POLEMİK

Oray Eğin Hıncal Uluç'a çalışmadığı yerden sordu

Oray Eğin, Hıncal Uluç'un "Türk yetenekler kimliklerini gizlemek zorunda kaldılar" iddiasına itiraz etti.

Oray Eğin Hıncal Uluç'a çalışmadığı yerden sordu

Habertürk yazarı Oray Eğin, bugünkü köşe yazısında Sabah yazarı Hıncal Uluç'a çalışmadığı yerlerden sordu..


Oray Eğin"Ben diyorum Türkler başka Türk'e destek olmak zorunda mı? O 'Onlar Türk kimliklerini gizlemek için uğraştılar' diyor" satırlarıyla Hıncal Uluç'u eleşitirdi ve usta yazara Deniz Türkali'nin kitabını okumasını tavsiye etti..


İşte Oray Eğin'in bugünkü yazısından bir bölüm:

Hıncal Uluç’a çalışmadığı yerden soruyorum
 

DÜNYADA sadece kendi yetenekleriyle bir yere gelmiş bir Türk sırf aynı milletten olduğu için bir başka Türk’e destek çıkmak zorunda mı? Arif Mardin’e hiç kimse destek olmadı, tek başına başardı mesela.

Hıncal Uluç’la tartışıyoruz. Ben inatla “Arif Mardin bir parıltı görseydi Türk sanatçılara da destek verirdi” diyorum, o ise “Onlar Türk kimliklerini gizlemek için uğraştılar” diyor.

Meseleyi şahsa indirgemek, Türkiye’nin geçirdiği sosyo-politik değişimlerden bağımsız düşünmek tartışmayı sığlaştırır.

TAKLİT GELENEĞİ

Sinemasından müziğine, hatta medyasına kadar bütün popüler kültürü taklit üzerine kurulu Türkiye’nin yurtdışına sanatçı ihraç etmesini beklemek saf bir iyimserlik aslında.

Bunu en iyi, değişime tam merkezde tanık olan Hıncal Abi’nin bilmesi gerekir.

Aşağılık kompleksimizi ancak kısa mesaj oylarıyla aşabildiğimiz Eurovision yarışmasındaki bütün besteler özgünlükten uzak, hep bir başka şarkıyı andırır tınıdaydı. Türk pop müziğinin yeni kuşağı ise Batı’dan (kimi zaman Ortadoğu’dan) aynen aldığı, çaldığı melodilerin üzerine arabesk sosu kattı. Kaç telif skandalı yaşandı 90’larda... “Esinlenme”konusunda dozun fena halde kaçtığı anlaşılıyor.

Şarkı sözleri şiir kitaplarından araklanıyor ya da Fikret Şeneş ekolünde başka şarkılardan doğrudan tercüme ediliyordu. Zaten “ölüyorum, aşkım, yârim, özlüyorum” gibi birkaç kilit sözcük etrafında örülen formüllerle birbirine benzeyen binlerce kopyadan oluşuyor Türk popüler müzik külliyatı.

YARATICILIK ÖLDÜRÜLDÜ

Gerçek bir yeteneğin, duvarların yüksek, sınırların hâlâ kapalı olduğu eski dünyada bile kimi çatlaklardan sızma şansı vardı halbuki. Türk basını yeni keşfediyor ama Selda Bağcan’ın albümleri yıllardır Amerika’da satılıyor oysa, birçok isim onun müziğini “sample” olarak kullandı.

Türkiye’nin özgün yaratıcılığını bulmaya başladığı kısa bir dönemdiBağcan’ı yaratan. 60’lardan 70’lere Anadolu rock’ta sınırları zorlayan, yaratıcılığın doruğa çıktığı ses oyunları, denemeler, yeni bir arayışın peşinde koşuluyordu. Daha çok okuyan, bilgili bir toplumda karşılığı da vardı bu arayışın. Üniversitesinden basınına, sinemasından müziğe her alandan kaliteli bir yaratıcılık fışkırırken 12 Mart ve 12 Eylül’le toplumun üzerinden buldozerle geçilirken popüler kültür de yok edildi.

Bir yandan devlet eliyle yaratıcılık yok edilirken, diğer yandan da yeni oluşan derme-çatma kültür dünyasında kapılar tutanın elinde kaldı ve içeriye kendileri dışında kimseyi sokmadılar.

Hıncal Uluç’un dünya çapında isim diye bahsettiği Leyla Gencer ise bu lobiciliğin ürünü. O lobi ki sadece arkadaşlarının kitaplarını övüp arkadaşlarının filmlerine giderek ne büyük kötülük etti Türkiye’ye. (Deniz Türkali’nin anılarını tavsiye ederim: Cihangir’de birkaç entelektüelin nasıl Türk sinemasını mahvettiklerinin de belgesi.)

Oray Eğin'in yazısının tamamı için tıklayın

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar