MEDYA KÖŞESİ

Nagehan Alçı Atatürk'le ilgili o sözlerinin arkasında durdu

Habertürk gazetesi yazarı Nagehan Alçı, Atatürk'le ilgili yazısının ardından 2011 yılında Atatürk'le ilgili sözlerinin hatırlatılması üzerine "Ben bugün hâlâ sonuna kadar o tespitimin arkasındayım" dedi.

Nagehan Alçı Atatürk'le ilgili o sözlerinin arkasında durdu

Nagehan Alçı 2011 yılında CNN Türk ekranlarında katıldığı bir programda Atatürk'le ilgili  "Atatürk Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmuştur. Başarılı bir savaştan çıkmıştır. Ama Atatürk bir diktatördü; bir çok örnekte de görüyoruz diktatör uygulamaları vardır. Demokrasiyi gerçekten amaçlayıp amaçlamadığı ile ilgili şüphelerimiz vardır. Bununla ilgili kesin bir kanıt yoktur ortada..." sözlerinin gündeme getirilmesi üzerine bugün köşesinden cevap verdi. 

Nagehan Alçı o sözlerinin arkasında durarak :"Atatürk’ü sevmek onunla ilgili gerçekleri inkâr etmek ya da hurafeler uydurmak değildir. Üstelik onun gibi akla ve bilime büyük önem veren bir insanın sözlerinden adeta bir din icat edilmesinin de onun hatırasına yapılabilecek en büyük hakaret olduğunu düşünüyorum. " dedi.

İŞTE NAGEHAN ALÇI'NIN O YAZISI

BİR seyahatte olduğum için sonradan gördüm. Bazıları, geçtiğimiz hafta Atatürk ile ilgili yazdığım yazıdan sonra, benim 2011’de CNN Türk’te söylediğim sözleri hatırlatmış. Bir çelişki yakaladıklarını sanıyor, benim “Atatürk’ü sevmek” başlıklı yazıyı, zamanın ruhuna uymak için hesaplı yazdığımı ima ediyorlar. Konuya açıklık getireyim.

Atatürkçü, CHP’li bir ailede doğdum. Biz İstanbul’da doğup büyüdük ama baba tarafım Kayserilidir ve Alçı Ailesi Kayseri’de Atatürkçü kimliğiyle bilinen bir ailedir, amcam CHP’den belediye başkanlığı yapmıştır.

Çocukluğumda babam bize toplumun değerlerini aşağı gören, burun kıvıran, kendini üstün zanneden bir anlayışın ne kadar yanlış olduğunu anlayacağımız bir dille anlatmaya çalışırdı. Şimdi dönüp bakınca kendisinin de bunlardan rahatsız olduğunu anlıyorum. Büyük oranda onun sayesinde ortaokul yıllarımda bazı şeyleri fark etmeye başladım.“Atatürkçü olmak” adı altında bir sopa yaratıldığını; bu sopanın dindarları, Kürtleri, gayrimüslümleri hatta zaman zaman Alevileri “adam etmek” için kullanıldığını gördüm ve bundan tiksindim. Bazı aile dostlarının başörtülü kadınlara “Gerici” demesi, dolmuş beklerken önümdeki kadının Kürt şoför hakkında “Utanmadan Kürtçe konuşuyor”diye şikâyet etmesi, hatta Rum ve Ermeni komşularıyla ilgili bizim apartmanda bir adamın “Şunlara acımayıp hepsini kovacaktık” diye konuşması, beni çok etkilemiştir.

Sonradan, Atatürk ile ilgili konuşmanın da aynı sopa mantığıyla engellendiğini gördüm. Sanki bir insan değil, tanrıydı bahsedilen. Zaafları, yönetim anlayışı, başarıları kadar yaptığı hatalar üzerine bırakın konuşmayı okuduğunuzu bile ima etmek, şüpheli bakışlara maruz kalmanız demek oluyordu.

ATATÜRK’ÜN HATIRASINA EN BÜYÜK HAKARET

Bunları hep yanlış buldum, buluyorum ve bulmaya devam edeceğim. 2011’de CNN’de söylediğim sözler de buna paralel bir çıkıştı. O programda katılımcılardan biri “Atatürk döneminde de demokrasi ve özgürlük vardı” gibi apaçık gerçeklere aykırı şeyler söyleyince ben de siyaset bilimi literatürünün üzerinde uzlaştığı o ifadeyi kullandım. Bu bilimsel bir tespittir. Ayrıca bu tespiti olumsuz olarak algılamayabilirsiniz. Nitekim Türkiye’nin en Atatürkçü isimlerinden biri olan Prof. Celal Şengör’ün “Dâhi Diktatör” isimli bir kitabı var. Gerçek bir bilim adamı olduğu için Şengör, “Atatürk döneminde demokrasi vardı” gibi hayal mahsulü laflar etmez, o dönemin şartlarının bunu gerektirdiğini söyler. Fakat Kemalizm öyle dinselleşmiş ki Atatürk’ü savunan bu kitabından ötürü bile Şengör’ü mesela İlker Başbuğ gibi askerler çok eleştirdi.

Ben bugün hâlâ sonuna kadar o tespitimin arkasındayım. Atatürk’ü sevmek onunla ilgili gerçekleri inkâr etmek ya da hurafeler uydurmak değildir. Üstelik onun gibi akla ve bilime büyük önem veren bir insanın sözlerinden adeta bir din icat edilmesinin de onun hatırasına yapılabilecek en büyük hakaret olduğunu düşünüyorum. 

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar