalışmaktan vazgeçseniz herkes için çok iyi olacak.

Sakalı yüzünden Orduevine girmedi!
GAZETECİLER.COM - "Saflığımın, Türkiye’de gerçekten bir normalleşmenin yaşandığına inanmamın kurbanı oldum..."

Bu satırlar Vatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır'ın bugünkü köşesinden. Hafta sonu yeğeninin düğününe katılmak için İstanbul Fenerbahçe Orduevine giden Çakır "sakalınız yüzünden içeri giremezsiniz." tavrıyla karşılaştığını anlattığı yazısında "Bundan yaklaşık bir ay önce, sakallı haliyle Cumhurbaşkanı (dolayısıyla Başkomutan) Abdullah Gül’ün uçağına binmiş biri olarak, sırf sakalım var diye bir orduevinin kapısında kötü muamelemeye maruz kalmış olmak beni üzdü." yazdı.

Yazısında "Kişisel bir derdimi anlattığımı sananlar yanılır." diyen Çakır, TSK'nın üst yönetimine de şöyle sert bir çıkış yaptı:

"Otoriterinizi benim sakalım, bir diğerinin başörtüsü üzerinden, orduevi kapılarında yeniden tesis etmeye çalışmaktan vazgeçseniz herkes için çok iyi olacak."

İşte o yazıdan çarpıcı bir bölüm:

SAFLIĞIMIN KURBANI OLDUM

Kişisel bir derdimi anlattığımı sananlar yanılır. Yıllardır bir orduevinden içeri adımımı atmamıştım, bundan böyle de atacağımı sanmam. Açıkçası saflığımın, Türkiye’de gerçekten bir normalleşmenin yaşandığına inanmamın kurbanı oldum. Halbuki son şehit cenazelerini bazı medya kuruluşlarının izlemesine izin verilmemesi bazı şeylerin değişmediğini göstermişti ama dediğim gibi bu tür bir tatsızlık yaşayacağım hiç aklıma gelmemişti. Eğer sakalımın sorun yaratacağını bilsem zaten oraya gitmezdim.

BAŞKOMUTANIN UÇAĞINDA BİR SAKALLI

Bundan yaklaşık bir ay önce, sakallı haliyle Cumhurbaşkanı (dolayısıyla Başkomutan) Abdullah Gül’ün uçağına binmiş biri olarak, sırf sakalım var diye bir orduevinin kapısında kötü muamelemeye maruz kalmış olmak beni üzdü.
Orada görevlilere sık sık “Hangi devirde yaşıyoruz?”, “Ne zaman değişeceksiniz?” diye sordum ama bu soruların muhatabının kendileri olmadığı anlamına gelen “biz emirleri uyguluyoruz”dan başka bir tepki alamadım.
İŞKENCELERDE BİLE BÖYLE OLMAZDI

Olayın bu kadar basit olduğunu sanmıyorum. 12 Eylül döneminde askeri cezaevlerinde sistemli bir şekilde işkence görmemize rağmen, durumdan rahatsız olan bazı asker ve subaylar bir şekilde bunu bize göstermenin bir yolunu bulurlardı.

Pazar günü Fenerbahçe Orduevi’nin önünde bu tür “insani” reflekslerle karşılaşmamış olmak üzüntümü daha da artırdı.

Bu yaşadıklarımın siyasi anlamı üzerine çok şeyler söyleyebilirim. Ama ben olabildiğince kendimi frenleyip Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üst kademesine sadece şunu söylemek istiyorum: Otoriterinizi benim sakalım, bir diğerinin başörtüsü üzerinden, orduevi kapılarında yeniden tesis etmeye çalışmaktan vazgeçseniz herkes için çok iyi olacak.
ÇOK OKUNANLAR