MEDYA KÖŞESİ

Nagehan Alçı yazdı: Tanıdığım Erdoğan Demirören

Habertürk yazarı Nagehan Alçı, tanıdığı Erdoğan Demirören'in ketum bir insan olmadığını konuştukça açıldığını söyledi.

Nagehan Alçı yazdı: Tanıdığım Erdoğan Demirören

ERDOĞAN Demirören’in ölüm haberini aldığımda yazıya oturmak üzereydim. Bir anda telefonlarım çalmaya başladı. Her arayan aynı haberi veriyordu. Erdoğan Bey’in bir süredir sağlığı iyi değildi ve hastanede tedavi görüyordu, ancak aile yakınları kısa süre içinde işinin başına döneceğini söylüyorlardı. O nedenle haberi alınca çok şaşırdım. İnsan tanıdığı kişilerin ölüm haberine hiçbir zaman alışamıyor galiba. Büyük şair Cemal Süreya’nın dediği gibi, her ölüm erken ölüm gerçekten.

Tam 80 yaşındaydı Demirören. Kısa süre önce Türkiye’nin en büyük medya patronlarından biri olmuştu. Doğan Medya’nın, resmen Demirören Medya adını aldığı günden 24 saat sonra vefat etti.

Erdoğan Bey’le, ben Milliyet Gazetesi’nde yazarken zaman zaman görüşürdük. Hepsi de Şişhane’deki Demirören Holding binasında olan uzun sohbetlerimiz teker teker aklıma geliyor şimdi.... Birçoğunda Rasim de olurdu. Onun hayatından kesitleri ve hatıralarını çok dinlerdik.

Benim tanıdığım Erdoğan Demirören ketum bir insan değildi, konuştukça açılırdı, çok hoşsohbetti. Zaman zaman Yeşilköy-Yeşilyurt muhabbeti yapardık. Benim gibi bir Yeşilköy-Yeşilyurt çocuğuydu bir bakıma. Çok sevdiği ablası Şükran Hanım, Yeşilyurt’ta otururmuş ve sık sık ablasının yanına gelirmiş. Bu güzel semtin o dönemini Erdoğan Bey’den dinlemek ayrı bir zevkti...

Holding binasında geniş, duvarlarını aile fotoğraflarının ve büyük Türk ressamlarının orijinal eserlerinin süslediği bir odası vardı, ancak genellikle alt kattaki, çalışanlarıyla iç içe olan küçük odada olmayı tercih ederdi.

Demirören, medyaya 2011’de girmiş gibi görünse de esasen basın tarihinde yaklaşık 40 yıldır bir şekilde mevcut bir isimdir. Medya patronlarıyla hep sıkı dostluk ilişkileri içinde olmuştu. Hem Ercüment Karacan, hem Aydın Doğan, hem de Erol Simavi ile çok yakın arkadaşlıkları vardı. Hatta 1979’da Milliyet hisselerinin bir kısmını Ercüment Karacan’dan o satın almış, daha sonra da Aydın Doğan’a satmıştı. Bu hikâyenin detaylarını iki taraftan da defalarca dinlemişliğim vardır...

DEMİREL VE ÖZAL’A DESTEĞİ

Öte yandan siyasetçilerle ilgili hatıralarını anlatmayı da çok severdi Erdoğan Bey. Süleyman Demirel’le ve Turgut Özal’la ilgili anılarını sık sık dile getirirdi. Mesela Özal’ın Houston’daki ameliyatı sırasında Erdoğan Bey’in de Özal’ın yan odasında kalması olayı meşhurdur. Bunun hikâyesini hem Erdoğan Bey’den hem de bizim evde Semra Özal’dan bizzat dinlemişimdir.

Esasen Demirören’in “zenginler” kulübüne girdiği dönem de Demirel’in 65-71 arası ilk başbakanlık dönemidir. 1980’e kadar Demirel’i destekledi Demirören. Ardından 1983’te Turgut Sunalp’in Milliyetçi Demokrasi Partisi’ne destek verdiği bir dönem var ama sonrasında Özal’ın reformlarının büyük savunucularından oldu. Özellikle eşi Tülin Hanım ile Semra Özal’ın çok yakın bir dostlukları vardı.

Elbette son 10 ve özellikle de son 5 sene içinde Erdoğan Demirören, medya gündeminin tam ortasına oturdu ve o döneme dair de çok hatıralar var. Bunları da yeri geldiğinde yazarım. Netice olarak Türk burjuvazi ve medya tarihi içinde ilginç portrelerden biriydi Erdoğan Demirören. Eskilerin tabiriyle nev-i şahsına münhasır bir insandı.

Demirören Ailesi’ne ve tüm yakınlarına başsağlığı diliyorum. Allah rahmet eylesin...

 

**********

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar