O sıfatı hak edecek biri değilmişsin...

 Bugünkü odatv’de bir “haber” ve bir de o haberin içine yerleştirilmiş bir iftira yayımlanandı. 

Haberi ve iftirayı görmeyenleriniz olabilir. 

Biz hatırlatalım o halde… 

Sonra da “iftira” ve “müfteri” için bir analiz yapalım. 

* 

Önce haberin doğru olan bölümünü paylaşalım sizlerle: 

“Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre; Dr. Vahdettin Ertaş'ın Ocak ayında ayrılmasından sonra boş bulunan SPK Başkanlığı görevine Ali Fuat Taşkesenlioğlu atandı. Söz konusu atama 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 119'uncu maddesine göre Bakanlar Kurulu'nca kararlaştırıldı.”. 

* 

Ve şimdi de lütfen iftirayı okuyun: 

“Başbakanlık'a bağlı SPK'nın başına getirilen Taşkesenlioğlu, 16 yıl boyunca FETÖ'nün bankası Bank Asya'da yöneticilik yapmıştı. Tutuklu olan Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'yı ABD'ye gönderenin de Taşkesenlioğlu olduğu iddia edilmişti.”… 

 SONER YALÇIN KARDEŞİM, OKU LÜTFEN… 

Kibrit, orman ve yangın arasındaki o vahşi ilişkiyi anlatan bir halk deyişi vardır… 

Ormanda yangın çıktığında ağaçlar şöyle ağlarmış… 

“Üzüntümüz yandığımıza değil… Bizi yakanın içimizden biri olduğuna kahroluyoruz biz…” 

Kibrit çöpünün ağaçtan yapıldığını gençler bilmeyebilir Soner ama sen mutlaka bilirsin… 

* 

Ve hatırlarsın ki… 

Tutuklanıp hapse gönderildiğinde, gazeteciler.com olarak har zaman yanında durduk. 

Seninle aynı ideolojide olduğumuz için mi?.. 

Hayır… 

Seni çok sevdiğimiz için mi?.. 

Hayır… 

Sana iftira atıldığına inandığımız için durduk yanında… 

Bir müfteriye “Haysiyet Cellâdı” gözüyle baktığımız için acılarını acımız yaptık… 

NE KADAR ÇOK ALKIŞLADIK SENİ… 

Cezaevinden çıktığın gün seni alkışladık… 

Çok kirli ve acımasız bir iftira yüzünden hapishanenin nemli duvarları arasında geçirdiğin günler yüzünden Devletimiz ve yargımız adına biz özür diledik senden… 

* 

Yeniden odatv’nin başına geçip yazılarına başladığında… 
Sözcü’de köşe sahibi olduğunda da hep destek verdik… 

Çünkü… 

Bizim için sen “Haysiyetli Muhalif” idin… 

Kendi pencerenden gördüğün yanlışları kırmadan, dökmeden, iftira üretmeden ve nezaketle yazıyordun. 

Ve… 

Sayın Cumhurbaşkanı’nın FETÖ ile giriştiği mücadelede de en samimi, en yürekli destekçilerinden biri de yine sendin… 

EZDİN, EZDİN, EZDİN… 

Bugün yayımladığın bu haberin içindeki iftirayı okuyunca… 

Güzel ülkemizin en değerli ve başarılı bürokratlarından biri olan Ali Fuat Taşkesenlioğlu’na “FETÖ’cü” çamuru attığını görünce… 

Sana, “Haysiyetli” sıfatını vermekte acele ettiğimizi anladık… 

Çünkü… 

Bugün attığın iftirayla… 
Giydiğin müfterilik elbisesiyle, “Haysiyetli Muhalif” sıfatını kendi ayakların altına aldı; ezdin, ezdin, ezdin… 

* 

Ve biz… 

Attığı iftiranın tutmayacağını bildiğimiz için müfteriliğinden daha çok… 

İftiraya uğradığında… 

Uğradığı iftira yüzünden cezaevine girdiğinde… 

Cezaevinde geçirdiği o acılı günlerinde yanında durmakla yanlış yaptığımız kahrolduk… 

Tıpkı… 

Yangın başladığında: 

“Üzüntümüz yandığımıza değil… Bizi yakanın içimizden biri olduğuna kahroluyoruz biz…” diyen ağaçlar gibi kahrolduk hem de…